İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ birbirlerine girdiler, nedeni sığınmacılar.

Türkiye, an itibarıyla yeryüzünün en fazla sığınmacı alan ülkesi. İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, şu anda Türkiye’de 3.5 milyon kayıtlı Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Hemen belirtmek gerekir ki gerçek sığınmacı sayısı bunun çok üstünde olup 8 milyonu bulmaktadır. Suriye’deki iç savaştan kaçanlarla birlikte, Afganlar da dahil olmak üzere, çeşitli ülke sığınmacılarından oluşan bu 8 milyon insan, ülkemiz açsından geleceğini kökten tehdit eden çok büyük sorunlar oluşturmaktadır. İktidar ise ensar gözlüğüyle baktığı bu tehdidi, son günlere kadar küçümsemekte, zaman zaman görmezden gelmekteydi. 

Bu tutumun temelinde yatan nedenler arasında, bu devasa tehdidin manevi sorumluları içinde AKP iktidarının da yer almakta oluşu da var.

Gerçekten de AKP iktidarı Suriye’deki büyük yangının baş sorumluları arasındadır ve Suriye’ye bakışı değişmediği takdirde sorunun çözülmesinin önündeki en büyük engeldir.

***

AKP, Suriye’deki iç savaşı desteklemiş ve ardından bu sorun çözüldükten sonra bile bizim açımızdan uzun yıllar sürecek yeni ve çok vahim bir sorunlar yumağının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Konu ile ilgili son tartışma, bayram vesilesiyle ülkelerine (artık izne mi, yoksa tatile mi, hangisini yakıştırmak daha doğru olur bilmiyorum) giderek bir mola vermek isteyen Suriyelilerin tekrar Türkiye’ye dönüşlerine izin verilmeyeceğine dair açıklama üzerine patlak verdi. 

Aslında tartışmadaki mantığı anlamak kolay. Türkiye’de bulunan Suriyeliler, ülkelerindeki Türkiye’nin de sorumluları arasında bulunduğu savaş koşullarından, yani ölümden kaçtıkları için burada bulunduklarını söylemekteler.

Türkiye’deki varlık ve statülerini bu nedenlere dayamış insanlar için bayram vesilesiyle savaşa ara mı verilecektir ki bunlar ülkelerine gidip hasret gidersinler?

Aslında salt bu tartışma dahi Suriyeliler konusuna daha gerçekçi açıdan bakılmasını zorunlu kılmaktadır.

Zaten sığınmacı sorununun temelinde yatan en büyük neden, AKP’nin olaya çarpık yaklaşımıdır. AKP, Türkiye’ye ve içinde bulunduğu bölgeye İhvan gözlükleriyle bakmayı sürdürdükçe bu sorun çözülemez, ensar yaklaşımını da içeren çarpık düzen sürer gider.

Son günlerde Suriyelilerin ülkelerine dönmelerinin şart olduğu, AKP’nin de buna karşı durmaktan vazgeçtiği bir gerçek olarak kabul görmüştür ama bu olguyla birlikte, dönüşün önkoşullarından birinin de Suriye’de iç savaşın sona ermesi olduğu gerçeğini AKP bir türlü anlamak istememekte ve Suriye’de çözümün anahtarını elinde tutan Beşşar Esad ile görüşmemekte direnmektedir. Bu durumda şu soru çıkıyor:

Kalıcı oldukları gerçeği sonunda kafalara dank etmeye başlayan, devasa dertler yaratan bu milyonlarca insanı ne yapmalı?

***

Bir ara AKP’nin bu yabancı nüfusa vatandaşlık verip, bunları seçmen kütüğüne yazdırıp ithal milli irade yaratma yoluyla seçim sonuçlarını etkilemeyi düşündüğü biliniyor. Soylu ile Özdağ arasındaki çok sert tartışma da buradan kaynaklanıyor. Yeni ve yapay bir ithal milli irade yaratılması girişimlerine yanıt veren Soylu, 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla vatandaşlık verilmiş olan Suriyeli göçmen sayısının 152’si çocuk olmak üzere toplam 193 bin 293’le sınırlı kaldığını söyleyerek ithal milli irade girişimini yalanlıyor.

Ama seçmen kütüklerinin düzenlenmesinde bağımsız yargının denetimi yerine İçişleri Bakanlığı’nı yetkili kılan çözüm çerçevesinde, yabancı katkısına gerek duymadan da yerli ifsat yolları bulması pek de âlâ mümkündür; mühim olan, bağımsız ama bugünkü gibi değil, gerçekten bağımsız yargı denetiminde dürüst seçim yapmayı kabul edip etmemektir.