Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cihangir

07 Şubat 2016 Pazar

Sevgili,
29 yıldır oturduğuma göre, artık ben de Cihangirli sayılabilirim.
Son olarak, geçen hafta meydana gelen ve korkarım ki, tekrarlayacak olan olaylarla bir daha gündeme oturan Cihangir İstanbul’un, hatta Türkiye’nin en fazla konuşulan simge yerlerinden biri haline geldi.
Cihangir, adını aldığı, Mimar Sinan’ın eseri, 1560 yapımı camiyi bağrında barındırmasına karşın, hiçbir zaman İstanbul’un, Yahya Kemal’in deyimiyle, “mümin mütevekkil yoksul” semtlerinden biri olmadı.
Semt, 19. yüzyılda gelişirken de daha ziyade gayrimüslimlerin çoğunlukta olduğu bir yerdi. 20. yüzyıl başında göçen ve kentin yaşamını büyük ölçüde etkileyen beyaz Rusların katkılarıyla, zaten daha önce de levantenlerin de yerleşim merkezlerinden olan Cihangir’in kozmopolit yapısı pekişmiş oldu.
Unutmayalım ki, 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başı İstanbul’u dünyanın en kozmopolit, dolayısıyla, en renkli kentlerinden biriydi.
Bu yapıyı Cumhuriyet döneminde de sürdürdü Cihangir. 1950’li yıllarda ilk tanıdığım Cihangir bizim yabancı hocaların yanı sıra, sanatçıların beyaz Ruslardan kalma gelenekle pavyon artistlerinin ve benzer meslek mensuplarının da oturdukları bir semtti.

***

Ama o zamanlarda, daha henüz bugünkü gibi bir Cihangir alerjisi yoktu.
Cihangir alerjisi, “öteki” kavramının keskinleşmesi ile koşut, “Cihangir yaşam biçimi” algısıyla birlikte gelişti.
Neden daha varsıl, daha parlak, semtlere yapıştırılmayan bu etiket Cihangir’e reva görüldü?
Sanırım bunda Cihangir’in son zamanlarda aydınların akınına uğramış olmasının da etkisi yok değil. Bebek, Etiler, Nişantaşı yaşam tarzından söz edilmiyor da Cihangir yaşam tarzından söz ediliyorsa nedeni budur. Cihangirlinin öteki olması için eskiden de nedenler vardı. Ama aydınların semtte yoğunlaşmaları, ötekine tahammülün azaldığı dönemle eşzamanlaşınca, Cihangir yaşam tarzı algısı ile Cihangir alerjisi yoğunlaştı.
Buna bir de kentsel dönüşümün getirdiği hızlı değişimin doğurduğu tedirginliği eklemek gerek. Gerçi kentsel dönüşüm mahal sakinlerine rant sağlıyor. Ama her zaman o rantlar mahallenin eski sakinlerine kalmayabildiği gibi, dönüşüm eski sakini oradan dışlayan sonuçlar da doğurabiliyor.
Bunlar komşu semtlerin Cihangir’e kuşkuyla bakmasını güçlendiren etkenler.

***

Peki gerçekten Cihangir’in kendine özgü bir yaşam biçimi var mı ve bu yaşam biçimi tehlikeli mi ?
Burada çok tehlikeli, bir o kadar da anlamsız entel - aydın tartışmasına girmeden aydının düşünce biçiminin her zaman farklıolduğunu, bunun da yaşam tarzını da etkileyeceğini belirteyim.
Peki, bu farklı yaşam tarzı, diğerleri için tehlike oluşturuyor mu?
Asıl soru buradadır.
Köyün aksine, kent farklı yaşam tarzlarının bir arada olduğu, birbirlerine katlandığı odaktır. Yeter ki, biri öbürü için tehdit olmasın, biri kendi tarzını öbürüne dayatmasın.
Yüzyıllardır, farklı yaşam tarzlarının bir arada hiç değilse yan yana yaşayabildiği İstanbul artık, farklı yaşam tarzlarına tahammül edemiyorsa, İstanbul İstanbul olmaktan çıkmış demektir.
İçindeki kimi özenti yanlarına karşın Cihangir yaşam tarzı herkesin hayat hakkına saygısıyla örnek olacak yapıdadır.
Mühim olan, onu beğenmek ya da benimsemek değil, onun varlığına saygı göstermektir.
Herkesin yaşam tarzı gibi, herkesin Cihangir’i de kendine!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları