Murat Yetkin Blog’unda AKP yüksek kurmaylarının önümüzdeki seçimlerin bir kızgınlar ve kırgınlar sınavı olacağından korktuklarını, örgüte buna göre önlem alınması talimatını verdiklerini yazıyor.

Kırgın olmayı bırakın bir yana, bütün seçmen AKP’ye çok kızgındır. Tüm kamuoyu yoklamaları, AKP’nin bu korkusunun haklı olduğunu gösteriyor.

Çünkü AKP bütün seçmenle kavgalıdır.

Biliyorsunuz, şu anda AKP doktorlarla kanlı bıçaklı.

Yalnız doktorlar mı? AKP avukatlarla, barolarla da kavgalı.

AKP üniversite öğrencileri ve öğretmenleri ile de kavgalı; elektrik, orman ve de bilumum mühendis ve mimarlarla, işçilerle memurlarla, askerlerle, komutanlarla, amirallerle velhasıl, uçan, koşan, yürüyen, hareket eden, ses çıkaran, nefes alan her şey ile çatışma halinde.

AKP, herkes ile kavgalı çünkü her alanda sorunlu ve umarsız. Tüm siyasal İslam gibi AKP de sıfırı tüketmiş durumda. Gizli gündeminin ilk bölümü olan Aydınlanmacı laik Cumhuriyetin, bütün kurumlarını yıkma girişimini başarıyla yürütmesine karşın, yıktığının yerine bir düzen getiremediği için sorunlar karşısında çaresiz kalmakta, kaos ortamında umarsızlıkla oraya buraya saldırmakta. AKP tükenmiş, söyleyecek bir sözü kalmamış, doktorların öldürülmesine arka çıkıyormuş izlenimi yaratacak kadar ne yapacağını şaşırmış durumdadır.

***

AKP, sağlıkta çuvallamış, tarımda çuvallamış, dış politikada, iç politikada, eğitimde, sanayide, karada, havada, denizde her yerde çuvallamış, bu çuvallamanın çaresizliğiyle de her yana saldırıyor.

Bu arada sokaklar “aş, iş!”, hapishaneler “özgürlük!”, çarşı pazar “bir lokma ekmek!” diye haykıran insanlarla dolu. Ve bu hoşnutsuzluğunu yüksek sesle dile getirenler de coplanıyor, biber gazından nasibini alıyor, içeri tıkılıyorlar. Yüzde 175 enflasyon altında inlerken enflasyonu yüksek sesle telaffuz etmek yasaktır.

Zam zulüm düzeninin, ülkeyi yönetmek için kala kala tek çıkar yolu olarak yasaklar yöntemi kalmıştır. “Benden olan, alsın avantayı, yatsın aşağı şükretsin! Benden olmayan ölsün!” sloganını şiar edinmiş olan iktidar, kendinden olmayan herkesle kavgasını sürdürmekte, avanta ve talan ekonomisinin yağması sırasında, anlaşmazlığa düşen yandaşları da kızıp da hoşnutsuzluğunu yüksek sesle açığa vuranı da azarlamaktadır.

Sıcak yabancı paranın bol olduğu dönemler geride kalıp, ürettiğinden çok üreyen düzenin, çarkları eskisi gibi dönmemeye, yani avanta lavanta muslukları kısılmaya başladığında, talan ve yağma bölüşümünde, önceden haber verilen çıkmaz gelip yandaşlar arasında da bölüşüm hoşnutsuzlarının sayıları da artmakta ve ortaya kızgınların yanı sıra bir de kırgınlar ordusu çıkmaktadır. Talan ekonomisini sürekli ve istikrarlı verimli kılmak mümkün olmadığından, kırgınları tatmin etmek her zaman o kadar kolay olmamakta, sorunlar karşısında umarsız kalmış olan talan ve yağma düzeninin egemenleri daha baskıcı yöntemlere başvurmak durumunda kalmaktadırlar.

Talan ve yağma düzeni sorunsuz gibi sürerken iktidardan gelen azar, gözdağı ve baskıya katlananlar, işler, bozulmaya sistem teklemeye başlayınca seslerini yükseltmektedirler.

Böylelikle hoşnutsuzlar korosunun dünün sessizleri, “kızgınlar ve kırgınlar” olarak seçim sandığının sonucunu değiştirecek hale gelmektedir.

Dün, herkesin gözünün içine bakarak afiyetle lüplenenler sürdürülen düzen, musluklar kesilince, yoksulluk daha da dayanılmaz hale gelince dikkati çekmekte, talan düzeni göze çarpmaya başlamaktadır.

AKP artık kızgınlar ve kırgınlar karşısında umarsız, korku içinde sandığa bakmaktadır.

Güzel afiyetli günler geride kalmış AKP için “dün yenilen hurmalar bugün kıçını tırmalar” hale gelmiştir.