Yakup Kepenek
Yakup Kepenek yakupkepenek06@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Adını Doğru Koyun!

09 Şubat 2015 Pazartesi

Haziran seçimlerine yoğun rejim tartışmalarıyla gidiliyor. Cumhurbaşkanı, başkanlık sistemi istiyor. Kamuoyu, her şeyi unutmuş, bu noktaya kilitleniyor.
Kimi yazar ve yorumcular ve özellikle de muhalefet partileri, haklı olarak başkanlık sistemiyle ulaşılmak istenilenin, gerçekte, dört dörtlük bir diktatörlük olduğunu öne sürüyor.
Ancak karşı çıktıkları diktatörlüğün
şimdiye dek oluşmuş bulunan temellerini
konuşmuyor; eleştirilerini tümüyle Cumhurbaşkanı’nda kişiselleştiriyor; böylece ana sorunlar tartışılamıyor; eleştiri alanı iyice daraltılıyor.
Burada büyük ve tarihsel bir yanlış yapılıyor. Gidilmekte olan rejimin adı doğru konulmuyor. Hazirandan sonra ulaşılmak istenilen ne başkanlık sistemidir ne de bildiğimiz sıradan bir diktatörlük; istenilen, adını koymaya kimsenin dilinin varmadığı Siyasal İslam rejimidir!

***

Ülke, AKP tarafından bu noktaya adım adım getirildi. Ustalıkla ve bilinçle yürütülen bu politikaya aynı bilinçle ve kararlılıkla karşı çıkılmadı; ne Meclis’te ne de Meclis dışında.
Anımsayalım. Toplumun geleceği olan eğitim, büyük ölçüde dinselleştirildi. Yine toplumun gözü-kulağı olması gereken basın-yayının, özgürlüğünün, bir kısmı dinci iktidarın yoğun baskısı bir kısmı da aynı tür sermayenin dişlileri arasında un ufak edildi. Devlet bürokrasisi AKP düşüncesini taşıyanlarla dolduruldu. Bürokrasi, iç çekişmelerle etkinliğini yitirdi; çökertildi.
Bu süreci altyapısı olarak, hukuk devleti yerle bir edildi; ekonomiyi düzenlemeyle görevli olan kurumlar; iktidarca teslim alındı; bunların son kalelerinden Merkez Bankası da sürekli bombalanıyor.
Öte yandan, siyasi partiler ve seçim yasaları, demokratik ve katılımcı bir işleyişe kavuşturulmadı; seçim barajına dokunulmadı. Sendikal haklar kullanılmaz kılındı; toplantı ve gösteri hakkının kullanımı iyice kısıtlandı.
Üniversitelerin çoğu ve diğer bilim kurumları, çağın gelişmelerinden uzak kaldı; başka ülkeler hızla ilerlerken Türkiye bilimsel gelişmede de çok geri düştü. O kadar ki topluma artık bilim değil, Diyanet İşleri Başkanlığı yol göstermeye başladı.
Tanrı aşkına, var olan yapının neresi demokratik ki adına başkanlık sistemi denilince birdenbire diktatörlük olsun?!
Başkanlık dayatmasıyla, gerçekte, bu yapıya dokunulmaması; şimdiye dek atılan yapısal temellerin ve sağlanan birikimin güçlendirilerek sürdürülmesi isteniyor.

***

Adını doğru koyun çağrısı, bu nedenle başkanlık sistemine karşı çıkanlar için öncelikle geçerlidir.
Bu köşede geçen hafta önerilen, seçimlerde AKP’ye bir çatı yapılanmasıyla karşı çıkılması çağrısı bu nedenlere dayalıydı.
İçinde bulunulan rejimin doğru tanımlanmasına dayandırılacak kapsamlı bir yapılanma, çağdaş demokratik Türkiye ya da aydınlık bir gelecek için adı altında bir ideolojik bütünlük sağlamalıdır. Girişim, özgürlük, eşitlik, laiklik ve barış üzerine kurulmalı; hukuk devleti, çağdaş eğitim ve üniversite, özgür basın, demokratik parti yapısı ve seçim sistemi; güçlü sendika ve kişi dokunulmazlığı boyutlarını da içermelidir.
Seçmen, yalnızca özgürlük ortamında haklı olabileceğini; ekmeğini büyütebileceğini; kişiliğiyle, malı, mülkü ve çevresiyle güvence altında olabileceğini duyumsamalıdır. Bunun sağlanması için de seçmene, aş, iş, sağlık ve ekmek, kısaca ülke ekonomisinin AKP’den çok daha etkin ve üretken yönetileceğinin güvencesi verilmelidir. Oluşuma yalnız siyasal partiler değil, sendikalar ve sermaye örgütleri de dahil, bu görüşlerde birleşen tüm kesimler ve kişiler katılmalıdır.
Evet, adı doğru konulmalı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları