SUT, RTE, Hipek vs...

18 Kasım 2018 Pazar

Devlet, “kanser olabilirler” diye sigarayı bırakmak isteyene her tür maddi manevi desteği veriyor.
Ama hazır kanser olmuş vatandaşına, emekli veya sosyal güvencesi de olsa “tasarruf” gerekçesiyle sahip çıkmıyor.
O tür tümörlerde mortalite (ölüm) oranı çok yüksek.” (İnanç ile bilim birbirine karışırsa, çelişki de abukluk da kaçınılmaz. Tasarruf yapacağız diye, “Allah’ın verdiği hayata” vade biçmek en büyük günah değil mi?)
SUT, Sağlık Uygulama Tebliği’nin kısa adı. Tedaviye yönelik ilaç ve ameliyat ödemelerini devlet bu tebliğe göre hastanelere yapıyor.
Her yıl yenilendiği için, bir yıl ödenen tedavi veya ilacın bir başka yıl ödemesi yapılmayabiliyor. “Devlette devamlılık vardır!” ilkesi rafa kaldırılıyor.
Bu çelişki veya adaletsizliğin “faturası” ise hastaya çıkıyor.

HHH

Özetle SUT her kamu veya özel sektör çalışanının başının derdi.
Bu defaki SUT’un bir ucu 8 yıl önceki bir yazıya, öteki ucu bu defa “Tek Adam” olduğu için değil, ama yine de Tayyip Bey’e dayanıyor.
Çünkü olayın kahramanı, Tayyip Bey’in ailece tanıdığı ve bendenizin de Vefa’dan çocukluk arkadaşım olan Kamil.
Kamil “Bana dokunmayan bin yaşasın!” diyenlerden değildir. Aksine, ömrü boyunca “Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma yönelen bir tehdittir!” inancıyla yaşamış, sayısı artsın diye dua ettiğimiz nadir yurtaşlardandır. Rastladığı her tür “sosyal arıza” için devlete, belediyelere ve hatta bakanlara dilekçe yazar, telefon eder durur. Bu yüzden bazen başı derde girer.

HHH

Nadir bir karakter olunca, maruz kalınan musibetler de ender oluyor.
Kamil’e tam 8 yıl önce Mezetolyama teşhisi konuldu. Bu kanser türünün dünyada görülme sıklığı 1 milyonda sadece 1-2 kişi olarak açıklanıyor.
Türkiye’de ise özelllikle Kapadokya ve bazı Anadolu kentlerinde beyaz topraktan yapılan evlerde yaşayanlarda görülüyor. Ülkemizde asbest ile karışmış toprağın (beyaz toprak) ev içlerinde kullanılması da hastalığa yol açıyor.
Ülkemizde ise bu oran 1 milyonda 500 kişiye kadar çıkabiliyor.
Ancak, Kamil’in asbest ile tanışıklığı hiç olmadı. Kendisi son 10 yılını Türkiye Başkonsolosluğu’nda ve THY bürosunda geçirmiş biri.

HHH

Belki biraz da hasta sayısının azlığından tedavide hızlı ilerleme sağlanamıyor.
Yine de bu alanda çok başarılı sonuçlar alınması mümkün. Kamil doğma büyüme İstanbullu. Ama şifaya açılan kapıyı İzmir’de buldu.
İstanbul’dan “inop-inoperable” notu, yani “artık yapılacak bir operasyon kalmamıştır” notu ile gittiği İzmir’de Prof. Dr. Cem Terzi, karın zarını kaplayan tümörlü hücreleri uzun ve zorlu bir ameliyatla temizledi. Ve karın içine “Hipek- Sıcak kemoterapi” uyguladı. (Tarih 14 Kasım 2010.)
Ancak, o dönemin SUT’u “umutsuz vaka-mortalite yüksek” gerekçesiyle bu tedavinin masraflarını karşılamadı.Kamil “sıcak kemoterapi” tedavisini kendisi ödedi. Daha sonra konu Tayyip Bey’e de yansıtıldı. SUT’a “Hipek” tedavisi de dahil edildi.
Hipek yani ısıtılmış kemoterapi ancak 2-5 mm büyüklüğündeki tümörleri yok edebilir. Bu yüzden aslında asıl tedavi “sitoredüksiyon” yani cerrahidir. Cerrahi ile tüm tümörler temizlenmemişse Hipek işe yaramaz. Hipek bir mucize değil, cerrahinin tamamlayıcısı.. Cerrahinin başarısı ise tümör yükünün az olması ile mümkün, yani erken tanı çok önemli.
Aşırı tümör yükü olan hastalarda cerrahi ile hastalık temizlenemiyorsa Hipek’in bir faydası olmuyor. Kamil 8 yıl sağlık ve afiyet içinde yaşamını ve “sosyal arızalara” karşı mücadelesini sürdürdü. Düzenli kontrolü sırasında bir sorun daha saptanınca, Profesör Cem Terzi, İstanbul’da bir özel hastanede geçen hafta önce cerrahi, sonra da yeni gelişmiş Hipek yöntemiyle bir tedavi daha uyguladı.
Yeni geliştirilen ve ülkemizde de kullanılmaya başlanan “Karbondioksit Ajitasyonlu Hipek” cihazı, ilacın karın içinde daha iyi dağılmasına ve tümöre daha iyi nüfuz etmesine imkân veriyor.
Bu cihaz ile karın içine Hipek sırasında belli bir basınçla karbondioksit gazı da veriliyor. Oldukça yeni ve umut veren bir gelişme.
Hipokrat “İlaçların tedavi edemediğini bıçak tedavi eder; bıçağın tedavi edemediğini ateş tedavi eder, Ateşin tedavi edemediği ise tedavi edilemez” diyor. İstanbul’da ilk kez uygulanan bu yöntem “ateşi” de içeriyor. İşin içinde Lazer var ve karın içine pompalanan Hipek sıvısı 42 derece.
Özetle tıp hâlâ Hipokrat’ın yolunda yürüyor.
Bir de bizim SUT buna ayak uydurabilse...
Kamil, SSK emeklisi ve tedavisi yine SUT kapsamı dışına atılmış.
Keşke doğru hasta ve hekim seçimi, titiz ve etkin cerrahi ile Hipek yaygınlaşabilse.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları