Ayağa kalkanlar ve yerde sürüklenenler

16 Ekim 2024 Çarşamba

Uzun zamandır TBMM’nin açılışında Erdoğan karşısında ayağa kalkmayan CHP’lilerin bu dönem ayağa kalkması üzerine daha önce yazmıştım ama söyleyeceklerim bitmedi. Özgür Özel’in Erdoğan’ın ayakta karşılanması kararı karşısında CHP grubunun yarıya yakını tepkisini genel kurula girmeyerek, bir bölümü de salona girip ayağa kalkmayarak gösterdi. Böylece grup üçe bölündü. 

Bu durum, ülkede hangi kesimler CHP yönetiminin kararına uyardı diye düşünmeme yol açtı.

***

Ayda 12 bin 500 TL ile açlığa mahkûm edilen emekliler ve asgari ücretle sürünen çalışanlar ayağa kalkmayı bırakın, salonu terk ederdi. 

Kadınlar, Türkiye’yi İstanbul Sözleşmesi’nden tek imzayla çeken AKP genel başkanı karşısında ayağa kalkmaz, kürsünün önünde eylem yaparak protesto ederdi.

Yeni Soma katliamları olmasın diye çıplak ayakla Ankara’ya yürüyen ve hükümetten konuşacak kimseyi bulamayan Fernas işçileri de ayağa kalkmaz, yere yatıp baretlerini taşa vururdu.

Geleceğe ilişkin umutlarını yok eden yirmi iki yıllık iktidarın başı karşısında gençler ne yapardı? En sert sloganları atarlar ama ayağa kalkmazlardı.

“Giderlerse gitsinler” denerek adeta kovulan doktorlar, bilim insanları ne yapardı? Büyük olasılıkla kayyum rektör atanarak liyakat krizinin ayyuka çıkarıldığı Boğaziçi Üniversitesi’nde her gün yaptıkları gibi sırtlarını kürsüye dönerek ellerindeki pankartlarla sessiz ama etkili bir eylem gerçekleştirirlerdi.

Hükümetin uyguladığı yanlış politikalar yüzünden üretim yapma olanakları neredeyse yok edilen çiftçiler, ürettiklerini kasalarla Meclis’te getirip yere dökerek salondan ayrılırlardı.

Gericilik kıskacı altında tarikatlara teslim edilen milli eğitim sistemi içinde çağdaş eğitim vermeye çalışan öğretmenler, oturma eylemi yapardı.

Bağımsızlığı yok edilen yargının adaletli temsilcileri, anayasaya uymayan biri karşısında cüppelerini sıralara bırakıp giderdi.

Meslek etiğini her şeyin üzerinde tutan onurlu gazeteciler, kalemlerini yere atarak boyun eğmeyi reddederdi.

Hayvan hakları savunucuları, talimat verip çıkarttığı “katliam yasası” yüzünden ülkenin her yerinde korkunç hayvan cinayetlerini tetikleyen bir hükümetin başı karşısında, en ağır cümleleri haykırır, yaşam hakkını savunurdu.

Hepsinden önce, bu ülkenin kurucusuna “ayyaş” diyen biri karşısında gerçek laik Cumhuriyet savunucusu hiç kimse ayağa kalkmaz, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diyen teğmenler gibi slogan atardı. 

***

Ayağa kalkanlar, “Biz AKP genel başkanına değil, TBMM’yi açış konuşmasını yapacak cumhurbaşkanının makamına saygı için ayağa kalktık” dese de toplumun geniş bir kesimi bu gerekçeyi içine sindirememiştir. Bunu tahmin edememek, sokağın sesini duymamaktan başka anlam taşımaz.

Ayağa kalkarak sağdan oy kazandıklarını savunanlara, bugüne kadar anketlere güvenerek kaybedilen seçimleri hatırlamalarını öneririm. Bu arada ayağa kalkarak toplumun gözünde hangi kesimlerle yan yana durmuş olduklarını da anlamalarını dilerim.

Anlamıyorlarsa biz yazalım.

Siyasal İslamcılar, MHP ve BBP gibi sözde milliyetçiler, yeni bir çözüm süreci peşinde olan etnikçiler, Hizbullah artığı HÜDA PAR, yoksuldan alıp zengine verilen AKP döneminde servet aktarımıyla zenginleşenler, vergi aflarıyla ve kıyak ihalelerle ihya edilen beşli çeteler, sermaye kesimi, kamu kurumlarında güçlenen tarikatçılar, AKP’nin yarattığı sadaka kültüründen nemalananlar, laiklik ve Atatürk düşmanları, İkinci Cumhuriyetçiler, yandaş gazeteciler, satılık yargı mensupları ve onursuz akademisyenler...

Bir söz söylerken ve tavır alırken sonucunu iyi hesaplamak gerekir. Aksi halde ayağa kalkmayıp bu iktidarı protesto ettiği için yerlerde sürüklenip tekmelenen kesimlerin karşısında yer alır, sürekli değişen anketlerden medet umar, sağdan aldığınız birkaç oyla avunurken asıl tabanınızı kaybederek tarihe aymazlıklarla geçersiniz. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları