Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Normalleşme

02 Mart 2021 Salı

Doktorum kafa dengi, eski bir dosttur aynı zamanda. Ziyaretlerim yalnız tıbbi kontrol ile sınırlı kalmaz, her konuda dertleşir, tartışırız. Yaşımız ve başımızın doğal sonucu olarak her ziyaretimde bir öncekine oranla kişisel ve toplumsal koşullardan şikâyetlerim artmakta. Türkiye’de çevreyi hummalı bir normalleşme ateşinin sardığı bir dönemdeki son gidişimde, şikâyetlerimi sıraladıktan, ilaçlarımı yazdırdıktan sonra dayanamayıp sordum:

- Ne zaman normale dönebilirim??

Yüzünde beliren muzip ifadeden, yanıtının da ilginç olacağını daha telaffuz etmeden kestirmiştim:

- Bak dostum sıkıntılarını giderebilirim, öksürüğünün hafifleyeceğini söyleyebilirim. Kısacası, iyileşeceğine dair garanti verebilirim. Ama normalleşeceğine dair hiçbir güvence veremem.

Bu yanıtı verirken benim kişisel durumum ile birlikte ülkenin genel durumunu da kastediyor gibi bir izlenime kapıldım. 1980’lerin ortalarında, uzunca bir süre dışında kaldığım toplumsal yaşama dönüşümde “Nasıl topluma uyum sağladın mı” sorusuna, verdiğim, “Hayır! Ne münasebet ben onlar gibi normal miyim, onlarla sadece barış içinde bir arada yaşıyorum hepsi bu!” yollu tepkimi unutmadığından “normal”den neyi kastettiğimizi ikimiz de biliyorduk.

***

Kabul etmeliyiz ki sağcısıyla solcusuyla, ortacısıyla, yaşlısıyla genciyle, kadını ile erkeğiyle, siviliyle üniformalısıyla inatçı bir normalleşme tutkusuna kapılmış olan Türkiye salt bu yüzden dahi pek de normal durumda değildir.

Son dönemlerde, hukuksal, politik, ekonomik, kültürel yargısal her alanda topluma yeni öneriler sunabilecek durumda olduğu yanılsamasını yaratma peşinde olan AKP, reform paketleriyle birlikte arada ortaya bir de normalleşme söylencesi attı.

Yandaşları da bu çağrıya alkış tutuyorlar.

Şu anda görünen o ki herkes istiyor normalleşmeyi.

Ama normalleşmeden murat ne? 

Bir zamanlar olması gerektiği gibi bir toplum ve onun işleyen kurumları vardı, sonra bozuldu da şimdi tekrar onlara mı dönülmek isteniyor? Eğer öyle ise Türkiye normal durumdan kimin girişimiyle, ne zaman çıkarıldı?

Daha, yasama, yargı ve yürütmenin tüm dizginleri Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile tek adamın keyfine verilmeden önceki Ergenekon ve Balyoz davaları normal miydiler?

Devletin, kumpaslarla, türlü oyunlarla parsel parsel işgal edilmesi normal miydi??

Aydınlanmacı laik Cumhuriyetin her alanda siyasi İslamın keyfine amade, bir yalan ve talan toplumuna dönüştürülmesinin hazırlık aşamaları normal miydi ki o günlere dönelim? Hem normal nedir? Birine normal gelenin öbürü için de illa öyle olması şart mı?? 

Dilerseniz önce “normal”in ne olduğuna bakalım. TDK Sözlüğü’nde normal sıfatının karşılığı şöyle: “aşırılıklığı, eksikliği ve taşkınlığı olmama durumu, kurallara uygun, alışılagelen, aşırılığı olmayan, uygun.”

Görülüyor ki normal görece bir kavram. Birine normal gelen öbürüne gelmiyor. Tarım toplumlarında normal olan sanayi toplumlarında normal sayılmıyor. Bir kentte yaz için normal sayılan sıcaklık, kış için öyle olmuyor.

Norm (kural) sözcüğünden gelen normal, normlara, kurallara uygunluk demektir.

Böyle olunca, bir şeyin normal yani kurallara uygun olduğuna kim karar verecektir?

Normları koyanlar değil mi?

Nitekim ülkemizde de öyle olmuş, son yıllarda normları koyan AKP olduğundan, bütün demokrasilerde normal olanın anormal, anormal olanın da normal kabul edildiği bir hale gelinmiştir.

Laik demokratik düzeni, siyasal İslamcı sultası altında totaliter bir topluma dönüştürmek isteyenlerin normalleşmesi çağrısı ancak şu anlamı taşır:

- Ben normları dilediğimce saptayayım, siz de onlara uyun ve ona uyan normalliğe baş eğin!

AKP’nin normları koyduğu sistemin normali de kaostur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları