N’olacak bu memleketin hali?

31 Ekim 2024 Perşembe

Cumhuriyet Bayramı’nı devlet değil, halk coşkuyla kutladı. Zoraki değil, gerçek, içselleştirilmiş bir kutlamaydı. Böylesi çok daha iyi, daha doğru. 

İstanbul’u o akşam görmeliydiniz! İlçelerin tümü genç yaşlı, çoluk çocuk millet bu en büyük bayramın tadını çıkardı. (CHP’li başkanlara sonsuz teşekkürler.) Gelin görün ki bu kadar büyük bir sevinç yaşamamızı hazmedemeyen Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları ertesi sabah bizleri kahretmeyi başardı: İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, “terör örgütü soruşturması kapsamında” gözaltına alındı. Sabaha karşı evine baskın yapılarak. “Kurtar bizi Apo diyenler değil, 15 Temmuz’u yaşatanlar değil, bir bilim insanı ve halkın desteğini almış bir yerel yönetici olan insana karşı yapıldı. 

***

Başlıktaki soruyu, dün, güvendiğim, aklına, mantığına, düşüncelerine değer verdiğim bir gence sordum.

“Artık böyle bir soru kaldı mı ki! Bu sorunun mantığı yok günümüzde” diye başladı: “Düşün ülkede iktidar ortağı, 80’e merdiven dayamış bir adam Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun diyebiliyor. Dünyada ise Trump gibi bir çılgını seçtirmek için, para babaları yarışıyor. Economist dergisi Fethullah Gülen’i peygamber ilan etti”. Bu üç cümlenin altını doldurduktan sonra da “N’olacak bu memleketin/bu dünyanın hali diyeceğinize herkes kendi işini layıkıyla yapsa bu rezillikler olmaz, böyle soru sorulmaz” diye de bitirdi. Haklı! Derhal işime dönüyorum. 

***

Moda’daki Tarihçi Kitapevi’nde yeniden bir konuşma yaptım, “İşte Hayat, İşte Yazmak” diyerek soruları yanıtladım. Tarihçi Kitapevi müthiş bir işlevi yerine getiriyor, okurla yazarları buluşturma ve tartışma ortamı yaratmanın ötesinde günümüzde çok gerekli olan umut fidanları ekiyor. Toplumsal depresyonu geriletiyor! Teşekkürler Tarihçi Kitapevi. İyi ki varsınız! 

DENİZLİ KİTAP FUARI 

Bir gün sonra yine konuşma ve imza günü için Denizli’ye vardığımda, ortalık bir sis bulutuyla kaplıydı. Karcı Dağı’nda zirvedeki yangın üç gündür söndürülemiyordu. Karadan müdahale imkânsızdı, tepemizde helikopterler su taşıyıp duruyordu. Millet kaçak keçi avlayanlara lanet okuyordu. Neyse 6. gün yangın kontrol altına alındı. 

Denizli Kitap Fuarı’nın bunca popüler olmasını beklemiyordum. Katılım harikaydı. Özellikle gençler çok ilgiliydi. Satışlar, yayınevlerini güldürüyordu. Beni üzen ve en çok etkileyen durum ise şöyleydi: Bugüne dek bana hep, “En son kitabınız hangisi?” diye sorardı genç okurlar. Şimdi ise “En ucuz kitabınız hangisi?” diye soruyorlar. Denizli gibi göreceli varlıklı bir kentte bile kitap satın almak için zorlanıyor okurlar. Siz kâğıttan mürekkebe, ciltten ipliğe dışa bağımlı olursanız başka ne beklersiniz ki! 

Bin yıllık dostum usta karikatür sanatçısı Mehmet Selçuk’un Denizli Belediyesi’nin kültür daire başkanlığına getirildiğini orada öğrendim. Denizli Belediyesi CHP’ye geçtikten sonra müthiş toplumsal ve sanatsal etkinlikler birbirini izliyor. Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun kısa sürede gerçekleştirdikleri milletin dilinde. Mehmet Selçuk’a sanat ve kültürde şu birkaç ayda neler yaptıklarını soracak oldum, önüme öyle bir liste çıkardı ki şaştım kaldım! 

Nisan ayından bu yana, çeşitli kapalı alanlarda ve açık alanlarda, hatta antik Lodikya’da “Zorba” balesinden Edip Akbayram konserine, klasik müzik konserleri, Türk müziği konserleri, halkoyunları festivali, uluslararası tiyatro festivali, Denizli Şehir Tiyatrosu gösterileri, tiyatro atölyeleri, sayısız resim heykel sergiler ve çocuklara gençlere yönelik resim atölyeleri, sinema günleri... Her etkinliğin bir de eğitimini veriyorlar!

Sadece kültürel ve sanatsal etkinlikler değil, önüme bilimsel çalışmalar da yığılıyor: 

Denizli Bilim Merkezi’nin öğrenci ve halka açılması, “Bilime Yolculuk” kapsamında 17 ilçe ile (1000 kişi) yaz bilim kampı, planeteryumda etkinlikler, Denizli MEM 4007 “Geleceğin Kâşifleri Denizli’de: Bir Yapay Zekâ Yolculuğu” projesi kapsamında Denizli’den 50 bin öğrencinin faydalandığı 60 atölye... (Daha neler neler ama yerim kısıtlı.)

Bütün bunları öğrenince kitap fuarına Denizlililerin gösterdiği ilginin nedenini anladım. Sanata, kültüre, edebiyata bir kez tutuldunuz mu, ondan asla vazgeçemezsiniz! 

Bu arada Denizli’de sanatsal etkinlik düzenleyenlere bir önerim var: Lütfen sanatçı konuklarınızı (tüccarlara, sanayicilere karışmam ama sanatçıları) Şiir Otel’de ağırlayın ki şiirle ve sanat eserleriyle dolu o harika mekânı solusunlar. Benim şansıma Can Yücel Odası düştü, benden mutlusu olamazdı! 

Denizli’yi yaşayınca “Bu memleketin hali iyi olacak iyi” demekten kendimi alamadım! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları