Müzikle toplumu uyandırmak

28 Temmuz 2024 Pazar

Türkiye’nin gündemi öylesine karışık ki çoğunlukla sanatsal-politik önemi olan bir etkinliği yazmaya fırsat kalmıyor. Fakat 23 Temmuz’da İstanbul’a bir kez daha merhaba diyen trip hop grubu Massive Attack konserinden söz etmezsem olmaz.

1997, 2003, 2008, 2010, 2014, 2018 ve 2024... Yedinci kez canlı dinlediğim, 1990’da “Daydreaming” adlı şarkısıyla hayatımıza bir daha çıkmamak üzere girdiği günden bu yana gücünden hiçbir şey yitirmeyen bir grup Massive Attack. 

Ölüm cezasına karşı çalışmalar yürüten Reprieve adlı kuruluşa büyük destek veren, Arap-İsrail çatışmasına dikkat çekmek için konserler düzenleyen, Nükleer Silahsızlanma ve Savaş Koalisyonunu Durdur kampanyalarına katılıp İngiltere’nin yabancı ülkelerdeki işgaline karşı uluslararası mahkemelerde açılan davalara fon yaratmak için katkı sağlayan, Filistin, Lübnan ve Suriye’deki sığınmacı kamplarındaki gençler için yardım konserleri veren bir grup...

2014’te İstanbul’da sahnedeki barkovizyonda Gezi Parkı protestolarında öldürülenleri anıp “Onların katilleri hâlâ dışarıda” ve “Soma’yı unutmayacağız” yazan bir grup!

Beş gün önce Parkorman’daki konserlerinde de demokrasi, insan hakları ve özgürlük üzerine mesajlarını Türkçe yazılarla aktardılar. Medyayı ve politikayı kontrol eden güçler, savaş destekçiliği, korku toplumunun dehşeti, hukukun ayaklar altına alınışı, Covid-19’un ardındaki gerçekler, çevre katliamı ve bütün bunlar olurken medyanın toplumu magazinle uyutuşu yansıdı ekrana...

MÜZİĞİN POLİTİK GÜCÜ 

2010'da İstanbul’da “Safe from Harm”ı çalarken “İsrail’in Mavi Marmara’da katlettiği Türkler için söylüyoruz” demişlerdi; bu defa emperyalizmin katliamlarını, Vietnam, Irak, Suriye ve Filistin’deki vahşeti istatistiklerle ortaya koyarak çaldılar. İsrail’in kuruluşuyla Filistin’de yaratılan zararlara ilişkin gizlenen veriler gözümüzün önünden geçerken Massive Attack müziğinin farkını bir kere daha yaşayarak gördük.

Daha önceki turneleri sırasında grubun iki kurucu üyesi ile ayrı ayrı röportaj yapmış olduğumdan müziklerinin niteliği üzerine konuşma olanağım olmuştu. Sahneye üzerinde “Özgür Filistin” yazan kol bandı ile çıkan Robert “3D” Del Naja’ya 2008’de neden daha çok müzisyenin dünyada olanlar hakkında konuşmadığını sorduğumda şunları söylemişti.

“Eğlence sektörü, insanların söylediklerinizi dinlemek istedikleri sürece varlığınızı koruyabildiğiniz bela bir sektör. Ama bir şekilde de politik bir duruş olmalı. Yoksa pop kültürü içinde ürün satmaktan öteye geçmez yaptığımız iş. Ben her zaman politik duruşu olan grupları sevdim. Hükümetleri eleştirenler, yaşayacak alan bulmakta zorlanıyor. Çünkü tam bu noktada asıl politika işin içine giriyor. Özellikle siyasi açıdan ikiye bölünmüş ülkelerde, bu durum, hayranların bir bölümü ile ters düşmek anlamına geliyor. Bu yüzden, gruplar da dinleyici kitlesinin önemli bir kısmını kaybetmekten çekiniyor.” 

TARİHİN EN DÜŞÜK KARBON SALIMLI KONSERİ!

Massive Attack, dünyanın en büyük sorunlarından biri olan küresel ısınmayla mücadele konusunda da üzerine düşeni yapmak için büyük çaba gösteren bir grup. Bilim insanları, ekonomistler ve sosyal bilimcilerle çalışıp müzik sektörü için Düşük Karbon Emisyonlu Canlı Müzik Projesi geliştirdiler. 

Bu amaçla, Britanya kırsalını yeniden canlandırmayı hedefleyen yeşil bir tren bileti platformu olan Train Hugger ile işbirliği yaparak 25 Ağustos’ta Bristol’de tarihin en düşük karbon salımlı konserini verecekler. Bunun için Bristol dışından gelenlerin özel araç yerine trenle ulaşımı tercih etmelerini teşvik ediyorlar, karşılığında da bara ve tuvaletlere ücretsiz giriş ile konser mekânından tren istasyonlarına elektrikli otobüs ile ücretsiz ulaşım gibi hizmetler sunuyorlar.

Yerim kalmadığı için Jamaikalı vokalist Horace Andy, efsanevi Elizabeth Fraser ve Deborah Miller’ın olağanüstü seslerinden söz edemeyeceğim ama aslında onların etkisini sözcüklerle anlatmak olanaksız. En iyisi Massive Attack albümlerini sindire sindire dinlemek!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları