Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Soçi’nin ardından (25.10.2019)

25 Ekim 2019 Cuma

Erdoğan ile Putin arasındaki Soçi mülakatı ve ardından gelen mutabakat, Suriye konusunu, bizim açımızdan bir ölçüde de olsa doğru yola sokmuş görünüyor.
Bu yola girilmesi kolay olmadı.
Ortadoğu’da, İsrail’in ve de kendi emperyal emellerinin yararına sınırları yeniden çizmeye azimli ABD’nin Esad’ı tasfiye ederek Suriye’yi bölme girişimine, AKP iktidarının Suriye’nin ve öbür komşularının toprak bütünlüklerinin sanki doğrudan Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ilgilendirmiyormuşçasına balıklama dalması ve komşuda çıkan yangına körükle koşması üzerine acı sonuçlarını yıllarca artarak çekeceğimiz sorunlarla boğuşmak zorunda kaldık.
Hesaplar Esad’ın gitmesi üzerine kurulmuştu.
Evdeki hesap çarşıya uymadı. Bölgede haritaları yeniden çizerek, varlığını daha pekiştirmek isteyen ABD, Suriye’de Rusya’nın etkinliğini artırdığını ve bölgede başaktör haline geldiğini gördü.
Washington yine de amacına varmak için Suriye’yi parçalamak ve kuzey bölgesinde İsrail ile kendisine çok değerli bir stratejik ortak yaratacak yeni bir oluşumu yaşama geçirmek için harekete geçti.

***

Yeni stratejik ortak olarak seçilen PKK’nin Suriye’deki uzantısı PYD/YPG idi.
PYD/YPG Suriye Demokratik Güçleri etiketi altına toplanarak hızla ve yoğun biçimde silahlandırıldı. Amaç, Suriye’nin Türkiye sınırı boyunca uzanan, daha sonra Irak’taki benzeri oluşumla birleştirilecek bir terör koridoru oluşturmaktı.
Böyle bir gelişmenin Türkiye açsından bigâne kalınamayacak büyük bir tehdit oluşturacağı açıktı.
Ama ABD, Türkiye’nin uyarılarına kulak asmayarak Ankara’yı oyalama yolunu tuttu.
Barış Pınarı Harekâtı bu yüzden başladı. Ama bütün dünyanın tepkisiyle ABD’nin yaptırım tehdidi üzerine durduruldu.
ABD, harekâtın durdurulması karşılığında PYD/YPG güçlerinin Türkiye sınırının 30 kilometre güneyine çekilmesini taahhüt ediyordu.
Türkiye harekâtı durdurduktan sonra, bölgede dizginleri elinde tutan Rusya ile görüştü. Putin ile Erdoğan zaten daha önce İran’ı da aralarına alarak, Soçi’de krize Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygılı bir siyasal çözüm konusunda anlaşmışlardı.
Bu defa da, aynı temel üzerinde uzlaştılar.
Uzlaşmanın Türkiye’yi en rahatlatıcı yanı, PYD-YPG tehdidine karşı bu güçlerden arındırılmış bir güvenli bölge (ama adı bu şekilde anılmıyor, ortak metinde) kurulmasını Rusya’nın da kabul ve taahhüt etmesidir.
Ayrıca son Soçi görüşmeleri sırasında Ankara’nın Moskova aracılığıyla Şam ile temas kurmayı kabul ettiği de, Erdoğan’ın görüşme sonrasında basına yaptığı açıklamalardan anlaşılıyor.

***

Evet Soçi’de doğru yola girilmiştir.
Ama bu, ABD’nin PKK-PYD-YPG tasavvurlarından vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Nitekim Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey Türkiye’nin sanıldığı kadar kazançlı çıkmadığını ileri sürdüğü bu süreçte, YPG’nin sanıldığı gibi oyun dışında kalmadığını ısrarla belirtmiştir.
Görülüyor ki ABD, Suriye’nin kuzeyindeki PYD koridoru konusunda gizlemediği kararlılığını sürdürecek, elinden geleni ardına koymayacaktır.
Öte yandan YPG güçlerinin kılık değiştirerek, Suriye ordusu içinde yer almayacakları konusunda, güvence veren Putin, PYD/YPG’nin PKK uzantısı terör örgütleri olduğu görüşüne ise katılmamaktadır.
Bunda da şaşılacak bir yan yoktur. Çünkü Rusya’nın bölge politikasında Kürt kartı, kendi açısından hiçbir vakit vazgeçilemeyecek kadar önemlidir.
Zaten bölgedeki Kürt realitesini görmezden gelerek, Ortadoğu’yu doğru okumak da mümkün değildir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları