Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Karartılan Kurultay
Pazar günü CHP’nin 14. olağanüstü kurultayı var. Kurultayı “olağanüstü” kılan, yalnızca “tüzük ve program kurultayı” olması değildir; yeri ve süresi de gerçekten “olağanüstü”dür.
Genel Başkan Deniz Baykal imzalı ilana göre (Cumhuriyet, 19 Kasım), Kurultay, “21 Aralık Pazar günü saat 10.00’da Ankara’da Sheraton Oteli Toplantı Salonu’nda” toplanacaktır. Asırlık CHP, hem tüzük hem de program hazırlıklarını, yani varlık nedeni olan iki en önemli konuyu, bir “otel salonunda” ve de “bir günde” görüşecek ve sonuçlandıracaktır.
Ülkenin iç ve dış sorunlarının çok ağırlaştığı, buna karşılık siyasetin çözüm üretemeyerek tıkandığı bir dönemde bu tutum gerçekten olağanüstüdür!
Yerel seçimlere gidilirken bir büyük kitlesel katılımla en azından geleneksel toplantı yeri olan Atatürk Spor Salonu’nda yapılması gereken kurultayın bir otel salonuna sıkıştırılmasının hiçbir “sağlıklı” gerekçesi olamaz. Neden, ister düşünsel olduğu gibi fiziksel olarak da Cumhuriyetin değerlerinden uzaklaşma, ister tüzük ve programda yapılacakları kamuoyundan saklama ve kaçırma olsun kurultayın yer seçimi ve süresinin bir gün olması; bir küçülme ve “parti”yi küçültmedir; başlı başına bir siyasal ayıptır!
***
Kurultay gündemi bir güne çok şey sığdırıyor. Genel Başkan Baykal’ın “açış” konuşmasında, kendisinin yarattığı ve kurultayı gündemden çıkaran son tartışmalara geniş olarak yer vermesi beklenir. Bayka’ın, konuşmasında, kendisini eleştirenleri yerden yere vuracağı -ancak onlara hiç ama hiç söz hakkı tanınmayacağı- ise kesindir. Bu “tek kişilik demokrasi” gösterisinden sonra iki komisyon kurulacak ve bunların hazırladıkları raporlar ele alınacaktır. İlginçtir, Tüzük Komisyonu raporunun “görüşülmesi ve oylanması”; Program Komisyonu Raporu’nun ise “okunması, görüşülmesi ve oylanması” isteniyor. Herhalde bu biçimsel farklılaştırmanın önemli bir nedeni vardır?!
***
“Biçimi” bu ölçüde eğri-büğrü olan bir kurultayın “içeriğinden” ne beklenir?
Tüzük değişikliğinin partinin iç işleyişini hiçbir biçimde demokratikleştirmeyeceği şimdiden bilinen bir gerçektir. Kaldı ki tüzük taslağı, parti meclisinde tartışılmadığı gibi, Meclis grubuna ve il başkanlıklarına da gönderilmiş değildir. Bu “tartışmazlık” ortamında, arkadaşlarımızın hazırladığı “CHP İçin Demokratik Tüzük” önerisi de dikkate alınmayacak, demokratik (!) bir tutumla, “görüşülmeden” reddedilecektir.
Program taslağı ise tam anlamıyla, bir “dizüstü işlemidir.” Yani, bilgisayarda Baykal’ın konuşmalarından “kes-yapıştır” yaklaşımıyla oluşturulmuş bulunuyor.
Adının “Değişim İçin Pusula” konulması, program taslağını, içi boş ancak “çekici” başlıklarla, bir “vitrin süsü” olmanın ötesine geçirmiyor. Taslak, şu anda yürürlükte olan programın çok ama çok gerisinde kalıyor.
Taslak, program değişikliğinin gerekçesini, eldeki programın öngördüğü “birçok hedef ve politikanın geçmiş 14 yıl içinde fiilen gerçekleşmiş olması”na bağlıyor; bunun değiştirmeyi “zorunlu” kıldığını vurguluyor. CHP son 14 yılda iktidar yüzü görmediğine göre programdaki hedef ve politikaların nasıl “fiilen” gerçekleştiği, gerçekten anlaşılır gibi değildir!
Program taslağında ne küreselleşme sürecinde dünyadaki son gelişmelere yer veriliyor ne de buna karşı dünya solunun değerlendirmeleri ve bilinci söz konusu oluyor.
Program taslağı, toplumun işsizlik ve ekonomik bunalım gibi can alıcı güncel sorunlarını da “..cek, ..cak”larla geçiştiriyor. Ülke gündemini yıllardır etkileyen sorunlara çok yüzeysel bakılıyor. Örneğin yürürlükteki program “Kürt Sorunu” diyordu (s.73); taslak, bunu bile diyemiyor; sorunun “adını anmıyor”! “CHP İçin Demokratik Tüzük” istemi gibi, Güneydoğu delegelerinin bu konudaki isteklerinin de yerine getirilmeyeceği görülüyor.
Cumhuriyetin kurucusu olan CHP, 2023’te kutlanacak 100. yıla nasıl bir Türkiye ile gidileceğinin ufuk açıcı öngörülerinden, açılımlarından, Cumhuriyetin değerlerinden, demokratikleşme ve ekonomik gelişmenin dinamiklerinin olası biçimlerinden ve bunların sonuçlarından haberdar bile olmayan bir program değişikliği yaklaşımı sergiliyor.
Üzerinde çok daha ayrıntılı olarak durulması bir zorunluluk olan program taslağı çok dar bir anlayışı, bir “bilinçsizliği” temsil ediyor. Örneğin, yürürlükteki program CHP’yi “değişimin gücü” olarak görürken kurultaydan sonra onun yerini alacak olan Baykal taslağı, “gücün” yerine “pusulayı” koyuyor! CHP’lilere ve topluma, siyasetin temeli olan “toplumsal güç” kavramından yoksun bir program öneriliyor.
***
Tüzük değişikliği partiyi çok daha antidemok-ratik bir yapıya sokuyor. Program önerisi ise genel başkanın günlük değerlendirmelerinin ötesine geçmiyor. Bu kurultay süreciyle, CHP’nin, Baykal tarafından hançerlenmesi, varlığının, kimliğinin ve değerlerinin saldırıya uğraması çok ileri noktalara taşınıyor. Kara çarşafa sarılma ve partinin geçmişinin reddedilmesi ile iyice karartılan kurultay, bunlar yetmiyormuş gibi bir de “yılın en uzun gecesinde” yapılıyor.
Yine de Cumhuriyetin aydınlanmacı hamurunun geleceğin umudu olduğu; bu karanlık kurultayların mutlaka aşılacağı bilinciyle uğraş vermek gerekiyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
En Çok Okunan Haberler
- Futbolda pis kokular yükseliyor
- TÜPRAŞ'ta patlama: 12 kişi yaralandı
- 'Erdoğan bize göre tek seçenektir'
- CHP’de çelişen başkanlara uyarı
- AKP’li vekilin PKK yöneticisiyle fotoğrafı gündem oldu!
- Serdar Ortaç son malını da satışa çıkardı!
- Hekimlerin istifaları hızlandı
- 'Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanı olacak diye...'
- 'Atatürk ile Cumhuriyet ile bayrak ile...'
- İşte sıfır faizli kredi veren bankalar…