Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Zehrinizi akıtmayın, din sömürüsüne son verin!

06 Mart 2024 Çarşamba

Sosyal medyada bir video dolaşıyor. AKP’nin ittifak ortağı MHP’nin Arnavutköy ilçe başkanı Temel Bedir, bir seçim çalışmasında, “Biz Allah’ın resulu peygamber efendimizin yanındaki sahabeleriz. İki yolunuz var, ya Cumhur İttifakı’nın yol bellediği Allah’ın yolunda gideceksiniz ya da Ebu Cehil’in yolunda gideceksiniz” diyerek AKP’ye oy vermeyenleri kâfir ilan etmiş.

Siyasetçilerin önemli bir kesimi, yerel seçime doğru yine dini siyasete alet etmekten geri kalmıyor, inancı kullanarak yurttaşlar arasında ayrıma neden olacak söylemlerde bulunmaktan çekinmiyor.

Laik bir ülkede Temel Bedir’in sözleri suç unsuru oluşturur. Cumhur İttifakı’na oy vermeyenleri Hazreti Muhammed’e muhalefeti ve Müslümanlara karşıt olan davranışlarıyla tanınan Ebu Cehil’e benzetmek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu değil de nedir? Bedir’in toplantısında olan bir seçmen, seçimde Cumhur İttifakı’na oy vermeyecek birine saldırsa ya da gidip muhalif bir adayın toplantısını bassa, Bedir bu sözleriyle o kişiyi kışkırtmış olmaz mı?

Bedir’in sözlerini söyleyen muhalefetin bir adayı olsaydı, savcılar yine sessiz mi kalacaktı? Adalette çifte standardın alışılagelmiş bir durum haline getirildiği bir ülkede huzur ve barış olur mu?!

GENEL SEÇİMDE TÜRBAN SİYASETİ GÜNDEMDEYDİ

Din üzerinden siyaset yapanlar, bu ülkede hiç bitmediği gibi yakın zaman önce genel seçim sırasında da sahnedelerdi.

Hatırlayalım: 14 Mayıs genel seçimlerinden önce türban konusu siyasete hâkim olurken Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Konya’daki üye katılım programında ne demişti?

“Sayın Kılıçdaroğlu bir teklif yaptı. Sayın Erdoğan bu yasa teklifine yaklaşımında bütün başörtülü kadınlarımızın izzet, onur sembolü olan başörtüyü gollük pas diye nitelendirdi, bir anayasa teklifi getirdi. Sayın Erdoğan şunu demeli: ‘Meclis, 400 milletvekilinin üstünde bir oyla başörtüsünü kabul ederse anayasa değişikliğini referanduma götürmeyeceğim.’ Çünkü referanduma götürürse, yüzde 10 bile, yüzde 20 bile Allah’ın emrine hayır oyu verirse, vebali Erdoğan’ın üstüne olur. İnsanları Allah’ın emrini reddeder pozisyona düşürmemen lazım Erdoğan.”

Davutoğlu, referanduma gidilmemesi için, açıkça muhalefetin AKP’nin anayasaya aykırı değişiklik teklifine evet demesi gerektiğini söylüyordu.

RAMAZAN ÖNCESİNDE SİYASETÇİLERE UYARI

O tarihte medyada Millet İttifakı’na yönelik eleştirilere sansür uygulanırken ben bu olayı, “AKP’nin türban teklifine karşı çıkmak, ‘Allah’ın emrini’ reddetmek midir?” başlıklı bir yazı ile bu köşeye taşımıştım.

Türban ve örtünme konusunda ilahiyatçılar arasında da farklı yorumlar yapılırken bunlar “Allah’ın emri” olarak nitelenmiş...

Türban “izzet, onur sembolü” olarak gösterilince onu kullanmayan kadınların onursuz olarak algılanmasına yol açılmış...

Ve böylece AKP’nin türban ile birlikte, çarşaf ve peçeye de kamuda serbestlik kazandırma sonucunu yaratacak anayasa değişikliği teklifine hayır oyu verenlerin, “Allah’ın emrine” karşı çıktıkları algısı yaratılmıştı.

Siyaseti bu tehlikeli söylemlerden arındırmanın tek yolu, dini konular üzerinden siyasi rant sağlamaya son verilmesi yani laikliğin anayasada yazdığı şekilde uygulanmasıdır.

İnanç ya da inançsızlık bireyin tamamen kendisinin karar vereceği bir konudur. Ramazan ayı öncesinde siyasetçilere bu hatırlatmayı yapmak yerinde olur: Zehrinizi siyasete akıtmayın, din sömürüsüne son verin, dilinize hâkim olun!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları