Barış Doster

KKTC seçimleri, Doğu Akdeniz ve Mavi Vatan

10 Ekim 2020 Cumartesi

KKTC’de yarın cumhurbaşkanlığı seçimi var. Seçimi ilk turda kazanmak için, yüzde 50’den 1 fazlası gerektiğinden, hiçbir adayın bu oya ulaşması beklenmiyor. O nedenle kazanan isim, önümüzdeki hafta sonu yapılacak ikinci tur sonunda belli olacak. Öne çıkan iki aday ise Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Başbakan Ersin Tatar. İki isim, iki farklı, iki zıt çizgiyi temsil ediyor. Akıncı, adada federasyonu savunan, önceki cumhurbaşkanlarından Mehmet Ali Talat çizgisini sürdüren, Türkiye ile sorun yaşayan, Avrupa’dan destek gören, Rumlardan aferin alan bir isim. Tatar ise KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın çizgisine yakın. Türkiye ile ilişkileri güçlü. Federasyon tezine mesafeli. KKTC’nin tanınması için çalışmaktan yana.   

KKTC’deki seçimler önemli. Kıbrıs Türkleri için önemli, KKTC’nin geleceği açısından önemli, Türkiye için önemli. Akdeniz’in 3 büyük adasından biri olan, çevresi enerji zengini olarak öne çıkan, buna karşılık enerji ve su sıkıntısı yaşayan adadaki seçim, Avrupa başta olmak üzere, dünya tarafından da takip ediliyor. O nedenle geçen hafta içinde, 1974 Barış Harekâtı sonrasında askeri bölge ilan edilen ve halkın kullanımına kapatılan Maraş’ın sahil kesiminin KKTC tarafından açılması, gündemde öne çıktı. Maraş kararı nedeniyle koalisyon hükümetinin dağılması hayli ses getirdi. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bu konuda hükümetten oldukça farklı olan tutumu ve Başbakan Tatar ile yaşadığı gerilim dikkat çekti. Ulusal bir davanın bu denli günlük siyasetin ve seçim hesaplarının içine çekilmesi, KKTC ve Türkiye için iyi olmadı. Maraş kararına ilişkin zamanlama ve uluslararası dengelerin gözetilmediği vurgusu KKTC’de gündemin ilk sırasına yerleşti. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ise konuyu hemen Avrupa Birliği’ne ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne taşıdı. 

Neyin olmayacağını görmek 

Kıbrıs sorunu çetin bir mesele. Çünkü emperyalizmin müdahalesine fazlasıyla açık. Çünkü Ortadoğu’ya, Avrasya’ya, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına ilişkin yapılan tüm tartışmalarda çok önemli. Çünkü şimdiye dek yapılan müzakerelerden sonuç çıkmadı. Çünkü adanın tamamına ve hemen sahip olmak isteyen Rumlar, tüm adayı temsilen ve Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla Avrupa Birliği üyesi olduktan sonra daha da uzlaşmaz, daha da küstah bir siyaset izlemeye başladılar. Çünkü Kıbrıs Türk halkı çözümsüzlükten bıkmış, çözüm konusunda ikiye bölünmüş durumda. Çünkü Türkiye, Annan Planı’nı destekleyerek yanlış yaptığı gibi, Kıbrıs sorununun çözümünü tam üyelik için önkoşul olarak önümüze koyan Avrupa Birliği’ne karşı da dik duramıyor. Asla tam üye yapılmayacağını bildiği halde, müzakerelerden çekilmiyor. Gümrük Birliği’ni tartışmaya açmıyor.    

Dahası var. Kıbrıs tek başına çok önemli olduğu gibi, Mavi Vatan açısından da yaşamsal. Meselenin politik, diplomatik, ekonomik, jeopolitik, stratejik, tarihi, hukuki, askeri yönlerini bütüncül bir bakış açısıyla kavramak gerekiyor. Çünkü Türkiye ve KKTC’nin ulusal güvenlikleri bir bütünlük içeriyor. O nedenle adanın güney kesiminde iki üssü bulunan (Agratur ve Dikelya) İngiltere’nin, güney kesiminden üs sözü alan Fransa ve ABD’nin, güney kesiminde nüfuzu yüksek olan Rusya’nın Kıbrıs ve Doğu Akdeniz politikalarını yakından izlemek gerekiyor.  

Sözün özü: Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı cephenin genişliği ve Türkiye’nin yalnızlığı dikkat çekerken, Kıbrıs konusunda çok hassas olmak şart. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları