Yazgülü Aldoğan

Türk usulü kadına şiddet: Kocamdır, döver de sever de!

13 Şubat 2020 Perşembe

Son istatistiklere göre: öldürülen kadınların failleri; ayrılmak istediği kocası ya da sevgilisi; birlikte yaşadığı adam, babası, ağabeyi, amcası, dayısı! İlk sırada şiddet gördüğü için ayrılmak istediği koca ya da nikâhsız yaşadığı adam var ya. İşte ondan dayak yiyip, şiddet görürken insanlar seyirci kalıyor. En son Kırıkkale’de, kalabalık bir kafeteryanın ortasında erkek, koyun boğazlar gibi, kızının gözü önünde Emine Bulut’un boğazını kesti. Etraflarındaki o kalabalık insan grubunun ne yaptığını hatırlıyorsunuz değil mi? Sadece videoya çektiler. Kimsenin aklına adamın kafasına bir iskemle indirmek gelmedi. Kimse, adamın elinden bıçağı almaya yeltenmedi. Yazıklar olsun, insanlık ölmüş dedik. Annesinin boğazından kanlar fışkırırken “Anne ne olur ölme!” diye yırtınan o kız çocuğuna acıdık ama bu çocuğu niye çaresiz ve yalnız bırakmışlar diye fazla da sorgulamadık. 

Çünkü hepimiz biliyoruz ki ayırmaya kalktığınızda başınıza iş gelecek. Yaralanacak ya da öleceksiniz belki? Saldırgandan daha güçlü ve becerikliyseniz, dövüşürken ona zarar verecek ve bundan ötürü suçlu olacak, tutuklanacak, hapse atılacak, ceza alacaksınız, hayatınız kararacak! İşte onun için karışma, başını belaya sokma! Ya da ayırana hiçbir şey olmasa bile, o ağzı burnu kan içinde kadın, aslan kesilir birden, “Sana ne, kocamdır, sever de döver de, aile kavgası” der, ikisi bir olur sana saldırır! Baba kızını öldürür, anne öldürülen evladını değil, kocasını savunur. Ensest de bunun için dallanıp budaklanmıyor mu! 

Nasıl bir fail?

Kadir Şeker, 20 yaşında. Konya’da üniversite sınavlarına hazırlanıyor, tıp okumak istiyor. O gün, yolda yürürken bahçede bir kadının bir erkekten dayak yediğini görüyor. Vicdanının sesini dinleyip müdahale ediyor. Uyuşturucu etkisindeki adam kadını bırakıp gence saldırıyor. Üstelik genç gitmek istediğinde de peşinden gidip tekme tokat saldırınca boğuşma çıkıyor. Kadir, kendini korumak için yanında taşıdığı çakıyı çıkarıyor, boğuşma sırasında adam yaralanıyor ve ölüyor! Dram da burada başlıyor. Kadir tutuklandı. Bütün görgü tanıkları, Kadir Şeker’in kadını korumak isterken saldırgan Mustafa Ö. tarafından darp edildiğini ve çıkan boğuşma sırasında yaralandığını anlatıyor. Meryem Ö. ise ilk ifadesinde Kadir’in kendisini korumak için müdahale ettiğini anlatmasına rağmen son ifadesi çelişkili: Mustafa Ö. için eşini ve üç çocuğunu terk edip gelmiş, onu seviyor, birlikte yaşıyormuş. Adamla kavga etmişler, evden kaçmış, bahçede ağlarken adam peşinden gelmiş ama kadını dövmüyor, kemeriyle vuruyormuş. Bak sen? Ya maktulün yakınları tarafından korkutulup ifade değiştirdi ya da duyguları galip geldi. Öldürülen kişinin 19 suçtan sabıkası olması kadının gözünde hiçbir şeyi değiştirmiyor. Kendisini savunmak için katil olan gencin hayatını bir ifade değişikliğiyle yakarken vicdan da taşımıyor! Ya adalet? Adalet ne diyecek? Kadına karşı şiddeti önlemek isterken istemeyerek dövüşmek zorunda kalan ve kendini müdafaa ederken ölüme yol açan bir genci ne kadar koruyacak? Kadir Şeker, tabii ki yargılanmalı, olay aydınlanmalı. Ama şiddet uygulayan, linç girişiminde bulunanlar serbest bırakılırken Kadir’in tutukluluğu en azından adli kontrolle kaldırılmalı. Kadir cinayetten değil, meşru müdafaadan yargılanmalı. Onun alacağı cezaya bağlı olarak da toplum kararını vermeli. Birine şiddet uygulanırken maç izler gibi seyirci mi kalacağız, saldırganı durdurmak için müdahale mi edeceğiz? Karar ADALET’in! 

Denetçiler hukuka değil fıkıha bağlı

İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı, avukat Nazan Moroğlu, yılmaz bir adalet ve laiklik savunucusu. Laik hukuk devletini ortadan kaldıran uygulamalardan gözden kaçırdığımız birine dikkat çekti ve İstanbul Barosu’nun açıklamasını paylaştı: Resmi Gazete’de yayımlanan kararların anayasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi ve eğer değilse kurumuna iade edilmesi, Resmi Gazete hakkındaki yönetmeliğin 10. maddesinde belirtilmiş. Ancak bize has yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminde, Cumhurbaşkanı kararları kendisi imzalayıp kendisi yolladığından denetlenme olanağı kalmamış! Örneğin 14 Aralık 2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan “Faizsiz finans kuruluşlarının bağımsız denetimini yürüten denetçilerin” tüm görev ve sorumluluklarını “Fıkhi İlke ve Kurallarına Uygunluk esasına” dayandıran kararıyla ülkemizde hukuk birliği yok sayılmış ve anayasanın laik hukuk devleti ilkesi ihlal edilmiş; dini hükümlerin resmi uygulama alanına sokulması girişimi yaşanmıştır.” İstanbul Barosu laik hukuk devleti ilkelerine kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceğini kamuoyuyla paylaşıyor. Kadir Şeker’e sahip çıkarken aslında şiddete uğrayan kadınlara da sahip çıkıyor ve hepsinin temelinde ve özünde asıl “LAİK HUKUK DEVLETİ”ne sahip çıktığım için bu konuyu geç kalmış da olsak hatırlatıyorum. Tek adam rejiminde kendin pişir kendin ye dönemi tabii, bir ikisi dışında bütün gazeteler parti gazetesi olmuşken Resmi Gazete de Cumhurbaşkanı gazetesi olmuş meğer!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları