‘Ah şundan bir kurtulsak!’

20 Kasım 2020 Cuma

Eski bir dost ile telefonda konuşuyorduk. Çoğumuz gibi iyimser değildi, yakınmalarına hak vermemezlik de edemiyordum.

- İç açacak iyi, hoş, tatlı bir şey söyle bari dedim.

Gülerek tek sözcükle yanıtladı:

-Baklava!

Ses etmedim. O sürdürdü:

Bütün bir ömrü ‘ah şundan bir kurtulsak!’ ile geçirdik. Aslında sürekli aynı şeyi tekrarlayıp duruyorduk. Kurtulma isteği değişmiyordu, yalnızca kurtulunmak istenen ‘şu’nun adı değişiyordu. O da ondan başka bir şeyin değişmesini sağlayamıyordu.

Can alıcı noktaya gelmişti. Sorunu özetleyiverdim:

- Asıl sorun düzenin değişmesidir. 

- Tutturmuşsunuz bir “düzen değişmelidir” diye hep aynı şeyi yineleyip duruyorsunuz. Oysa aslında düzen değil, biraz da öbürü değişmeli.

Doğru söze ne denir? Haklıydı. Biraz da “öteki” değişmelidir derken öteki ile neyi kasıtladığını sormadım. Yanıtını biliyordum.

Özünde yeni bir şey söylemiyor, benim laflarımı eğip, büküyor. Sonra da sanki başka bir şey söylemişimcesine bana sokuşturuyordu. Ben de sinirlenmeye başladım.

- Ama dedim, sen de aynı şeyi yapıyorsun. “Bu gitmeden bir şey olmaz” diyorsun.

Sesini yükselterek sürdürdü: 

- Derim tabii, sen bunlar gitmeden reform falan olacağına inanan kimseyi gördün mü?

***

Kadim dostum açtı ağzını, yumdu gözünü, bıraktım, hiç kesmedim konuşmasını. O coşkuyla devam ediyordu:

Siyasette bir deyiş vardır ‘yaptıkları yapacaklarının göstergesidir’ diye. Bunlar da öyle. Şimdiye kadar 19 yıldır ne yaptılarsa, bundan sonra da onu yapacaklar.

Şimdiye kadar, kuvvetler ayrılığı konusunda nasıl düşünüp, davrandılarsa yine aynı şekilde söylemler ve eylemler içinde olacaklar. Yargı bugüne kadar, ne kadar bağımsızsa o kadar bağımsız olacak, bugüne kadar ne kadar adil kararlar vermiş ise aynı adil kararları verecek. Valiler nasıl AKP’nin il başkanları gibi davranmışlarsa yine aynı şekilde davranacaklar. Bugüne kadar taş taş üstüne koyarak özenle oluşturdukları tek adam rejimini bugünden sonra da pekiştirip, geliştirecekler.

Tek adam rejiminin şimdiye kadarki simgesi, efendisi, egemeni olan kişi gitmeden hiçbir alanda reform falan olmaz.

Ama sanılmasın ki o simge gidince, her şey düzelecek, adalet geri gelecek, liyakat devlete egemen olacak, baskılar diyarı bir özgürlük cennetine dönüşecek.

Hayır efendim! Bunların hiçbiri olmayacak. AKP gitmeden ne ekonomi düzelecek ne siyaset ne adalet.

Ürettiğinden çok üreyip, tüketenlerin yağma ekonomisi düzeninin egemeni AKP tümüyle gitmeden, ne genel başkanın ne cumhurbaşkanının değişmesi bir şeyi değiştirecek, sıcak paraya ihtiyacı olan rejim, istediği finansal desteği bulamayacak.

Çünkü onun için gerekli olan güveni geliştiremeyecek.

AKP için kaçınılmaz olan bu durum, bütün siyasal İslam için geçerlidir. Çıkmaz salt AKP’ye özgü değildir.

***

Siyasal İslam değil, kendi afişe emellerini gerçekleştirmek, kendisine can veren, emperyalizmin taşeronluğunu bile başarıyla yerine getirmekten aciz olduğunu göstererek, dönemini tamamlamıştır.

Siyasal İslamın ülkemizdeki örgütü olan AKP iktidarı bırakmak için direnmeyi denese de başaramayacaktır. Çünkü talan ekonomisi çökmüştür ve AKP dış desteği sağlayamadığı takdirde ülkeyi yönetemeyeceğinin bütün belirtilerini göstermektedir.

O desteği sağlayacak güveni de bu yapı değişmeden elde edebilmesi de mümkün değildir.

Kısacası artık çok gecikmiş, inandırıcılığını yitirmiş reform vaatleri bir şey değiştirmeyecektir.

Tıpkı Merkez Bankası’nın piyasaların beklediği faiz hadlerini artırması gibi. Merkez Bankası’nın faizi 4.75 puan artırmasıyla TL’nin değer kaybının durması da geçici olacaktır.

Kısacası bir kez daha aynı duruma geldik: “Şundan bir kurtulsak!

Haklıydı. Bir şey söylemedim. Doğru söze ne denir?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları