Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yine idam

08 Eylül 2020 Salı

Devlet Bahçeli’nin yine huyu depreşti, bir kez daha saplantısını gündeme getirdi ve idam cezasının geri getirilmesini istedi.

Siyaset sahnemizde abes bir öneri ortaya atmaya görün, hemen birçok yerden destekçi bulmanız kaçınılmazdır.

Nitekim bu kez de öyle oldu. TBMM Başkanı Mustafa Şentop “belli suçlarla sınırlı olmak üzere” idam cezasına taraftar olduğunu söyledi. Onu, “Vatandaşımız istiyorsa, bunu parlamentoda yapmak zorundayız” sözleriyle AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan izledi.

Arkadaşımız Zehra Özdilek’in dünkü Cumhuriyet’te yayımlanan haberinde belirttiğine göre, Turgut Kazan, Rıza Türmen, Prof. Köksal Bayraktar gibi ciddi hukukçular ise yeniden gündeme taşınan ölüm cezası tartışmalarını “gereksiz ve saçma” bulmaktaydılar.

Gerçekten de öyledir. Şu anda bin dert ile hemhal olmuş Türkiye’de en son tartışılacak konu idam cezasının geri getirilmesidir.

İdamı geri getirerek Türkiye’nin hangi sorununu çözebilirsiniz?

Suriyeli sığınmacıları mı? Suriye’de içine saplandığımız batağı mı? Koronavirüs salgınını mı? Doğu Akdeniz’deki ve de her konudaki korkunç yalnızlığımızı mı? Her geçen gün daha da karmaşıklaşan Libya ile ilişkilerimizi mi? Cumhuriyet tarihinin en büyük çıkmazı olmaya doğru seyreden ekonomik durumu mu?

***

Bu ortamda üzerinde ciddi olarak düşünülmesi gereken konu yukarıda sıralanmış olan ve hepsi de birbirinden ağır sorunlarla doluyken hâlâ Bahçeli gibi “sallandıracaksın üç beş kişiyi bak...” zihniyetinde olanların iktidar ortağı olmalarıdır. Bu zihniyet yüzünden bu saçma ve gereksiz konuyla kamuoyu uzun süre işgal edilebilmektedir.

Siyasi yaşamı bir sürü ayıpla dolu, yargısı tek adamın emrinde olma sakatlığıyla malul Türkiye’de çok şükür ki idam cezası 34 yıldır fiilen, 18 yıldır da resmen yoktur. Böyle bir durumda, idam cezasını yeniden geri getirdiği takdirde, Türkiye bu alanda tek ülke olmak konumuna gelecektir.

Evet, bugün ABD’nin kimi eyaletleri de dahil olmak üzere, 58 ülkede idam cezası vardır. Ama buna karşılık, 21. yüzyılda idam cezasını getiren bir tek ülke bile yoktur. 

Eğer Bahçeli’nin önerisi kabul edilirse, Türkiye 21. yüzyılda idam cezasını yeniden canlandıran tek ülke olacaktır.

Böyle bir girişim Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nden de çıkarılması sonucunu doğuracaktır. Çünkü Avrupa Konseyi idam uygulamasını hukuk dışı olarak kabul etmektedir.

***

Uygulaması ancak otoriter baskıcı ülkelerde kalmış olan idam, artık çağdışı bir kurumdur.

Çağdaş ceza sistemlerinde, cezanın asıl amacı caydırıcılıktır. Cezanın caydırıcı olması, suçların mutlaka cezalandırılacakları ve çeşitli gerekçelerle suçun karşılıksız kalmayacağı inancının kamuoyunda pekişmiş olmasına bağlıdır.

Yargının bağımsızlığının zedelenmiş olmasının yanı sıra, çok çeşitli saikler ve yöntemlerle suçun cezasız kalma olasılığının söz konusu olması, cezaların caydırıcılık işlevini zedeler.

Örneğin çocuklara karşı işlenen tecavüz veya kadınlara karşı işlenen şiddet suçlarında, sanıkların çeşitli çevrelerin hoşgörüsüyle veya göz yummalarıyla cezasız kalmaları veya hafifletici sebeplerden yararlanmaları, bu suçlar ile ilgili olarak konmuş cezaların, nasıl olsa tam olarak uygulanmayacağını düşündüreceğinden caydırıcılık unsurlarının zedelenmesine yol açar.

Kısacası, cezanın caydırıcılığı ağırlığıyla orantılı değildir.

Bunun en güzel örneğini de Arthur Koestler ölüm cezası konusundaki çalışmasında anlatır.

Koestler’in yazdığına göre, ortaçağ İngilteresi’nde yankesiciliğin cezası ölümdü. Ama gelin görün ki yankesicilik suçunun en fazla işlendiği yerler ise yankesicilerin cezalarının halkın önünde infaz edildiği meydanlardı ve suçlar infaz törenleri sırasında doruğa çıkmaktaydı.

İdam cezasının yeniden getirilmesi hiçbir şeye yaramayacak, üstelik Türkiye’nin çağdaş dünyadan kopukluğunu artıracaktır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları