Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Şölen

08 Kasım 2023 Çarşamba

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ile aralarındaki ilişkiyi “baba oğul ilişkisi” olarak tanımladı ama el ele ekip olarak girdikleri seçimi kaybedince oğul babaya karşı açıkça bayrak açtı ve kurultayın en büyük kazananı oldu. 

Baba, veda etmeden salondan ayrılırken oğul, babanın yerine geçmesine destek olduğu yeni lideri ilan etti. Siyaset sahnesinde böyle zorlama tanımlamaların yerinin olmadığı bir kere daha görüldü. 

CHP kurultayında genel başkan Özgür Özel seçilse de partinin gölge lideri artık İmamoğlu. 31 Mart’ta yerel seçim olduğundan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki başkanlığını AKP’ye kaptırırsa bunun hesabını asla veremeyeceğini bilen İmamoğlu, bu kurultayda Özel’i destekleyerek parti içindeki gücünü test etmiş oldu. İki yıl sonraki olağan parti kurultayının, bu kez “aramızda kardeşlik ilişkisi var” diyen Özel ile İmamoğlu’nun rekabetine sahne olması güçlü bir olasılıktır.

Kılıçdaroğlu, 14 ve 28 Mayıs seçimlerine giderken yaptığı büyük yanlışların bedelini ödedi. Başından beri altılı masa stratejisinin ve helalleşme politikasının yanlış olduğunu yazdım ama Kılıçdaroğlu’nun hataları onlarla da sınırlı değildi. Laikliğe sahip çıkmadığı gibi, siyasal İslamcı bir partinin iktidarında “Laiklik tehlikededir diyemem” beyanatıyla, sürekli sağdan oy alma hevesiyle ve pasif muhalefet görüntüsüyle karşıdevrimin yolunu açanlardan biri oldu.

13 yıl boyunca, Adalet Yürüyüşü, Man Adası belgeleri ve SADAT’ın kapısına dayanması gibi birkaç önemli çıkışı dışında etkili bir muhalefet sergileyemedi. “Biz yenilendik” diyerek CHP’yi kendi ilkelerinden tamamen uzaklaştırdı, parti örgütüne ve TBMM’ye 2. Cumhuriyetçileri, etnikçileri, sağcıları, dincileri doldurdu. Onun devri laik Cumhuriyet açısından büyük zararlarla kapandı. 

KILIÇDAROĞLU, ATATÜRK’ÜN KOLTUĞUNDA OTURMAYI HAK EDEN BİR LİDER DEĞİLDİ. ACABA ÖZGÜR ÖZEL ÖYLE Mİ? 

Şimdi medyada “umut” ve “değişim” rüzgârları estirilmeye çalışılıyor. Özel de kurultaydaki konuşmasında Kılıçdaroğlu gibi aynı merkezlere selam göndermiş olduğundan bu coşkunun nedenini anlamak zor değil. 

Oysa gazeteci sorgular: Özgür Özel’in farkı nedir? Değişimcilerin adayı olarak ortaya çıktı ama CHP’de gerçekten değişim mi oldu? 

Etkili bir konumda görev yaptığı dönemde parti politikaları hakkında hiçbir eleştirisine tanık olmadık. Yetkili kurullarda söylediğini belirtti ama Kılıçdaroğlu da kurultayda, “Keşke burada anlattıklarını, uzun süredir beraber çalışıyoruz, yüzüme karşı söyleseydi” dedi.

Ben daha önce iki yazı yazıp 12 yıldır CHP’de aktif politika yapan, 2014’te parti meclisine giren, 2015-2023 arasında grup başkanvekili olarak partinin yönetiminde söz sahibi olan Özel’e bazı sorular sordum ama yanıt vermedi. 

CHP, 22 milletvekiliyle gece yarısı medrese sistemini hortlatan Diyanet Akademisi Yasası’na destek olurken… 

2016’da çalışma saatleri cuma namazına göre belirlenirken neden sustuğunu sordum mesela. 

CHP’nin seçimden önce türbana anayasal güvence veren yasa teklifinde kendisinin de imzası var. 

Altılı masanın da kullandığı, aslında ilk olarak Erdoğan’ın dile getirdiği, “özgürlükçü laiklik” söylemini Özel de benimsemiş, İmamoğlu da kurultaydaki konuşmasında tekrarladı. 

SİZ NEREDEYDİNİZ? 

Bunların hesabını vermeden Kılıçdaroğlu’nun yakın çalışma arkadaşlarının da olduğu bir ekip kuracaksınız ve değişimden söz edeceksiniz… 

Hani 29 Ekim’de TED Antalya Koleji’nde öğretmen Emine Karakaş sordu ya “Tüm bunlar olurken sen neredesin?” diye, insanın Özgür Özel’e sorası geliyor: CHP bunca yıldır ortanın sağına sürüklenirken bir grup başkanvekili olarak siz neredeydiniz? 

Toplumun umuda gereksinimi olduğunu biliyorum ama ben gazeteci olarak tribünlerdeki sloganlara kapılmadan, temkinli yaklaşarak sorgulamak zorundayım. CHP’deki değişimin isimlerle sınırlı kaldığını, ilkelerin tartışılmadığını, delegeler üzerinde kurulan baskı sonucunda İlhan Cihaner ve Örsan Öymen’in aday olmasına olanak kalmadığını, geçen hafta sonu Ankara Spor Salonu’nda bir tür şölen gerçekleştirildiğini ama bunun demokrasi şöleni olmadığını söylemek durumundayım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları