Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Zorunlu Hesaplaşma

16 Haziran 2011 Perşembe
\n

\n

12 Haziran seçimlerinin daha öncesinde, CHPnin psikolojik yüzde 30 eşiğinin altında kalması halinde partide yeni kadro ile tasfiye edilenler arasında bir hesaplaşma olacağı konunun yabancısı olmayan herkes tarafından biliniyordu.

\n

Bugün olan da odur. Kimse de bu hesaplaşmaya şaşırmamalıdır.

\n

Önce neden yüzde 30 eşiğinin başarı sınırıolarak görüldüğü sorusuna gelelim.

\n

Bilindiği gibi Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olarak seçildiğinde kamuoyu yoklamalarında parti bu oranı yakalamış, hafifçe üstüne doğru çıkmıştı.

\n

Ama gayet iyi biliniyor ki tamamen bu geçici abartılı bir coşkuydu.

\n

Ancak CHPnin yeni kurmayları arasında hiç de azımsanmayacak sayıda kişi, örneğin Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin yüzde 30 oranını eşik olarak telaffuz etmekten çekinmemiş, hedefin tutturulmaması halinde istifadan bile söz etmişti.

\n

Bu konudaki çıkışlarının ciddiye alınmaması gerektiğini, daha önceki deneylerimizden bildiğimiz Gürsel Tekin böylesine desteksiz tahminde tek başına kalmış olsaydı, üzerinde fazla durmazdık. Ama dost sohbetlerinde bu tahmini paylaşan başkalarının da çıktığını gören çok kişi var.

\n

Olayın buradan kaynaklandığını belirttikten sonra sonuçların başarısızlık sayılıp, sayılamayacağı konusunun tartışılmasına geçebiliriz.

\n

***

\n

Kuşkusuz Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP 12 Eylül sonrasının en yüksek oy oranına erişmiştir. Parti geçen seçimlere oranla daha yüksek oy aldığına göre başarısız olarak suçlanamaz.

\n

Öte yandan programı, vaatleri liderinin seçim meydanlarındaki söylemiyle, iktidar alternatifi olma iddiasında ya da hiç değilse imasında bulunan bir parti için kendisini iktidar çizgisinden bu kadar uzakta tutan sonuç başarı olarak nitelenemez.

\n

Başarı konusundaki hüküm biraz da olaya bakılan veya bakılmak istenen yere göre değişiyor.

\n

Tabii partinin kendi yapısal, örgütsel veya ideolojik özellikleri dışında kalan etkenleri de göz ardı etmemek gerek.

\n

Tayyip Erdoğan ve AKP yine beklenenin üstünde bir oy başarısı sağladıkları, 12 Eylül 2010 referandumundan bu yana önemli bir ekonomik güçlükle, krizle karşılaşmadan yeni seçimlere geldiklerine göre oylarında belirli bir kayıp yaşamaları beklenemezdi.

\n

Sağdaki partilerin bu kez masif biçimde AKPde bütünleşmeleri de oy oranını etkileyen faktörler arasında sayılabilir.

\n

Başka bir deyişle, CHPnin başarı sağlayabilmesi, özellikle ekonomik bir kriz ile iktidardaki partinin sallanmasıyla mümkündü.

\n

Böyle bir şey de yaşanmadığına göre, CHPnin anlamlı bir yükseliş yakalaması zaten mümkün değildi.

\n

***

\n

Bunlara karşın sonucun başarısızlık yine de başarısızlık olduğunu varsayınca da şu soru gündeme geliyor:

\n

-Başarısızlığın hesabını kimden sormak gerekir?

\n

Bu soruya verilecek yanıt da olaya hangi noktadan baktığınıza bağlı.

\n

CHPnin sorununu salt genel başkanının kişiliğiyle sınırlı görüp ve salt onun değişikliğiyle, partide bir yenilenme yaşanacağına inananlar faturayı Kılıçdaroğluna uzatabilir.

\n

Ama olayı yalnızca genel başkanın çalışkanlığı veya karizmasıyla sınırlı görmeyip , daha geniş bir açıdan ele alanlar Kemal Beyi sorumlu tutmanın doğru olmadığını kavrar.

\n

CHPnin silkinebilmek için gerçekleştirmesi gereken yenilik her şeyden önce, yepyeni, dinamik, genç ve demokratik bir örgütlenme modelini yaşama geçirmesi, bütün kadroların her alanda ve anlamda daha katılımcı bir yapıya kavuşturulmasıdır. Yeni Genel Başkan Kıçdaroğlu, kucağında bulduğu bir referandum ile onun dokuz ay sonrasında gerçekleşen bir genel seçimden (ki arada bir de genel sekreter bunalımının yarattığı kurultay var) örgütlenme modelini değil gerçekleştirecek, ciddi biçimde ele alacak fırsatı bile bulamamıştır.

\n

Olaya bu açıdan bakılınca genel başkanı sorumlu tutmak insafsızlıktır.

\n

Bu demek değildir ki yanlışlar vurgulanmamalı, yenileşme konusundaki eksikliklerin altı çizilmemeli. Tam tersine bunları yapmak zorunludur.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları