Çiğdem Toker

Kanal İstanbul Cinayeti

10 Şubat 2014 Pazartesi

En az 7 büyüklüğünde deprem beklenen bir metropolde canınızın istediğini yapabilir misiniz?
Başbakan Erdoğan kararlı.
İstanbul’u, içinden deniz geçen iki şehre dönüştürecek Kanal İstanbul projesini “çok yakında” ihale edeceklerini açıkladı.
Marmara ile Karadeniz birleşecekmiş.
Uzunluğu 44 kilometre. Derinliği 25, genişliği de 150 metre.
325 bin dönüm alan üzerine iki şehir kurulacak.
Dile kolay; 5 milyar metreküp toprak boşaltılacak.
Bu toprağın yarısı, -gerçekte Kanal İstanbul’un bir parçası olan- 3. Havalimanı’nda kullanılacak. Pazarlığı çoktan yapıldı.
Annemize küfreden müteahhit ve diğerleri “tepe tepe” kullanacak...
Ki, İstanbul’u doyuran tarımın yapıldığı topraklardır onlar.
Resmi Gazete “acele kamulaştırma” kararlarıyla tıka basa dolu.
TOKİ “Üç ayda boşaltın” diye beş köye yazıları gönderdi bile.
Köylüler şaşkın: 22-55 TL değer biçilmiş. Paraya tamah ettiklerinden de değil. En çok yerlerinden edilecek olmak ağırlarına gidiyor.

***

İhaleyi yapacak kurum henüz belli değil. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “Biz yapmayacağız” dedi, bunu biliyoruz.
Havalı olsun diye Panama ve Süveyş’e benzetiliyor.
Maliyeti? 10 milyar dolar deniyor. Ne ki, Panama ve Süveyş’i iyi bilenler “mümkün değil” diyor. Çıkardıkları maliyet 40-50 milyar dolardan aşağı değil...
Bütün dünya, yeni bir küresel krize karşı tetikteyken, bu konjonktürde, bu finansmanı hangi bankalar sağlayacak, aynı firmalara bu kadar büyük ölçekli üst üste proje için kim riske girer; soran yok...
Amaç; İstanbul Boğazı’nı rahatlatmak, Karadeniz’e yeni su yolu açmakmış. Yük gemileriyle tıkanan İstanbul Boğazı, su sporları ve gezi teknelerine ayrılacakmış...
İstanbul halkının tek derdi, Boğaz’da su sporları yapmaktı zaten...
Taksim Meydanı düzenlenirken çekilen çile ortadayken...
5 milyar metreküp için patlatılacak dinamiti, çalışacak iş makinelerini, gürültüyü, hava kirliliğini, göçük tehlikesini düşünün...

***

Bilim adamları feryat ediyor:
Biri, “Panama ve Süveyş Kanalı’nda sadece iki deniz birleşiyor. Denizlerin birbirine akıntısı yok. Sadece bize özgü olan bu ekosistem geri dönüşü olmayacak biçimde tahrip edilecek” diyor.
“Deniz canlıları, su havzaları, verimli tarım alanları, ormanlar mahvolacak. Kanalın alt akıntısı olmayacağı çini bütün kanalizasyon devasa borularla Karadeniz’e verilecek” diyor öteki.
Ne gam.
2011 seçimlerinde, reklamcılık yöntemiyle merak uyandırılarak “Çılgın Proje” diye duyurulan Kanal İstanbul, şimdi de yerel ve ardından gelecek genel seçimlerin propaganda aracına dönüşmüş görünüyor.
Ayakkabı kutularından saçılan rüşvet paralarını, kara para aklama operasyonlarını, medyaya, anketlere müdahaleyi unutalım diye...
“Müteşebbis ruhu zedelenen” müteahhit boşuna küfretmiş olmasın diye...
5 milyar metreküp toprağın, tarım arazisinin ahı tutmaz mı sanılıyor...
Doğa bu. “Taammüden cinayeti” karşılıksız bıraktığı hiç görülmemiş.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları