Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Zam ile zulüm arasında

18 Temmuz 2023 Salı

Gazeteleri alıyorum elime, zam ve zulüm haberleri, televizyonun kumandasına basıyorum, ekranda yine zam ve zulüm haberleri. Kaçmak yok. Ne oluyoruz diye bakmaya kalksam ya düşüncesinden dolayı montajlanmış, konuşmaları yüzünden linç edilmiş ya apar topar gözaltına alınmış, tutuklanmış gazeteci haberleri beni bekliyor. Kumandanın düğmelerine basarak ondan sıyırmaya çalışsam bu defa da cumhurbaşkanına hakaretten mahkûm olan 14 yaşındaki çocuğa çarpıyorum. 14 yaşında bir çocuk, siyasetten ne anlar ki cumhurbaşkanının resmine bıyık çizdi diye hayattan önce hapisle tanışsın. Gazetenin magazin sayfasına bakıyorum, evinin kirasını ödeyemediği için kendini öldürmeye kalkışan sokakta kalmış yaşlı kadın. Ondan kaçmaya çalışırken bu defa kirayı yeterince artırmadığı için ev sahibinden dayak yiyen adamın öyküsü. Onu da geçiyor, bu defa ekonomik haberlere düşüyorum, zam haberleri, benzinin ve motorinin fiyatına bir defada altı lira birden zam gelmiş benzinin litresi 35 lira olmuş. Ekmek kaç para olmuş, bilmiyorum. Zaten bilsem de fark etmez, yarına kadar, hatta belki de akşama kadar yeni bir zam daha görür, olur bilmem kaç lira...

Şaşırıyorum, afallıyorum. Köşeye büzülüyor, zam ile zulüm arasında sıkışmış, öylece kala kalıyorum...

***

Kumanda ile oynayarak TELE1’e düşüyorum, ekranın köşesinde bir not “Merdan Yanardağ 20 gündür tutuklu”.

Merdan Yanardağ’ın tutuklanması özgür basına gözdağı vermeye yönelik bir zulümdür.

Ya diğerleri?...

Osman Kavala, Çetin Doğan ne kadardır tutuklar?

Ben bunları düşünürken Makbure Hanım yemek hazırlamış, ilaç saati gelmiş, yemekte köfte ile hünkârbeğendi var. Ne zaman hünkârbeğendiden söz edilse gözümün önünde hep iki görüntü canlanır. Bundan 2500 yıl önce, sıcak bir yaz günü, koşarak Atina surlarından içeri giren çoban “Kazandık!” der ve düşer ölür. Kentin 42 kilometre uzağındaki maraton savaşını kazandıklarını Atinalılara muştulamıştır.

İkinci görüntü bundan 1700'lü yıllar sıcak bir yaz gününde Topkapı Sarayı mutfak bölümüne koşarak giren tombalak şişko bir aşçı yamağı “Hünkârbeğendi!” der ve düşer ölür. İki kilometre ötedeki Bağdat Köşkü’nde, hünkârın patlıcan yemeğini beğendiğini müjdelemektedir.

***

Yemeği yarım yamalak yiyor, tekrar gazetelere dönüyorum. Bir haber Bursa’dan. Bursa’nın Büyükkorhan ilçesine bağlı Karaağız Mahallesi’nde askere uğurlama etkinlikleriyle düğün şenliklerinde kadın ve erkeklerin bir arada eğlenmeleri, dine aykırı bulunarak muhtarlıkça yasaklanmış.

Biraz ötede bir haber, İstanbul’da kiralar bir yılda yüzde kırk artmış.

Onun biraz ötesinde Samsun Valiliği’nin bir kararı, parklar, bahçeler ve deniz kıyısındaki sokak ve caddelerde alkol kullanılması yasaklanmış.

Yasak şimdilik neyse ki bununla sınırlı kalmış. Daha ileri gidilip Samsun’a çıkmak da hatta aklına esen binip de Samsun’a çıkar diye önlem olarak Bandırma Vapuru da yasaklanabilirdi.

Dileyen dilediğini yasaklıyor, yasaklar, cezalar ve zamlar altında inliyoruz.

Bugün yazı günümdü. Değil yazı yazacak. Yemek yiyecek, parmağımı kıpırdatacak halim yok.

Balkona çkıyorum. Zamlarla zulüm arasında sıkışmış, ezilmiş, şehrin sesini dinliyorum. Şehir boğuk bir sesle homurdanıyor.

Zamla zulüm arasında sıkışıp kalmış olan benimse gıkımı çıkaracak halim yok.

Birkaç gün sonra, yeniden zamlarla zulüm arasında sıkışıp kalmak, yeni dayatmalara katlanmak üzere kalın sağlıcakla...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları