Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İdam mahkûmu masumlar...

14 Haziran 2024 Cuma

Biri yerde yatıyor. 

Savaş esiri gibi dört ayağı birbirine bağlanmış, boynu bir halatla duvara sabitlenmiş.

Gözleri korkudan kocaman olmuş, titreyen bedeni yaşamak için çırpınıyor. 

Diğeri ayakta.

Boynuna dolanan urganla demir kapıya sabitlenmiş.

Hissettiği panik duygusuyla adeta haykırıyor.

Dili korkunun yarattığı kurumayla dışarı fırlamış.

Ne kadar bağırsa da umursayan yok, başına beyaz bir kâğıt kapatılıp sona hazırlanıyor.

Bir diğeri, kesim kutusunun kaygan zemininde büyük bir panikle savruluyor.

Demirlere çarpan boynundaki zincir büyük bir gürültü yaratırken parmaklıkların arasından uzanan başı görünüyor.

Ağzından dehşetin köpükleri saçılıyor.

Hepsinin içinde bulunduğu ortam, daha önce katledilen türdeşlerinin kanı kokuyor. Kan kokusunu hissedip başlarına kötü bir şey gelebileceğini seziyorlar.

Hepsi bilinç sahibi ve duyguları var, hepsi masum ve hepsi yaşamak istiyor. 

Ama az sonra hepsinin idam mahkûmu gibi boynu vurulacak.

***

Çengellere asılmış ölü hayvan bedenlerinin fotoğraflarını televizyonlarda arkalarındaki gözüken duvar görseli olarak kullanıp “et”in artan fiyatı üzerine haber sunanların belki de hakkında hiç düşünmedikleri, akıllarına bile getirmedikleri gerçek görüntüler bunlar.

Hayvanlara yaşatılan vahşeti anlatmak için her defasında çok derin bir öfke ve üzüntü ile izlemek zorunda kaldığım, bilgisayarımda ve telefonumda yer alan kurban ve mezbaha görüntülerinden bazıları bunlar.

İnsan türünün sağlıklı yaşamak için hayvan yemesine gerek olmadığının bilim insanları tarafından sayısız çalışma ile ortaya konmuş olmasına ve hayvan kurban etmenin dinen zorunluluk olmamasına karşın, dünyada insana ilişkin neredeyse her şey değişirken değişmeyen ender alışkanlıklardan birinin hayvan öldürmek ve yemek olması, kuşkusuz toplumsal, kültürel, dini ve ticari yönleri olan çok boyutlu bir mesele.

Hepsinin bir anda düzelmeyeceğini bilerek ve insanların gerçekleri öğrendiklerinde değişebileceklerini düşünerek bu şiddete karşı çok uzun zamandır mücadele ediyorum. 

***

Ancak canları 21. yüzyılda hâlâ ekonominin kötü gidişatının ölçütü olarak “et fiyatına” yani paraya indirgenen insan dışı hayvanlar üzerinde insanların kurduğu baskının, bu gezegendeki en sistematik şiddetlerden biri olduğunu çok sayıda insanın görememesi karşısında nutkum tutuluyor.

Zalimliği reddedenlerin, zorbalığa hayır diyenlerin, sömürüye karşı çıkanların bu konudaki sessizliğini aklım almıyor.

Kurban etme kültürüne hayır diyenlerin “et” için talep yaratmayı sürdürmesini anlayamıyorum. Çünkü yazımın başında anlatmaya çalıştığım vahşet, yalnızca kurban döneminde değil, mezbahalarda her gün yaşanıyor. 

İyilik ile adaletten söz edenlerin bazılarının ve yaşam hakkını yalnızca bir grup hayvan için savunanların içine düştükleri çelişkiyi görememelerini anlamlandıramıyorum.

Kendi bedenlerinin özgürlüğü için saygın bir mücadele verenlerin başka bedenler üzerinde hak iddia etmesini anlamıyorum.

“Sen ne istiyorsan yap, bize karışma” diyenlere ise böylesine bir gaddarlık, şiddet ve sömürü zinciri karşısında, insan emperyalizmine karşı susmayı benliğimin kabul etmediğini, idam mahkûmu masumların sesi olacağımı bir kez daha beyan ediyorum ve diyorum ki yaşarken yaşatmalı insan!

Okuyucularıma not: Değerli okuyucularım, her yıl bu dönemde olduğu gibi, yıllık iznimden iki hafta talep ediyorum. 3 Temmuz’da bu köşede buluşmak dileğiyle...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları