Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yükseliş ve düşüş

06 Kasım 2015 Cuma

Az siyasetçi, Demirtaş kadar kısa bir süre içinde baş döndürücü yükseliş, ardından da hızlı düşüş yaşamıştır. Bu sürecin hem çıkışı hem de inişi öğretici olduğu kadar da umut vericidir. 7 Haziran sürecinde Demirtaş’ın siyaset ufkumuzda parlayan bir yıldız olarak yükselmesinin nedeni, soğukkanlı, olgun görünüşlü kişiliğiyle, sakin biçemiyle, Kürt sorununda barışçı çözümün simgesi haline gelmesiydi.
HDP de yüzde on barajını zorlanmadan aşmasını Demirtaş’ın önderi olduğu “Türkiyelileşme” hamlesine borçluydu.
Türk olsun Kürt olsun, kamuoyu, barışçıl çözümden yana tavır koyup HDP’nin Türkiyelileşmesini de olumlu karşılayınca, HDP kimi demokrat çevrelerin oylarını da ödünç almayı başardı.
Burada tabii, Tayyip Bey’in önünü kesmek amacına kilitlenmiş geniş çevrelerin dinamiğini hisseden Demirtaş’ın “Seni başkan yapmayacağız!” çıkışının da büyük etkisi oldu.
Tayyip Bey, tehlikeyi çabuk sezdi. O güne kadar barışçı çözümden yana gözükürken, hızla sertlik yanlısı bir tutuma kaydı, tüm saldırılarını HDP ve Demirtaş’a yöneltti.

***

Tayyip Bey’in çabaları barışçı, ılımlı kucaklayıcı Demirtaş görüntüsünü silemedi ve 7 Haziran’da Demirtaş yükselirken, Tayyip Erdoğan da düşüşe geçti.
Peki, nasıl oldu da, 7 Haziran’daki olgu bir tahterevalli etkisiyle tam tersine döndü ve Demirtaş düşerken, Tayyip Bey yükseldi?
Kuşkusuz burada, “ezeli Tayyip stepnesi” konumunda olan Devlet Bahçeli’nin büyük payını görmezden gelemeyiz. Evet Bahçeli olmaksızın Tayyip Bey 1 Kasım zaferini kazanmazdı. Ama onun yanı sıra, Demirtaş faktörünü de yabana atamayız.
Demirtaş’ın düşüşü, 7 Haziran’ın hemen ertesinde PKK ve Kandil yani terör ile arasına mesafe koyamaması, teröre karşı olduklarını, tok ve inandırıcı biçimde açıklayamaması yüzünden olmuştur.
Oysa Demirtaş, Kandil ve PKK’nin gerçek rakipleri olduğunu görmeliydi.
Çünkü barışçı çözüm güçlendikçe terörün zayıflayacağını, terör odaklarının buna göz yumamayacaklarını geçmiş tecrübeler göstermişti.
Kuşkusuz, eli silahlı teröre açıkça karşı çıkmak kolay değildi, Ama 2015 Türkiyesi’nde bu davranış artık kaçınılmaz bir gereklilik olmuştu. Demirtaş bunu yapamadı.
Barışçıl çözümün doğal hasımları olan PKK- Kandil de elinden gelen ardına koymazken, Ankara’daki Türkiye tarihinin en büyük terör eylemi de eklenince, Tayyip Bey yükselirken Demirtaş da düşüşe geçti.

***

Demirtaş’ın yükselişi gibi düşüşü de öğretici olduğu kadar, umut vericidir.
Çünkü iksi de halkın, Kürt sorununda barışçı çözüme taraftar olduğunu gösteriyor.
HDP’nin güneydoğudaki düşüşünün yüksekliği de, olgunun ülkenin yalnızca batısıyla sınırlı olmadığının kanıtıdır. Burada şu soru geliyor akla:
- Çözüm sürecini rafa kaldırdığını söyleyen Tayyip Bey’in yükselişi, yukarıdaki görüş ile çelişmiyor mu?
Dikkat edilirse Erdoğan’ın çözüm sürecini eleştirenler, iktidarın, sonradan kendinin de itiraf ettiği aymazlığıyla, çözüm sürecini bir uyutma sürecine dönüştürmüş olmasından yakınmaktaydılar.
Bu eleştirilerin ne kadar haklı olduğu ve böyle bir tutumun gerçek barış ile ne ölçüde çeliştiği de son zamanlarda yaşanarak görüldü.
Evet, kamuoyunun karşı çıktığı terör karşısında aymazlıktır, barışçıl çözüm değil. Ama Tayyip Bey bu olguyu nasıl okur? Bakalım göreceğiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları