Hızlı Ziyaretçi, Kusursuz Öfkeye Çarptı mı?

28 Ocak 2014 Salı

Pek öyle görünmese de espirili, ama adı gibi de şaşırtıcı.
Yabancı bir ülkenin adını taşımak ve Avrupa’nın burnu en büyük (belki de en milliyetçi) devletinin başkanı olmak kolay değil. (Neredeyse her kurumun başında mutlaka “national” var. TC’ye ve “Milli”ye uyuz olanların kulakları çınlar mı?)
Hollande, Fransa Cumhurbaşkanı. (Gerçi ilk adı kurtarıyor: François!)
Şaka değil.
Hollande ise çok şakacı.
Belli ki kadınları bir holdingin muhasebe müdürü tipiyle değil de esprili yönüyle etkiliyor.
22 yıl aradan sonra ilk kez gerçekleşen dünkü ziyaret 48 saat bile sürmeyecek.
Fransız cumhurbaşkanları zaten “hızlarıyla” ve “hızlılıkları”yla ünlü.
Hızlılık bir tür devlet başkanı geleneği.
Sarkozy cumhurbaşkanı mazbatasını almadan boşanma ilamını çıkarmıştı.
Ve koltuğundan önce İtalyan artisti Carla Bruni’nin kucağına atladı.
Ondan önceki Jacques Chirac’ın kamuoyunca tescilli lakabı, Fransız devlet geleneğini yeterince açıklıyor:
“Mösyö Duşdahil Ondakka!”
“Hızlılık” geleneği elbette kazalara da yol açabiliyor.
Hollande’in en güçlü rakibi olarak gösterilen IMF Başkanı Dominique Straus-Khan New York’ta otel odasında hizmetçiyi, “farklı hizmet sunmaya” zorlaması yüzünden cumhurbaşkanlığı koltuğundan oldu. Chirac’ın İtalyan film yıldızı Claudia Cardinale ile beraberliği, Mitterrand’ın evlilik dışı kızı ve metresleri, Giscard d’Estaing’in oynaşları bilinen sırlardı.
Önceki günkü New York Times, Fransız devlet başkanlarının “vakit tasarrufu” için bağcıksız ayakkabı tercih ettiklerini yazıyordu
Zaten Hollande da, sevgilisini evde bırakıp bir başka sevgiliye giderken ayakkabılarından yakalandı. (Bizde ise -şimdiliksadece ayakkabı kutuları başa bela!)
Hollande, oysa yeterince tedbirliydi.
Film yıldızı sevgiliye korumasının kullandığı motosikletle gidiyordu.
İkisinin de kafasında kask vardı.
Gece yarısıydı.
Yüzleri görünmüyordu.
Ama pusuya yatmış paparazziler onu ayakkabılarından kolayca teşhis ettiler.
Önceki günkü bir yemekte giydiği şık ve özel ayakkabılarla gelmişti ziyarete!
Talihsizlik, belki de Fransızcada “dost başa, düşman ayağa...” atasözünün olmamasıydı.

***

Fransız medyası yandaş basın aşamasına henüz ulaşmış değil...
“Kasklı gece ziyaretçisi” haberi fotoğraflarıyla patlatıldı.
Evdeki sevgili, kahrından önce hastanelik oldu.
Sonra da cumhurbaşkanlığı sarayını terk etti.
(Oysa first lady olarak bu seyahatte Hayrünnisa Gül’ün konuğu olmaya hazırlıyordu kendisini. Belki de iyi oldu. Bir de başımıza, metresten devlet konuğu ağırlama geleneği mi çıkacaktı. Allah korudu diyelim!)
Hollande’ın benzer vukuatıyla sarayı terk eden ilk sevgili değildi bu.
Aynı olay üç yıl önce de yaşanmıştı.
O zaman da nikâhsız sevgilisi, ama dört çocuğunun annesi Royale aynı sevgili yüzünden evden ayrılmıştı. (“Men dakka dukka”nın Fransızcası varmış!)

***

Hollande iki gün sessiz kaldı.
Daha sonra da kemali ciddiyetle, “devlet işini öteki işlere karıştırmadığını” açıklamakla yetindi.
Anketler de zaten kamuoyudaki desteğine gölge düşmediğini ortaya koyuyordu.
Evlilik dışı (papaz nikâhsız!) ilişkiler, eşcinsel birliktelikler bile devlet katında çok doğaldı.
Fransa, “kadın kadına - erkek erkeğe” evliliği yasal hale getiren 18 AB ülkesinden biriydi zaten.
Parisliler de (Berlinliler gibi) çalışkan ve yetenekli bir eşcinsel belediye başkanı tarafından yönetilmekten mutluydular.

***

Hollande’ın şaka yaparken baltayı taşa vurduğu da olur:
“Cezayir’den başına bir şey gelmeden döndü” dediği bir bakanı yüzünden Cezayir’in tepkisine hedef oldu.
Ama kendisini kamuoyunda şöyle savundu:
“Kötü bir şaka bile kusursuz bir öfkeden iyidir!”
Dünkü görüşmelerde şaka yapıp yapmadığını bilemiyoruz.
Büyük bir olasılıkla danışmanları onu “kusursuz öfke”ye karşı uyarmışlardır.

SON ÇAĞRI...
Son hamleyi Bursa’da Bülent Arınç yaptı:
“Biz varsak siz de varsınız. Yoksak siz de yoksunuz!”
Zülfikâr gibi keskin bir ifade bu.
Şantaj da kokuyor, uzlaşı da.

***

Bölünen Müslümanları birleştirmek için daha barışçıl, daha zevkli girişimler de var:
Hem keyifli, hem dünyevi:
“MÜSLÜMANLARIN ARTIK BİR ADASI OLDU!”
Laiklerden arındırılmış bir Pasifik adasında...
İktidar ve cemaatin kucaklaşmasından daha anlamlı ne olur ki?
Sonra da erkek plaj haşemaları ve denizde kutlama..
Maldivler barış için belki de son şans!    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları