Yakup Kepenek
Yakup Kepenek yakupkepenek06@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Geç Değilse!

13 Haziran 2011 Pazartesi
\n

\n

Seçimlerin hemen öncesinde Economist dergisi; New York Times ve Financial Times gibi Batının önde gelen basın organları Türkiye seçmenini AKP konusunda uyardılar.

\n

Bu etkili yayın organlarının ortak özelliği, temel insan haklarının ve liberal kapitalist düzenin yılmaz savunucusu ve sözcüsü olmalarıdır. Küresel ya da büyük sermaye çevreleri, örneğin Economisti kendi deyimleriyle kutsal kitap gibi algılar.

\n

Yapılan yorumlar, doğru bir saptamayla AKPnin, Recep Tayyip Erdoğan bağlamında, otokratik ya da bir kişinin mutlak egemenliğine dayalı bir anlayışı temsil ettiğinin altını çiziyor. AKP ile ilgili temel sorun, demokratikleşme, hak ve özgürlüklerin genişlemesi ve güçlenmesinde yaşanan tıkanmadır. Özellikle de eğer AKP Mecliste anayasayı tek başına değiştirebileceği bir çoğunluk sağlarsa, bunun demokrasinin zararına olacağı vurgulanıyor. Erdoğanın özlemi olan Fransa ya da ABD benzeri bir başkanlık sisteminin, yapısal olarak merkezci olan Türkiyede demokrasinin sonu olacağı kaygısı dile getiriliyor.

\n

***

\n

Küresel sermaye sözcülerinin AKPyi anlama noktasına gelmiş olması, çok geç kalmış bir olgudur. AKPnin düşünsel kökenlerinin niteliği gereği özgürlükçü ve demokrat olamayacağını görmek için on yıl beklenmiş olması, akıl almaz bir gecikmedir. Yıllar öncesinden başlayarak, AKP iktidarının Türkiyenin AB üyeliği sürecini sonunda nasıl baltaladığı; parti içi düzenlemelerle nasıl Ben kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum diyen Recep Tayyip Erdoğanın mutlak egemenliği altına girdiği; bürokrasideki kadrolaşmadan üniversitelere yönetici atamalarına dek hemen her konuda cemaat yapılanmalarının kamu alanına nasıl egemen olduğu; yargının nasıl daha aşırı bir biçimde aynı doğrultuda siyasallaştığı; sermayenin, özellikle de medya sermayesinin hangi yönde el değiştirdiği ve benzeri gelişmeleri görmek için AKPnin daha ne yapması bekleniyordu? Bugün, bunca yıl AKPye yeşil ışık yakarak, bu iktidarın, demokrasi dışı uygulamalarını ve yolsuzluklarını ya yeterince ya da tümüyle görmezlikten gelmenin kaçınılmaz sonuçları yaşanıyor.

\n

***

\n

Ülke siyaseti, 13 Haziran sonrasında, Kürt sorununu da içerecek bir anayasa yapılması, bir başka anlatımla rejim sorununu çözmek zorundadır. Oysa AKP iktidarının da olağanüstü çabaları sonucu, bugün başta üniversite ve basın yayın olmak üzere bu konuda etkili olabilecek toplumsal güçler çok zayıflatılmış; barolar, sendikalar, işveren örgütleri ve dernekler kendi içlerinde bölünmüş durumdadır. Bu nedenle Cumhuriyetin kuruluş değerlerine, yani demokrat, laik ve sosyal bir hukuk devleti özüne sahip çıkacak kadar güçlü değildirler. Baskılar sonucu zayıf kalan sivil toplum kuruluşlarının bıraktığı boşluk yıllardır, tarikat ve cemaat yapılanmalarıyla dolduruluyor.

\n

***

\n

Son bir yılda yaşadığı iki kurultay ve üst yönetim değişikliğiyle CHP, devletin baskıcılığından sivil toplumun özgürlükçülüğüne geçiş biçiminde özetlenebilecek bir değişim süreci yaşıyor. Önemli olan bu değişimin 13 Haziran sonrasının milletvekili sayılarına ve siyasetine nasıl yansıyacağıdır.

\n

Kimi çok önemli projeleri ve önerileriyle açılımlar yapan CHPnin, aynı başarıyı aday saptanması sürecinde gösterdiği söylenemez.

\n

Önceden verilen sözlerin ve örgütünün istek ve beklentilerinin tersine çok sınırlı sayıda seçim çevresinde önseçim yapan CHP üst yönetimi, milletvekili adaylarının saptanmasında yanlışlar yaptı. Aday saptamalarında hangi ilke ve kurallara uyulduğu ilgili örgütlere açıklanmadı. Aday saptanması sırasında hiçe sayılan il ve ilçe örgütleri, yine de seçim sürecinde çok başarılı bir çalışma yaptılar.

\n

Hiçbir kişisel düzleme indirmeden, başka bir deyişle nesnel olarak bakıldığında kolayca görülür ki, CHP milletvekili adaylarının büyük çoğunluğu, geçmişte CHPye emek vermiş; özellikle de Cumhuriyetin ve solun özgürlükçü, eşitlikçi ve katılımcı değerlerine sahip; dürüstlüğü tartışılmayan; siyasette deneyimli ve birikimli CHPliler arasından saptanmadı. Sağcı köşe yazarlarının alkışları arasında, CHPnin sol düşünceden çok cemaatlere şirin görünmesine çalışıldı; CHP kimliği ısrarla reddedilircesine, merkez sağdan ve giderek cemaat bağlantıları güçlü, CHPyi düzeltmeyi iş edinecek olanlardan bir aday derlemesi yapıldı.

\n

Seçimlerden sonrası CHP için iki sonuç kaçınılmazdır. Bunlardan ilki, CHPnin yapısal iç uyumunun sağlanması ve demokratik işleyen bir parti yapısına bir an önce kavuşturulmasıdır. İkincisi de bununla birlikte, pek çoğu geçmişte birlikte siyaset yapmamış bir Meclis grubunun etkin ve verimli çalıştırılmasıdır.

\n

Kısaca, CHPnin hem kendi içinde katılımcı ve özgürlükçü bir yapılanmaya gitmesi, hem de Mecliste ve Meclis dışında, çok daha etkin bir çalışma sürecine girmesi gerekiyor.

\n

Bu satırların yazıldığı saatlerde seçim sonuçları henüz belli değil. Sonuç ne olursa olsun, ülkenin bundan sonraki gündeminde rejim sorunu var; hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi ve bunun Kürt sorununun ülke bütünlüğü içinde çözümü ile birlikte gerçekleştirilmesi için CHPye özel bir işlev düşmektedir.

\n

Ancak, yazının başlığında ne demiştik? Geç değilse!

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları