Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Başyazı ve ‘kıçyazı’
Sevgili,
Bir zamanlar 12 Mart yönetimine
muhalefetin önde gelen
odaklarından biri haline gelmiş olan
Yeni Ortam gazetesi ile becerikli sahibi
Kemal Bisalman’ın bugün adını bile
duymamış olanlar çoğunluktadır. İşin
garibi, gazete ve sahibi hakkında bilgi
edinilecek kaynaklar da çok yetersiz.
Bu nisyanın (unutma) nedenini
yalnızca sahibinin basın âleminde pek
sempatiyle anılmamasına bağlamak
da mümkün değil. Üstelik, gazetenin
altı ay kadar, benim de aralarında
bulunduğum ikinci sayfası ortanın
solundan başlayıp en uca kadar
uzanan yazarlarının hemen hepsi de
basın yaşamımızda yer edinmiş, ünlü
kişilerdi. O kadar çoktular ki hepsini
akıldan saymaya kalksam, önemli bir
bölümünü anımsayamayıp haksızlık
etmekten korkarım. Yeni Ortam’ın
ikinci sayfasında yazarken, sayfaya
başlık olarak Ajda Pekkan’ın ünlü
şarkısının adını vermeyi önermişti:
“Kimler geldi kimler geçti...”
***
Babıâli’nin bunca ünlü kalemini yok
pahasına çalıştırırdı Kemal Bisalman;
bunu gazetenin olanaklarının sınırlı
olmasına bağlasa da gerçek değildi.
Aslında 12 Mart faşizmi sırasında bu
kalemler başka yerde çalışmak imkânı
bulmayacaklarından Bisalman’a elleri
mahkûmdu. Ama eski Babıâli emekçisi,
patron olarak ücret verirken ne kadar
cimri ise gösteriş yaparken de o kadar
eli açıktı.
Emeğimin karşılığını vermekten
kaçınan Bisalman, iş çıkışı
akşamüstleri sık sık bara (illaki de
Divan Bar’a) davet eder, viski ikram
ederdi.
Bir akşamüstü, yine Divan Bar’da
önümüzde viski kadehleri, içiyoruz.
Bisalman coştu, gazete daha çok
kazandığında neler yapacağını
anlatmaya koyuldu:
“O zaman ben de istemez miyim
sana 3 bin, 4 bin lira vereyim.”
Baktım kafalar gibi pazarlık da kıyak
ben de kestirip attım: “Patron bir tek
daha at da bunu 5 bine bağlayalım.”
Kemal Bisalman’ın tuhaf huylarından
biri de iş vereceği gazetecileri uzun
uzun bekleterek hava basmasıydı.
Melih Aşık, kendisini ve Varlık
Özmenek’i bir iş görüşmesi sırasında
uzun süre bekletmesi üzerine olmaz
olsun diye işten vazgeçtiklerini
anlatmıştı yıllar sonra.
Yeni Ortam’da topu topu altı
ay çalıştım. Bana altı yıl gibi
geldi.
Uğur Mumcu’nun sakıncalı
piyadeliğini noktalayıp
İstanbul’a gelmesiyle gazetede
canlı, neşeli bir hava esmeye
başladı. O hava içinde bir gün
Adalar’a gitme önerisi atıldı
ortaya. O sıralar gazetenin
yazarları arasında olan Oya
Baydar, öneriyi “Yarın yazım
var” gerekçesiyle reddedince Uğur
dayanamamış “Bir gün de yazmayıver,
Türk halkı da tatil yapsın Oya”
deyivermişti.
Evet Uğur’un gelişi gazeteye
gerçekten yepyeni bir hava, neşe kattı.
Bu yeni havadan patron pek hoşnut
değildi. Uğur ile karşılıklı gırgırlarımıza
içerliyor ama ses de çıkaramıyordu.
Çözümü zamanla Uğur’la ve benimle
bir arada bulunmamakta buldu. Ona
bu kararı aldıran olay şuydu:
Bir gün ilan panosunda bir
anons gördük. Bir arkadaşımıza
başarısından dolayı 1000 lira prim
verildiğini ilan ediyordu patron.
Gazetede herkes bunu konuşuyordu.
Bisalman’ın isteği olmuştu. Ertesi
gün anlaşıldı ki prim alanın eline
geçen para 500 küsur liraymış.
Sorulup soruşturulunca Kemal
Bisalman durumu açıkladı. İlan edilen
1000 lira brüttü, neti de 500 küsur
lira ediyordu. Olaydan bir gün sonra
yazıişlerindeyiz, ortadan Uğur’a
sordum:
“Kaç yaşındasın Uğur?”
Uğur bir şey olduğunu anladı ama renk vermedi: “23.”
Hemen sordum: “Net mi, brüt mü?”
Uğur’un kahkahası üzerine patron
salonu terk etti.
Yeni Ortam’a başladığımın beşinci
ayında Nadir Bey beni Cumhuriyet’e
çağırdı. Durumu Kemal Bisalman’a
bildirdim. Bozuldu, gıcıklık olsun
diye “Bir ay fesih ihbar süren var,
onu doldur öyle git” dedi. Çaresiz
“Olur” dedik. Şimdi Cumhuriyet
ile anlaşmışım ama Yeni Ortam’da
çalışıyorum, gidip geliyorum. Bu
arada, beni aldığı için kızdığı Nadir
Bey’e (dahası Uğur’u da alacağını da
duymuş olan) Kemal Bisalman, son
sayfadan bir yazı yazarak çatacak,
gazeteye gittiğimde herkesin içinde
bana sataştı: “Nadir Nadi eskiden
boğaza bakarak keman çalardı.
Şimdi de Yeni Ortam’dan yazar
çalıyor yazacağım. Ama bu yazıyı
baş sayfadan değil de kıç sayfadan
yazacağım ne olur?”
“Ne olacak” dedim, “Başyazı olmaz
kıçyazı olur”.
Bisalman o “kıçyazıyı” yazdı. Benden
bir süre sonra Uğur Mumcu, ardından
da Mustafa Ekmekçi Cumhuriyet’e
geçtiler. Uğur bu olay her açıldığında
“Yeni Ortam Cumhuriyet’e geçecek
yazarların bekleme odasıdır” derdi hep.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Kadınlara cehennem hazırlayanlar
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!
- Adnan Menderes yıktırmıştı...