Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Azdılar!

21 Şubat 2024 Çarşamba

Öylesine azdılar ki laik Cumhuriyetin kurucularına hakaretler yağdırıp gülerek beddua ediyorlar.

Sokaklarda, adliyelerde gösteri yapıp halifelik istiyor, şeriat çığlıkları atıyorlar. 

Anayasayı tanımıyorlar, Anayasa Mahkemesi üyelerini “teröristlikle” suçluyorlar.

Ne yasalara uyuyorlar ne de Türkiye’nin imzaladığı bağlayıcılığı olan uluslararası sözleşmelere!

Anayasanın ilk dört maddesini açıkça hedefliyorlar.

AKP’li cumhurbaşkanı, eğitimin Diyanet’in sorumluluğuna bırakıldığını itiraf edip “Diyanet Akademisi’nin de hizmete girmesiyle eğitim imkânları genişleyen din görevlilerimizin, önümüzdeki dönemde ilim, irşat, tebliğ ve temsil görevlerini en güzel şekilde yerine getireceklerine yürekten inanıyorum” diye konuşabiliyor. 

ŞEVKİ YILMAZ, HALİL KONAKCI VE İLBER ORTAYLI

Bunlar olurken TBMM’deki muhalefet ürkek bir şekilde olanları izliyor. Yasal olanı ve anayasayı savunanlar, tedirgin bir şekilde cılız sesler çıkarırken yasaları ve anayasayı çiğneyenler iktidarla birlikte haykırıyor. 

Bu ürkekliğin bedelini ise hem ülke hem de toplum ödüyor. Bunların seçim öncesinde sadece kutuplaşmayı artırmak için yapıldığını söyleyerek yaşananları önemsizleştirme hatasına düşülüyor. AKP, laik hukuk devletini yıkmak ve Cumhuriyet Devrimi’nin kazanımlarını yok etmek için adım adım ilerliyor. Bunu da saldırıları sistematik olarak zamana yayarak yapıyor. 

Durumu net olarak tek cümleyle özetlemek gerek: Bu artık anayasal düzene ve laik hukuk sistemine karşı gerici bir kalkışmadır! 

Sivil darbe öyle bir aşamaya geldi ki gerici Şevki Yılmaz, II. Abdülhamit’in torununun düğününde “Osmanlı’yı süren soysuzları lanetliyorum” derken nikâh şahidi olan İlber Ortaylı dinlemiş. Ortaylı, önce tepkiler karşısında “Vallahi beni ilgilendirmez” deyip, sonra çark ederek yaptığı açıklamayla bazılarını inandırmış olsa bile ben inanmadım. 

Her yerde hemen her konuda konuşan, düşüncelerini rahatlıkla açıklayan biri kendisi. Yanında o hakaretler yapılırken gereken tepkiyi o anda göstermemesi, Türkiye’deki “aydın” sorununa iyi bir örnektir. Bana göre aydın, gericilik karşısında susmaz, kitaplarını laik Cumhuriyet karşıtı bir iktidarın simgesi olan külliyeye bağışlayarak orayı meşrulaştırmaz, siyasal İslamcı bir hükümetin bakanına danışman olmaz, böyle yıkıcı bir siyasi hareketle işbirliği yapmaz.

‘İKİ AYYAŞ’TAN BU YANA...

Avukat Feyza Altun’un sosyal medyadaki şeriata karşı paylaşımları sonrasında gözaltına alınması ise laik bir ülkede kabul edilemez. Altun’un kullandığı ifadeler ya da üslubu eleştirebilir ancak laik hukuk sisteminde şeriata sövmek diye bir suç yoktur ve bunu yüksek sesle dile getirmek gerekir. Şeriat eşittir İslamiyet ya da din değildir; şeriat, dine dayalı bir hukuk düzenidir. Laik bir ülkede asıl suç, yönetimin şeri kurallara göre yapılması için şeriat talebinde bulunmaktır!

Altun’u hızla gözaltına alan yargı, Şevki Yılmaz’ın aynı düğünde, “Selanik’ten gelen dönmeleri, onlara destek verenleri kahru perişan eyle yarabbim” diyerek Atatürk’e beddua etmesi ve imam Halil Konakcı’nın buna gülerek “amin” demesiyle toplumda yaratılan infiali ise umursamadı. 

Erdoğan’ın 2013’te TBMM kürsüsünde dile getirdiği “iki ayyaş” hakaretinden sonra geldiğimiz noktanın bu olması, laik Cumhuriyete yönelik zamana yayılan sistematik saldırı planının bir kanıtı. Çekingen, suskun ve tedirgin muhalefete duyurulur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları