Her zamankinden daha karanlık bir 10 Kasım...

10 Kasım 2023 Cuma

“Millet ve memleket adına ve hesabına tek başvurulacak yer burasıdır; yani Yüksek Meclis’inizdir. Bu yasal hakkı, bu milli hakkı, bu doğal hakkı hiçbir sebep ve bahane ile ve hiçbir düşünce ile, hiçbir kimseye ve hiçbir kurula terk edemeyiz.” 

Bu sözleri, 102 yıl önce 1921 yılında söyleyen kişi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tü. İki büyük eserinden biri olarak nitelediği Türkiye Cumhuriyeti, 100. kuruluş yılında karşıdevrimcilerin yönetiminde, siyasal İslamın ablukası altında ve son olarak da yeni bir yargı darbesi ile karşı karşıya!

Saltanatı ve hilafeti kaldırmış bir lider olarak 1923’te “Şimdiye kadar milletimizin başına gelen bütün felaketler, kendi talih ve geleceklerini başka birisinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır. Bu kadar acı tecrübeler geçiren milletin bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün olmayacaktır” diyerek bıraktığı emanetine ihanet edilmiş; 16 Nisan 2017 referandumuyla “şahsım devleti” kurularak Osmanlı monarşisini andıran bir sistem uygulanmaya başlanmıştır.

“Türk tipi başkanlık Sistemi” denilen bu ucube sistem sonucunda, Türkiye, tüm devlet kurumlarının tek kişinin ağzından çıkacak talimatlarla yönetildiği bir ülke haline getirilmiş, hemen her alanda tarikatların ve cemaatlerin ağırlığı ortaya çıkmıştır. 

‘HALKIN TEŞKİLATI’, RANTIN TEŞKİLATI MI OLDU?

Oysa Mustafa Kemal, 24 Aralık 1921’de Vakit gazetesi yazarı Ahmet Emin Yalman’ın kendisiyle yaptığı söyleşide, “Teşkilat, baştan sona kadar halk teşkilatı olacaktır. Genel idareyi halkın eline vereceğiz. Bu toplumda hak sahibi olmak, herkesin emek sahibi olması esasına dayanacaktır” demişti. (Bu söyleşinin tamamı, Alev Coşkun’un yayıma hazırlayıp günümüz Türkçesine uyarladığı “Atatürk’ün Hatıraları” adlı kitapta yer alıyor. Cumhuriyet Kitapları, Ağustos 2023, s.38)

2023 Türkiye’sinde ise durum tam tersi. TBMM’de en az 30-40 milyon insanı doğrudan ilgilendiren ve mülk edinme hakkını yok eden yasa, milletin vekilleri tarafından 8 Kasım 2023’te kabul edildi. Yasa oylanırken 195 muhalefet milletvekili oturuma katılmamış. Bunu eleştirince “Katılsak da sonuç değişmezdi. Kuliste bekleyen iktidar milletvekilleri salona girerdi” diyerek savunma yapıyorlar. TBMM’nin iktidarın anayasaya aykırı kararlarına meşruluk kazandırma kurumu haline geldiğini kanıtlayan son örnek bu da...

Kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren yasada öyle kararlar var ki bunun bir mülksüzleştirme yasası olduğu ve bu yolla yoksulların kentin daha da uzak noktalarına itileceği açık.

MÜLKE ÇÖKME OPERASYONU VE AYM’YE YARGI DARBESİ

Bugün Atatürk’ün ölümünün 85. yıldönümünde çok şey söyleyebiliriz... Kurtuluş Savaşı’nın ardından gerçekleştirdiği devrimler ile padişahlık sistemini kaldırıp egemenliği halka veren Cumhuriyeti kurduğu için, yurttaşlık bilincini geliştirdiği için, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti yolunda attığı dev adımlar ve kadın haklarına, bilime ve eğitime özel bir önem verdiği için onu saygıyla anarken emanetine saldıranlara ve ona sahip çıkmayanlara karşı öfke doluyuz. 

En acısı, Atatürk’ün “halkın teşkilatı” olarak nitelediği TBMM’nin bugün belli bir çıkar grubuna yarayacak şekilde hareket etmesi ve halkın alın terinin, emeğinin hakkı olan mülküne çökme operasyonunu kabul etmiş olmasıdır. 

Ne ilginçtir ki tam da bu aşamada, yasa hakkında Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası için başvurulması gündeme gelecekken bu kurumun devreden çıkarılması ya da işlevsizleştirilmesi için yargı darbesi de başlatılmıştır. 

Her zamankinden daha karanlık bir 10 Kasım...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları