Bu kaos ortamında her şey çöküş halinde, her şey belirsiz. Elektriğin, benzinin, domatesin, biberin, suyun fiyatı ne oldu, gelecek 24 saat içinde ne olacak? Önümüzdeki 48 saat içinde daha ne kadar yoksullaşacağız? Daha ne kadar süre suya ulaşabileceğiz? Suya da erişemeyeceğimiz gibi hava da ulaşılmaz mı olacak?

Tüm bu konularda belirsizlik egemen. Seçim konusu da öyle. Yapılacak mı, yapılmayacak mı??? Yapılacaksa ne zaman yapılacak?? Tayyip Bey’in adaylığı ne olacak? Millet İttifakı’nın ortak adayı kim olacak? Erken seçim mi olacak, baskın seçim mi, yoksa normal seçim mi?

Millet İttifakı içinde Kemal Bey ve iki belediye başkanı arasındaki adaylık yarışını kim kazanacak? Kemal Bey’den aday olarak vazgeçme kararını kim hangi nedene dayanarak alabilir?

Bütün bunlar da belirsiz.

Ama son günlerde yaşadıklarımız, seçim ile ilgili şimdiden belli olan bazı yanıtların belirdiğini gösteriyor.

***

Evet AKP seçimleri yapmaya niyetli. Ama bu nasıl bir seçimse milli iradenin siyasal iktidarın değişmesi yönünde tecelli etme olanaklarına açılan bütün kapıları kapatan, tarafların eşit şartlarda yarışmadıkları, demokratik ve serbest bir seçimin bütün önkoşullarının gerçekleşmesinin engellendiği, bağımsız yargı denetiminde olmayan bir seçim olacaktır.

Milli iradenin kendisi için en iyinin kim olduğunu belirleyip işbaşına getireceği seçimin bir anlam ifade etmesi için her şeyden önce, halkın neyin ne olduğunu bilme olanağına sahip olması, yani basın özgürlüğünün işlediği bir toplum düzeninin olması, bağımsız yargının aksaksız işlemesi gerekmektedir.

AKP basın yasa değişikliğiyle kuvvetler ayrılığı ilkesini daha da ayaklar altına alarak, özgür basını ortadan kaldırdıktan sonra bağımsız yargının tümüyle ortadan kaldırılmasıyla iktidar yandaşı denetim altında bir seçimi yapmak niyetindedir.

Seçimin demokratik, serbest seçim olabilmesi için vatandaşın tercihinin hiçbir tehdit altında olmadığı, kendini güvencede hissettiği bir ortamın olması gerekmektedir. Bağımsız yargının var olmadığı bir ortamda, muhalefete yönelik linç girişimlerine göz yumulan sözde yargı kararlarıyla bir güvencenin de olmayacağı, rejimin demokrasi ve değişim isteyenlerin linç edilmesi girişimlerine seyirci kalacağının alenen ilan edildiği, korku ortamında seçimi yapmaya niyetlidir iktidar.

Son günlerde hepsinin de örneklerini gördüğümüz, bağımlı yargının keyfince, iktidarın dilediği koşullarda yapılmasının engellenemeyeceği, basının yasalarla, basın ilan kurumu RTÜK aracılığıyla ağzının bağlandığı, seçimlerde iktidarı sıkıştırma olasılığı olanların, güdümlü yargının marifetiyle saf dışı bırakıldığı bir güya seçimdir yapılmak istenen.

Şimdiden belli olmuştur ki iktidar seçimi yapmaya niyetlidir ama bu “mış gibi” bir seçimdir. Yani ortada sandığın olduğu ama milli iradenin salimen tecellisine imkân bulunmayan bir güya seçimdir planlanan.

Muhalefet bu gerçeği biliyor.

Bilmesine rağmen de bu koşullar altındaki seçime katılmaktan vazgeçmiyor.

Muhalefet biliyor ki özgür, dürüst, tarafsız yargı denetiminde yapılmayan, baskılı, hile hurda girişimli seçimleri bütün olumsuzluklara karşın kazanmak zorunludur bu kez.

Bu kez, baskıcı, yasakçı, sansürcü, beşli çete ve emperyalizm destekli bir iktidarın seçmen kütüklerinde oynayacağı oyunları, devlet içinde AKP’nin iktidar aparatları olarak çeteleşmiş kurumları, bağımlı yargıyı, artık TSK içinde de örgütlenmiş bulunan cüppeli vesayetin güçlerini, yanı sıra hareket etmeye hazır para militer güçleri de yenmek gerekmektedir demokrasiye erişmek için.

Muhalefet içinde durumun ayırdında olup güçlüklerin aşılması konusunda elinden geleni ardına koymayacak odaklar mevcuttur ve bu kurtuluş savaşını kazanmak imkânı vardır.