Doğu Anadolu ve emperyalizm

06 Kasım 2018 Salı

Doğu Anadolu’nun kalkınması ve sorunların çözümü ile ilgili düşüncelere devam edelim. Bu konu üstüne Amerikalı ve AB üyesi ülke diplomatları ile uluslararası ortamlarda konuştuk. Hemen hiçbirisi bölgenin kalkınması, sanayileşmesi, tarım üretiminin arttırılması, toprak reformu yapılması, şeyhlik, ağalık gibi ortaçağ toplumsal ilişkilerinin bitirilmesinin önemini vurgulamadılar. Buna karşılık hemen tamamı; anayasadan Türklük tanımı kaldırılsın, Türkiyelilik üst kimlik olsun. Yerel yönetimlerin gücü arttırılsın, federatif bir yapıya geçilsin dedi. Her ülke için, ayrı ayrı, “peki sizde bu niye böyle” deyince, “ama bizde farklı” diyerek konuyu kapatmayı tercih ettiler.

Türk kimliği
Ben size onlara verdiğim cevapları yazayım. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir. Bu tanımı Mustafa Kemal Atatürk yapmış. Tanım açık. Etnik bir temele dayanmıyor, vatandaşlık bağını ortaya koyuyor. Ve ulus devlet yaratıyor. İlginç olansa onun inanılmaz öngörüsü. Çünkü o, başımıza gelecekleri bilir gibi bu tanımı yaptıktan 60 yıl sonra 1980’lerde küreselleşme başlıyor. Ulus devlet bitti, artık tek bir dünya var, onun da tek hâkimi Amerika deniyor. Ve bunu hayata geçirebilmek için silahlı, silahsız her türlü operasyon başlıyor.
Bu bağlamda 1991’de Yugoslavya ve Sovyetler Birliği parçalanıyor. Ardından birinci ve ikinci Irak işgalleri ve ABD kontrolünde bir terör bölgesi oluşturulması geliyor. Turuncu devrim denemeleri, Libya ve en son Suriye. Sıranın Türkiye ve İran’a gelmesi için çalışıldığı görünüyor!.. Bu bağlamda, anayasadan Türk kimliğini çıkartalım diyenler, ikinci cumhuriyetçiler, yetmez ama evetçiler ve üniter yapı yerine federatif yapıyı önerenler ile PKK/ PYD terör örgütüne 18 bin TIR silah verenler arasındaki ilişkiler dikkat çekiyor... Peki 18 bin TIR silahı terör örgütüne verenlerle Türkiye’de kimi siyaset yapanların fikirleri nasıl bu kadar örtüşüyor?..
Atatürk’ün altı ilkesinden birisi olan Milliyetçilik, tecrübelerle sınanarak ortaya konmuştur.

Mali özerklik nedir?
Gelelim şu ekonomi çarklarının hiç dönmediği bölgede özerklik işine. Devletin en büyük gelir kaynağı topladığı vergilerdir. Devlet bu topladığı vergileri bir havuza koyar, oradan illerin ihtiyaçlarını karşılar. 2012 yılında, Gaziantep-Kilis hariç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki 21 ilden tahsil edilen vergi geliri, toplam gelirin sadece yüzde 1.8’i. Buna karşılık aynı yıl içinde bu 21 ilimize ayrılan bütçe payı toplamın yüzde 16’sı. Yani bu iki bölge Türkiye bütçesine 1 koyup 8 alıyor. Örneğin Hakkâri, bütçeden yapılan her 100 TL’lik harcamaya karşın 2.3 TL’lik katkıda bulunurken Tunceli 10.4 TL, Şırnak 11.8 TL, Bingöl 14.2 TL’lik katkıda bulunuyorlar. Karşılaştırma açısından bakılınca İstanbul bütçeden yapılan her 100 TL harcamaya karşın 780 TL, İzmir 400 TL katkıda bulunuyor.
Vergi gelirlerine konabilen katkı, bölgenin ekonomik olarak ne derece geri kaldığını çok net olarak ortaya koyuyor. Hal böyleyken federatif yapı hangi sorunu çözecek? Özerk olduğu için bütçeye katkı koymayacak ama tabii bütçeden de hiçbir katkı alamayacak olan özerklik isteklileri, bölgede yaşayan vatandaşın hizmetlerini hangi parayla karşılayacak?
Siyaset, sorunları belirleme ve bu sorunlara çözüm bulma sanatıdır. Bizde siyaset ne sorunu görebiliyor, ne çözüm üretebiliyor.

Devletçilik
Türkiye için de bu bölge için de çare, planlı kalkınmadır. Devlet bu bölgede mutlaka öncü rolü üstlenecek, bütüncül bir kalkınma planı ile tarım ve hayvancılığı canlandıracak, tarım sanayiini kuracak, buna entegre ara eleman eğitimini sağlayacak. Bölgenin eksiği çok ve kapsamlı olduğu için çıkartılan teşvikler özel sektörü yatırım yapmaya ikna etmiyor. Haksız da değiller. Bu derece büyük, üretim-eğitim- ulaşım-pazarlamanın iç içe geçtiği entegre bir planı sadece devlet uygulayabilir. Atatürk’ün Devletçilik ilkesi tam da bu sorun için ortaya konmuştur.
GAP’ı planladık ama uygulayamadık… 8 Kasım Perşembe Uludağ Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu’nun davetlisi olarak Bursa’da “Çare Kalkınma” konulu bir konferans vereceğim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Karagöz ile Hacivat 2 Aralık 2018
Osman Kavala olayı 27 Kasım 2018
Çizgi nedir? 25 Kasım 2018

Günün Köşe Yazıları