Gençlere Verilen Önem

20 Mayıs 2011 Cuma
\n

Galatasaraydan küçüğüm, genç kardeşim, çalışkan, hep topluluk için bir şeyler yapma çabasında olan Hatice Günayı dün, kıskandım.

\n

Kıskanmamın nedeni kutlama mesajlarından anladığıma göre, Haticenin doğum gününün 19 Mayıs olması. Benim gibi, 10 Kasımda dünyaya geldiğinden, doğumu ulusal yasa denk gelenler bu durumu kıskanmaz da ne yaparlar?

\n

Haticenin doğum gününü öğrenince kendi kendime mırıldandım:

\n

- Ne hoş, kaç yaşına gelirse gelsin, doğum günü hep gençlik bayramı olarak kalacak.

\n

Son zamanlarda yaşıtlarının doğum günlerinde en ateşli konuları, en hafifinden romatizma, bel ağrısı, diz ağrısı, tansiyon, şeker olanlar için hoş bir teselli olurdu bu.

\n

Henüz Hatice için öyle bir sorun yok neyse ki.

\n

Bir süredir gençlikdendi mi hep hayıfla söyleniyorum:

\n

- Ne şansızım, ben gençken ihtiyarlık makbuldü, ihtiyarladım gençlik gözde oldu.

\n

Çok şükür ki hayıflanmam burada duruyor da şimdiki gençlerin haline bak, halbuki biz gençliğimizde... diye başlayan, maziye övgü, hale sövgüye kadar varmıyor.

\n

Ne şimdiki gençlerin işe yaramadıklarını, ne de cin gibi olduklarınıdüşünüyorum.

\n

***

\n

Zaman zaman toplumsal konuların işlendiği toplantılarda, salondan şu tepkiyi alıyorum:

\n

- Şuranın yaş ortalamasına bakın Sayın Sirmen. Peki, nerede Atatürk gençliği?

\n

Bu kötümser soruyu gülerek ve salondaki beyaz saçlıları göstererek yanıtlıyorum:

\n

- Kötümser olmayın! Atatürk gençliği hep burada, yalnız biraz yaşlandılar o kadar!

\n

Bu tür yakınmalarda hiç haklılık payı bulmadığımı söyleyecek değilim. Ama, kimi zaman da düşünüyorum da üzerine ölü toprağı serpildiğini sandığımız gençlik 1999 depreminde nasıl sorumluluk ve toplumsal dayanışma örneği vermişti.

\n

O zaman kendi kendime diyorum ki:

\n

- Çocukları ilgilendirecek ortak konularımıza çekemiyor, sonra da tepkisiz sanıyoruz.

\n

Yakındığımız konulardaki sorumluluğumuzu ve yanlışlarımızı da görmüyoruz.

\n

Örneğin çocukların okumadıklarından şikâyet ediyoruz, ama kitaba bomba muamelesi yapan, kitapları toplayan, yakan, sahiplerini hapse atan, süründüren bizim kuşakların hiç mi sorumluluğu yok bu kitap düşmanlığında?

\n

Hem dünyanın çoğu yerinde kitap bilgi kaynağı olmaktan çıktı, artık televizyon var, Twitter, Youtubevar.

\n

Şimdiki, gençler Haşim kuşağı değiller ki, melali anlamayana aşina olmasınlar.

\n

Onlar da bizi şöyle söyleyerek yadırgıyorlar:

\n

- Youtubeu anlamayan nesle aşina değiliz.

\n

***

\n

Gençlerimizin konularını gündeme getirirsek, ilgilerini çeker aramızda köprü kurarız.

\n

Görüşümde ne kadar haklı olduğum, 12 Haziranda sandıklar açıldığında anlaşılacak.

\n

Bilindiği gibi, seçimlerin öncesinde 1 milyon 700 bin gencimizi yakından ilgilendiren YGS skandalı patlak verdi.

\n

Yapılan anketler, gençlerin, bu skandal yüzünden sınavdan sorumlu olanlarla, onları atayanları suçladığını, hayalleriyle oynandığını düşündüklerini gösteriyor.

\n

Birçok skandal gibi, bunun da sorumlularını işbaşına getiren iktidar hiçbir şeye aldırmadan onlara arka çıkmayı sürdürüyor.

\n

Geçenlerde bir dostum göreceklerdeyip ekliyordu:

\n

- Şaka değil! 1 milyon 700 bin genç, bunların anne babaları kardeşleri de var. Bak sandık açılsın, nasıl göreceklerini görürsün!

\n

Dostuma Görelim bakalımdemekle yetindim.

\n

Ama ben de çok meraktayım. Bakalım gençlerin bu sınav skandalına sandıktaki tepkisi ne olacak?

\n

Malum ya! Demokrasilerde, topluluklara verilen önem, onların sandığa yansıma güçleriyle orantılıdır.

\n

Çıkacak sonuca göre, ya Gençlerine yeteri önemi vermeyen ceremesini çekerya da Gençlerimiz zaten ciddiye alınmayı bu kadar hak ediyorlarmışdiyeceğiz.

\n

Teşekkür: İyi sonuç veren bir rutin tıbbi muayene yüzünden 3 gün yazı yazamadım. Bu vesileyle telefon ve e-mail ile arayan okur ve yakınlarıma teşekkür ederim.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları