Ahmet İnsel

Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

05 Haziran 2018 Salı

AKP çevresinden giderek artan biçimde gelen dedikodu mahiyetindeki bilgilere bakılırsa, Tayyip Erdoğan pişmanmış. Gerçek mi bilmiyoruz ama pişman olması için ortada nesnel olgular yok değil.
Bunları üç başlık altında toplayabiliriz. Birincisi, yüzde 50’yi geçme zorunluluğu. İktidar partisi iki turlu bir cumhurbaşkanı seçimini benimseyerek kendi kendine çıtayı yükseltti. Erdoğan’ın oyunun AKP’nin oyundan daha yüksek olmasına muhtemelen güvenilmişti. Yumurta kapıya gelince, bunun yeterli olmayacağı anlaşıldı ve Erdoğan, MHP ile ittifak yapmak zorunda kaldı. Bunun götürdüğünün getirdiğinden daha yüksek olma ihtimali ortaya çıktığında, geri adım atma kapısı kapanmıştı.
AKP Genel Başkanı’nın “Ne ettim de, belediye başkanı seçimi gibi yapmadım Cumhurbaşkanlığı seçimini” dediğini duyar gibiyiz. Tek turda birinci gelen seçilir yöntemiyle, yüzde 25 oy oranıyla 1994’te başkan seçilmişti!
Yüzde 40-45 arasında oyla Meclis’te çoğunluğa veya koalisyonun büyük ortağı olma güvencesine sahip AKP, birdenbire yüzde 40’ın mutlak kaybetme anlamına geleceği bir tehlikeyi kendi elleriyle yarattı. AKP teşkilatının büyük bölümünün şimdi dizlerini dövdüğü sır değil.
Pişman olmak için ikinci neden, birinci nedenin sonucu. Başkanlık seçiminde birinci turda seçilememe riskinin yüksek olduğunu gören Erdoğan, hem MHP’yi barajdan kurtarmak hem de MHP’nin aday göstermeden kendisini desteklemesini sağlamak için seçim ittifakı olanağını devreye soktu. Ve bugüne kadar üst üste seçimleri kazanmasının arkasındaki önemli etmenlerden biri olan, muhalefet partilerinin bölünmüşlüğüne son verecek kapıyı açtı! Seçim ittifakı olanağı, hem de farklı parti kimliklerini koruyarak yapılabilen bir ittifak, muhalefetin ittifak kurmasını kolaylaştırdı. Millet İttifakı’nın yarattığı dinamik sadece milletvekili seçiminin sonuçlarını değil, cumhurbaşkanı seçimini de etkileyecek.
Erdoğan için geriye, HDP’nin barajın altında kalmasını sağlayarak, HDP’nin alması gereken milletvekilliklerinin ezici çoğunluğuna el koyup, Meclis’te AKP’nin çoğunluğu ele geçirmesi umudu kaldı. Bu olasılık, başta CHP ve SP olmak üzere, muhalefet partilerinde, HDP ile dirsek teması, müzakere, dayanışma ihtiyacı yarattı. Daha sınırlı da olsa İYİ Parti’de bile bunun etkileri görülüyor. HDP’nin barajı geçmesinin bütün muhalefet partilerinin yararına olduğu bir durum ortaya çıktı.
Erdoğan’ın üçüncü pişmanlık nedeni, cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerini anayasal zorunluluk olarak aynı gün yapmayı dayatmış olmak olmalı. İki ayrı siyasal temsil mantığına (çoğunluk ve nispi temsil) dayanan seçim sistemleri yan yana getirilip, üstelik aynı gün yapılacak. Birincisi iki turlu, ikincisi tek turlu olacak. Dünyada bildiğimiz kadar örneği olmayan bir durum bu.
Muhalefetin iki turlu seçimin mantığını şimdi daha iyi kavrayıp, birinci tura mümkün olan en fazla adayın katılmasını sağlayarak, Erdoğan’ın birinci turda seçilmesini engelleme imkânını ele geçirmesiyle birlikte, 24 Haziran akşamı ortaya çıkacak Meclis aritmetiği cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunun sonucunu büyük ölçüde belirleyecek.
Normal olarak başkanlık sisteminde durum tersidir. Başkanlık seçiminin sonucu Meclis seçiminin sonucuna etki eder. İki turlu çoğunluk sistemi ile tek turlu nispi temsil sistemini aynı gün yapılması cin fikrini verenlerin bugün AKP’nin reisinden kaçacak delik arıyor olmaları da kuvvetle muhtemeldir. Üstelik Meclis’te çoğunluğu kaybetmesine rağmen başkan seçilen kişinin seçimi tekrarlatma kartını kullanmasının kendisi için bedeli artık ağır olacak. Kendi seçimini de lağvetmek zorunda kalacak. Bu kez muhalefetin dayanışma içinde Meclis çoğunluğuna sahip çıkması, 7 Haziran 2015 sonrası Meclis başkanı seçiminde yaşananı tekrarlatmaması güçlü bir ihtimal.
Tayyip Erdoğan’ın şimdiden pişman olması için gerçekten epey neden var. Eğer Meclis ve/veya başkanlık seçimlerini kaybederse, kendisine bu akılları verenlerin de üst aklın düzenlediği bir komplonun parçası olduklarını, aldatıldığını, vs... acaba iddia eder mi? Hatta şimdiden bunu düşünmeye başlamış olabilir mi? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları