Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bilim-Siyaset İkilemi
Son ayların yapılanmaları, ülkemizde, kamunun elindeki kurumlarıyla, bilim dünyasının neredeyse tamamıyla, AKP siyasetinin egemenliği altına girmekte olduğunu gösteriyor.
AKP’nin bilim kurumlarını ele geçirme çalışması üç önemli noktada yoğunlaşıyor. Bunlar, YÖK yönetiminin değiştirilmesi; eskisi ve yenisiyle devlet üniversitelerinin rektörlüklerine yapılan çoğu atama işleminde AKP yakınlığının asıl ölçü alınması ve TÜBİTAK Bilim Kurulu’nun saptanmasının “tek seçici” olarak Başbakan’a bırakılmasıdır.
Böylelikle AKP siyaseti, bilim kurumlarının tepe noktalarını kendi denetimi altına almış olmaktadır.
Önce bir noktanın altı çizilmelidir: İnsanlık tarihi, siyasetin bilim dünyasına “karışmasının” yıkıcı sonuçlarıyla doludur. Çünkü siyasetin karıştığı yerde bilimsel çalışma özgürlüğü olmaz; bu özgürlük olmayınca da bilimsel çalışma olamıyor.
Gerçekte, ülkemizde bilimin yeterince gelişmemiş olmasının ana nedeni, özellikle 12 Eylül sonrasında siyasetin bilime çok aşırı biçimde karışmasıdır. Bu aşırı karışma, AKP anlayışıyla çok daha “aşırı” boyutlara taşınmaktadır.
***
Siyasetin bilime karışmasının “nedenleri”, kurumlara göre değişik olabilir.
YÖK yönetimi ve rektör atamalarında “türban” konusunun belirleyici olduğu kanısı kamuoyunda çok yaygındır. Yasal düzenlemeleri bir türlü aşamayan hükümet, iç yargı ve AİHM kararlarını uygulama baskısıyla kırmak istiyor ve bu nedenle de türban konusuna açıkça destek veren ya da hoşgörü ile bakacağını açıklamış bulunan rektör adaylarını görevlendirerek, sorunu “tepeden” çözmek istemiş olabilir. Yargı kararları-uygulama uyuşmazlığının nasıl bir sonuca bağlanacağı; çatışmalara yol açıp açmayacağı önümüzdeki günlerde, üniversitelerin açılmasıyla, yaşanarak anlaşılacaktır.
AKP’nin bilim kurumlarını ele geçirme, bir adım daha, “el koyma” girişiminin tek nedeni türban olamaz. TÜBİTAK’ın bu sorunla doğrudan bir ilgisi bulunmuyor; yine de Başbakan, “Başbakan olduğu günden bu yana ısrarla ve inatla” bu kurumun yönetimini bizzat kendisi saptamak istiyor. Ancak çok demokratik (!) davranıyor ve bu tutumunun nedenlerini ya da gerekçelerini kamuoyuna açıklama gereği duymuyor. Başbakan’ın bu ısrarına, bilim dünyasının ve genel kamuoyunun, çok kararlı bir biçimde karşı çıkması gerekir.
Bilim kurumlarını ele geçirme girişiminin, bu kurumlara kendi adamlarını yerleştirme, yani “kadrolaşma” gibi bir nedeni olduğu yadsınamaz. Bu kadrolaşmanın niteliği ve akademik olmayan personel ile sınırlı kalıp kalmayacağı başlı başına çok önemli bir sorun olarak kamuoyunun duyarlılığını gerektirmektedir. Eğer AKP yanlısı kadrolaşma “bilim insanlarını da kapsarsa”, eğer öğretim üyesi alımlarında ve onların unvan yükselmelerinde, AKP yakınlığı etkili olursa, artık bilimsel nesnellikten söz edilemez ve bu ülkede bilimin “ruhuna fatiha” okumak gerekecektir.
***
Doğrusu hükümet, dünyadaki gelişmeleri de dikkate alarak, son yıllarda “bilim ve araştırmaya” TÜBİTAK kanalıyla harcanmak üzere bütçeden oldukça yüksek miktarda paralar ayırıyor. Bu kaynakların kullanımının siyasal sorumluluğu hükümetin üzerindedir. Ancak bundan sonrası, yani, bilimsel araştırma paralarının nasıl ve nerede kullanılacağına karar vermesi gereken, yine bilim insanları ve bunların oluşturdukları kurullardır. Bu kural yalnız ve ancak “dikta” rejimlerinde bir yana bırakılır ki.. o tür ülkelerde bilimin gelişemediği bir gerçektir.
Çok sakıncalı olabilecek bir nokta daha var.
Hükümet, başta TÜBİTAK olmak üzere yönetimini saptadığı bilim kurumlarına, “nelerin araştırılması” ya da “araştırılmaması” gerektiği konusunda da doğrudan ve dolaylı olarak karışırsa, bu ülkede yalnız bilimsel araştırmanın değil, toplumun geleceği de kararır!
***
Türkiye, yeni eğitim yılına, bilim kurumlarının yönetimlerini AKP hükümetinin belirlediği bir ortamda giriyor. Yönetimlerin uygulamalarının “bilimsel nesnellik” ölçülerine uygun olmasının sağlanması, yalnız iç ve dış bilim çevrelerinin değil, tüm toplum için de yaşamsaldır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü markanın adı bir kez daha listede!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!