Etik devrim için kilit soru

19 Kasım 2023 Pazar

Sevgili Figen Atalay’ın Prof. Dr. İoanna Kuçuradi ile yaptığı ve cuma günü gazetemizde yayımlanan söyleşide insanlık adına birçok önemli ders vardı. Söyleşiyi dikkatle okurken şu satırların altını çizdim: 

“Eğitimde gördüğüm önemli sorunlardan biri, eğitimin kişilerin bilmeyle ilgili yeteneklerini geliştirmeye çalışması ama etik yeteneklerini göz ardı etmesi ya da bunu din ve ahlak eğitimiyle yapmaya çalışmasıdır.

Oysa eğitim, etikle, değer ve değerlerle ilgili bilgilere dayandığında işe yarar. Etik değerler ile değer yargıları arasındaki farkın yeterince farkında değiliz. Bu farkları ve sonuçlarını görmek, insan olmaya yakışır bir yaşamın ana koşullarındandır.”

SORGULANMASI GEREKEN DEĞER YARGILARI

Bu sözler, hayvan özgürlüğü mücadelesinin felsefesi olan veganizmi savunan bir yazar olarak benim aklımda ve vicdanımda öncelikle insan ve insan dışı hayvan ilişkisi açısından yankılandı.

Çok uzun bir zamandır insan emperyalizmininin insan dışı hayvanlara uyguladığı sömürüyü sorguladığım için, vegan devriminin insanlık açısından etik bir devrim olduğunu anlatmaya çalışıyorum. 

Aşağıda alıntıladığım satırlar, yeni baskısı Cumhuriyet Kitapları etiketiyle bu ay yayımlanan “Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü” adlı kitabımdan:

“Tüm gezegen hayvanlar için dev bir mezbaha ve hapishane ise, insanlar nasıl barış içinde olabileceğini umabilir? İnsan, artık bu gerçekle yüzleşmeli. Bu yüzleşmeyi yapan birey, sonunda içsel bir devrim geçirerek vegan olur. Toplum tarafından benimsenmiş olan etiği yeniden değerlendirmek, bireyin mantık süzgeci, aklı ve vicdanı ile ilgilidir. Vegan olmayan bir dünyada bir insanın vegan olabilmesi için bu toplumsal sorgulamayı yapması gerekiyor. Vegan olmak için, bir insanın kendisine doğuştan benimsetilen değerler sistemine karşı alternatifini kendisinin yaratması söz konusudur.”

Bireyin içine doğduğu toplumda, aile, okul, din, kültür, eğitim, arkadaş grupları aracılığıyla, kendisine hazır bir paket olarak sunulan değerler sistemini sorgulaması ve akla, vicdana, mantığa aykırı olanlara hayır diyerek, sömürü çarkının bir dişlisi olmayı reddetmesiyle ilgili etik bir devrimdir veganlık. 

ÜZERİNDE HAK İDDİA EDEBİLECEĞİNİZ TEK BEDEN KENDİ BEDENİNİZ

İnsan dışı hayvanları mal, yiyecek, eşya, köle, eğlence, deney ya da taşıma aracı olarak görmeyi sonlandırmak; yaşam hakkının sadece insana değil insan gibi bilinç sahibi ve duyguları olan insan dışı hayvanlara da ait olduğunu savunmak ancak Kuçuradi’nin söz ettiği şekilde, etik değerler ile değer yargıları arasındaki farkı fark etmekle mümkün. 

Üzerinde hak iddia edebileceğiniz tek bedenin yalnızca kendi bedeniniz olduğunu anlamak...

İnsan dışı hayvanlar söz konusu olduğunda 21. yüzyılda hâlâ 12. yüzyıldaymış gibi yaşamak için bahane aramaya son vermek ve türcülüğü sorgulamak ancak etik devrimle mümkün...

Bir yandan Filistin’de ve dünyanın başka bölgelerinde süren savaşlarda insanlar kendi türdeşlerini katlederken yazdıklarım bazılarına ütopya gibi gelse de gerçek şu ki sömürü zincirinin en altındakilere yönelik sistematik zulüm bitmeden bu dünyadaki vahşet de bitmez. 

Veganizmin ardındaki etik devrim için kilit soru bu:

İnsan ya da insan dışı hayvan, kime yönelik olursa olsun, sömürüye karşı mısın, değil misin?

Not: Bugün saat 16.00’da, Divriği Kültür Derneği’nin Beyoğlu’ndaki Suriye Pasajı’nda düzenlediği “Cumhuriyetin 100. Yılında Laiklik ve Kadın Hakları” konulu etkinlikte konuşmacıyım. Zamanı olan okuyucularımı beklerim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları