Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kurumsal Sıkıntıların Kaynağı
Bir toplumu toplum yapan kurumlarıdır. Toplumsal yapı kurumsal olarak “üç ayak” üzerinde durur; siyaset, adalet ve eğitim. Siyaset, burada geniş anlamdadır; ekonomiyi, yönetimi ve güvenliği içerir. Tüm diğer kurumsal yapılar bu üçlünün türevleridir. Kurumların oluşumu, işleyişi ve işlevlerini yerine getirmedeki becerisi, toplumun yalnızca bugününü değil, geleceğini de belirler.
Türkiye’nin temel kurumsal yapısı, 12 Eylül 1980’de tam anlamıyla biçildi, yerle bir edildi; niteliksel değişime uğradı; kimlik değiştirdi; “ilkelleşti”. Kurumların iç işleyişlerinin demokratikleşmesi gerekiyordu; bu olmadı, bunun yerine kurumlara “sinmiş” olan 12 Eylül karanlığı “alacakaranlık olarak kalıcılaştı”. Sonuçta, yıllardır, kurumlarda, demokratikleşme istemi ile “baskıcı” anlayışın iç çatışması yaşanıyor.
Demokrasi-baskı ikilemi, kurumların işlevlerini yerine getirmelerinde de görülüyor. Örneğin, siyasi partiler anayasaya göre demokratik yaşamın “vazgeçilmez unsurlarıdır” ama çelişkiye bakın ki bunların yapıları, iktidarı ve muhalefetiyle “demokratik işleyişten tümüyle yoksundur”. Bu çelişkili durum ya da terslik, siyasi partilerle diğer kurumların güncel ilişkilerine yansıyor. Siyasetin adalet ve eğitimin geneli ile olan ilişkisi bir yana, son haftalarda yaşanan AKP-YÖK “bütünlüğü” ya da CHP-Genelkurmay “söz savaşı” bu “yanlış” yansımanın somut biçimleridir.
***
İki hafta önce bu köşede vurgulandığı gibi, AKP-YÖK bütünlüğünün üniversiteler üzerindeki baskısı, aslında, kurumsal bir el koymanın çok ötesine gitmekte ve uzun dönemde bilimsel gelişmeye “saldırı” anlamına gelmektedir. Kimi rektör atamaları, saldırının çok aşırı boyutlara ulaştığını kanıtlıyor.
Oysa iktidar-üniversite ilişkilerinin “nasıl olacağının” tartışılması asırlar öncesine gider; çağımızda anlamsızdır. Demokratik ülkelerde bu sorunun yanıtı çok açıktır ve evrensel kurallara bağlanmıştır: Siyaset, “bilimsel çalışma alanına karışmamalıdır”; karışırsa, ortada bilimsellik kalmaz. Yüzyılların deneyimlerinden süzülüp gelen “bilimsel özgürlük” ve bunun altyapısı olan “özerk üniversite” bu kuralın dayanaklarıdır. Özerklik kavramı da yalnız yönetimsel değil, mali özerkliği de içerir.
Kendisi demokratik olmayan bir siyasal kurum olarak AKP, bilimsel özgürlük ve kurumsal özerkliği anlamaz; anlayamaz. Hele kendisinin “Ilımlı İslam” özelliği de bu demokratik olmayan yapısına eklenirse, bu kadar ağır “müdahale”nin doğrudan sonucu olarak üniversitelerin neden özerk olamayacakları kolayca anlaşılır. Türkiye’de yükseköğretimin sayısal olarak yüzde 90’dan fazlasının yükünü çeken devlet üniversitelerinin pek çoğunun yaşadığı acıklı durum budur.
Geleneksel olarak üniversite özerkliğinin sözcüsü olan CHP’nin şimdiki üst yönetimi, 2000’lerin başında akıl almaz bir yanlışlık yaptı ve şiddetle karşı çıkmamıza karşın YÖK’ü savunmaya başladı. Bununla da kalmadı, “AKP ile YÖK’e dokunmayın” pazarlığı yapıldığı basında yer aldı (Vatan, 14 Mart 2005). Asıl kurumsal sıkıntı bunun da ötesinde: CHP’nin o günlerin YÖK’ünü savunmasının “nedenleri” ne bu partinin içinde tartışılabildi ne de kamuoyuna bu konuda bilgi verildi. Bu nedenle CHP, üniversitelerin yaşadığı bu son olumsuzluklar karşısında ya “Aman AKP kadrolaşması olmasın” diyor.. ya da susuyor!
Aynı kurumsal sıkıntı, Genelkurmay-CHP ilişkilerinde yaşanıyor. Genelkurmay’ın 27 Nisan 2007’deki ünlü “e-muhtıra”sını “demokrasiyi savunarak” eleştiremeyen CHP’nin son günlerde bu kuruma yönelttiği eleştiriler de tümüyle etkisiz kalıyor; ters tepiyor ve sabun köpüğü bile sayılmıyor.
***
Kurumların gelişmesi ilke olarak kendi iç devingenlikleriyle olmalıdır. Siyasi partilerin diğer kurumları “düzeltmeye” çalışması bu nedenle yanlıştır. Kaldı ki partilerin bunu istemeleri için “önce kendilerinin demokratikleşmesi”; çözüme “kendilerinden” başlamaları gerekiyor. Asıl kurumsal açmaz ya da “çözümsüzlük” bu noktada düğümleniyor; partiler demokratikleşemiyor; bu yapılarıyla, demokratikleşmeye ve kurumların gelişmesine engel oluyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü markanın adı bir kez daha listede!
- CHP'den duruşma sonrası ilk açıklama