Barış Doster

ABD ve AB’nin kararları, Türkiye’yi nasıl etkileyecek?

12 Aralık 2020 Cumartesi

Türkiye’nin merakla beklediği iki haber vardı dün. Biri Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi’nde Türkiye’ye ilişkin nasıl bir karar alınacağı, ikincisi ABD Başkanı Donald Trump’ın, Türkiye’ye yönelik yaptırımlar içeren tedbir paketine ilişkin kararı. İlkinde beklenen oldu. Fransa, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) çabalarına rağmen Türkiye hakkında yaptırım kararı alınmadı. İkincisinde ise Trump, giderayak, Türkiye’nin iyimser beklentilerini, iktidarın Trump’la ilgili olumlu sözlerini dikkate almadan, Türkiye’ye yaptırım öngören tedbir paketini imzaladı. İki kararın da ekonomi, siyaset, dış politika üzerinde etkileri olacak şüphesiz. Tartışalım...  

Birincisi, AB’nin Türkiye’ye karşı sert, kapsamlı bir yaptırım kararı alması beklenmiyordu. Türkiye’ye yönelik kimi uyarı ve kınamaların gündeme geleceği, fakat Türkiye’yi küstürmenin ağır maliyetinin mutlaka dikkate alınacağı bekleniyordu. Öyle de oldu. AB, Türkiye’yi bekleme odasında tutma ve bu sayede mümkün olduğu kadar çok ödün koparma siyasetini izledi, hep yaptığı gibi. Türkiye, beklenen adımları atarsa, AB - Türkiye ilişkilerinde AB’nin pozitif tutumunun her zaman masada olduğu vurgulandı. Sürecin, Türkiye’nin atacağı adımlara koşut olarak, Mart 2021’de yeniden gözden geçirileceği, iletişim kanallarının açık olduğu ifade edildi. En önemlisi, Doğu Akdeniz’deki durumla ilgili olarak, ABD ile eşgüdüm içinde olacağını duyurdu AB. Yani, Türkiye’ye yönelik ABD’nin ne yapacağını görüp ona göre tavır alacak. Asla ticari ilişkilere zarar verecek adım atmayacak. Kesinlikle Suriyeli sığınmacılar konusunda, Türkiye’yi kızdıracak hamle yapmayacak.   

İkincisi, ABD’nin Türkiye’yle ilgili kararı, AB’nin kararına oranla, Türkiye’yi daha çok etkileyecek. Çünkü Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sistemi nedeniyle alınan yaptırım kararı, “ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası” (CAATSA) kapsamında uygulanacak. CAATSA içinde 12 madde var. Bunlardan en az 5 tanesi uygulanıyor. Bu 5 maddenin hangileri olacağı, en sert 5 maddenin mi, yoksa daha hafif 5 maddenin mi uygulanacağı, başkanın inisiyatifinde.   

İktisadi bağımsızlık yoksa...  

Üçüncüsü, Türkiye’nin ekonomik olarak kırılgan yapısı, dış kaynak bağımlılığı, dış politikadaki yalnızlığı, iç siyasette ve toplumsal düzlemdeki kutuplaşmalar, gerilimler, Türkiye’yi dış baskılara karşı zayıf düşürüyor. O nedenle, küçük bir ülke olan Katar’ın, Türk ekonomisi üzerindeki etkisi büyüyor. O yüzden Suudi Arabistan, Türkiye’ye karşı onca adım atmasına; Doğu Akdeniz’de, Libya’da Türkiye’nin karşısında olmasına; Yunanistan - GKRY ikilisini desteklemesine; Türk mallarına boykot uygulamasına karşın; Türkiye Suudi Arabistan ulusal petrol ve doğalgaz şirketine (Saudi Arabian Oil Company), Türkiye’de şirket kurma izni veriyor.  

Bu açmazdan kurtulmanın tek yolu var. Aklı ve bilimi rehber edinmek. Emperyalizmin saldırganlığına karşı iç cepheyi güçlendirmek. Planlı ve kamucu bir ekonomiyi, hukuk devletini, demokratik katılımı, özgür düşünceyi esas almak. Kısacası, Cumhuriyetçi ve emekçi bir programı benimsemek.   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları