İlhan Çomak’a özgürlük

25 Ağustos 2024 Pazar

Kim ki bu ülkede işkence yoktur diyorsa yalan söylüyor. Kim ki bu ülkede hak, hukuk, adalet vardır diyorsa o da yalan söylüyor. 

Evet, bu kadar net, açık seçik ve kesin söylüyorum bu iki tümceyi. Müneccim değilim, gökten vahiy de inmedi. Gerçekleri, yaşanmakta olanı, hapishaneleri, duruşmaları, suçlamaları izliyorum, görüyorum, farkındayım. Hepsi bu! 

İlhan Sami Çomak, yazar, şair! Çeşitli ülkelerin PEN Yazarlar Derneği üyesi. 30 yıldır hapiste. İçeri girdiğinde çocuktu neredeyse. Şimdi saçları bembeyaz!

1994’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nde öğrenciyken 21 yaşında “örgüt üyeliği” gerekçesiyle suçlandı. İşkenceyle alınmış ifadelerle tutuklandı. Gözaltında da tutuklandığında da görmediği işkence kalmadı.

DGM’de yargılandı. (DGM’yi gençler bilmeyebilir, Devlet Güvenlik Mahkemesi, askeri mahkeme. Boşuna tekrarlayıp durmuyorum, askeri darbe mi yoksa sivil darbe mi, yok birbirinden farkları diye!)

Sonra Balyoz, Ergenekon kumpas hâkimlerince yargılandı. Davası birkaç Kafka romanı olur. Sonuç: Müebbet.

Avukatları AİHM’ye başvurdu. (2006) AİHM, adil yargılanma değildi, yeniden yargılanmalı dedi. Bu hak ondan esirgendi. AİHM Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm etti.

Sekiz yıl sonra, 2014’te yeniden mahkemeye çıkarıldı. Tutuksuz yargılanma talebi reddedildi.

Bütün bu süreçte o şiirlerini, kitaplarını yazmayı sürdürdü. Hapiste olduğu için değil, iyi şair olduğu için kitapları çeşitli dillere çevrildi. Ödüller kazandı. Onun için dünyanın birçok yerinde etkinlikler, kampanyalar düzenlendi. Birbirinden değerli 12 kitabı var. “Hayat Seni Çok Seviyorum” adlı kitabından oluşan oyunu geçen yıl oynandı ve ödül kazandı. Ödül töreni 9 Ekim’de Moda Sahnesi’nde. Bir başka şiir kitabının adı “Hayattayız Nihayet”. Son kitabı “Haritadan Taşan”. Okuyun tanıyın bu nitelikli şairi.

TAM TAHLİYE OLURKEN

Geçen Salı İlhan Çomak’ın avukatları, dostları, ailesi, sevenleri hem yurtiçi hem yurtdışından okurları, hepimiz 30 yıl yattığı, denetimli tahliye süresini doldurduğu için iyi halden tahliye olabilir diye bayram ediyorduk. Öyle ya adam içeride ha bire şiir yazıyor, kitap yazıyor, üretiyor, ödüller kazanıyor. Emindik tahliye olacağına!

Nah çıkar! Katil olsa, ormanları yaksa, milleti dolandırsa, kadınları katletse, kaçakçılık yapsa, mafya babası olsa çıkarırlardı elbet. Ama adam şiir yazıyor. Ve başı hep dimdik!

Tahliyesine birkaç saat kala, (bir hafta, üç gün önce, bir gün önce değil) birkaç saat önce, yok öyle iş dedi devlet. Hukuk işlerinde uzman değilim. Derhal avukat İpek Özel’i aradım.

İpek Özel, İlhan Çomak’ın mahkeme tarafından atanmış hukuki vasisi ve hukuk fakültesinde öğretim görevlisi. 

İşte söyledikleri: “İdare Gözlem Kurulu diye bir kurul var. Bu kurul her üç ayda bir hükümlülerin iyi halini, sözde denetliyor. Bizim yasalarımız cezaevlerine aynen bir mahkeme gibi kişileri tahliye olmaya uygunluğunu denetleme hakkı veriyor. Yani bir kişi tahliye süresini doldurduğunda siz kurul olarak tahliye inisiyatifinde bulunabilirsiniz. Ancak uygulamadaki garabet şu ki bu denetleme bir anlamda sadece bu tahliye anında yapılıyor. Öncesinde hükümlü herhangi bir disiplin cezası almadıysa serbest bırakılması gerek.” (İyi işte İlhan hiç disiplin cezası almamış!)

Evet, bizim yasalar cezaevlerine aynen bir mahkeme gibi kişilerin tahliye olup olamayacaklarını denetleme hakkı veriyor. Ancak bu kurulu oluşturanların hiçbir hukuki vasfı yok!   

İpek devam ediyor: “KPSS’den aldıkları puanla memur olarak cezaevlerine atanan öğretmen, sosyal psikolog, birinci ve ikinci müdür, baş gardiyan, idari memurdan oluşan bir kurula yeniden bir karar alma hakkı tanınıyor. Hukuki vasıfta olmayan bu grup kendi uzmanlıklarını çok aşan bir şekilde aldıkları yeni kararın yaptırımını da uygulayabiliyorlar. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Bu kurulun tutuklunun ‘ıslahatı’ yönünde teknik bir değerlendirme yapması söz konusu değil. Hükümlü ancak bir disiplin cezası aldıysa o dosyasına işleniyor ve her üç ayda bir yeniden yeniden yeni bir disiplin cezası var mı bu kontrol ediliyor.”

Özetle Gözlem Kurulu: “Yok” demiş. “Bu adam eskiden çok dik başlıydı” demiş, “Üç ay sonra bakarız” demiş. Üç ay sonra ne değişecekse? Bu mu insanlık! Bu mu hukuk! Bu mu adalet! Bu mu vicdan! Sus Zeynep. Sus Zeynep. Sus Zeynep. Susma millet! Susma millet! Susma millet!

ÇOMAK’IN ŞİİRİ: DOĞANIN UMUDUN DİRENCİN SESİ

29 yıl boyunca sözcüklerle ve en çok inanması zor ama doğayla dost oldu, doğanın sesi oldu. Şiirini geliştirdi. Hem de ne şiirler! Suyun berraklığını, gülün kokusunu kattı şiire. En çok da umudu... “Kanatlanmış bir kuşu düğümlediler kalbime” derken “Acıyı muska gibi gövdesinde taşısa da” asla umudunu yitirmedi. Hayata hep sımsıkı sarıldı. 

İlhan Çomak şiirleri, neredeyse 30 yıl yoksun kaldığı, çiçeklerin, nehirlerin, mevsimlerin, kadınların, kırların, gökkuşağının, kuş tüylerinin, taze pişmiş susamlı ekmek kokusunun olmadığı bir dünyayla uzlaşmak için hassas ve cesur çabalar olarak değerlendirildi eleştirmenlerce.

Gerçek şiirin, yoz politikaların, provokasyonların, haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin her daim üstünde olduğu inancıyla İlhan Çomak’ın hapisten başı dik çıkacağına inanıyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Müjdat Gezen ve adalet 8 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları