Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Çarşaflamak!
CHP Genel Başkanı Baykal’ın İstanbul’da “kara çarşaflı bayanlara törenle CHP rozeti takmasını” geçen hafta bu köşede çıkan yazımla eleştirdim. Eleştirilen, kara çarşafın, altı ok takılarak “simgeleştirilmesidir”; ne eksik ne de fazla!
Konu, saptırılmamalı!
Arkadaşlarımla birlikte bizim karşı olduğumuz, partimizin Baykal tarafından “kara çarşafı simgeleştiren” bir sürece sokulmasıdır.
Anadolu’da, yazma ve tülbent gibi geleneksel başörtülerinin içinde büyüdük. Rahmetli annemin yazması harikaydı. Sorun, başın örtülmesi değil. Sorun, türbandan sonra “kara çarşafın” da “simgeleştirilmesi” ve buna milyonlarca insanımızla birlikte yıllardır emek verdiğimiz CHP’nin alet edilmesidir.
CHP, elbette, başı örtülü kadınların da oyunu almalıdır. Bunun için yapılması gereken, öncelikle, onların, “eğitim, iş ve aş” gibi sorunlarına çözümler üretmektir. Yıllarca SHP ve CHP’de yöneticilik yaptım, başı örtülü diye kadınlar hiç dışlanmadı; 1989 yerel seçimleri kara çarşafa sarılarak kazanılmadı. CHP, temel eğitimin 12 yıla çıkarılmasını ve bütün kızların en azından bu eğitimi almasını; işsizlik sorununu somut programlar uygulayarak çözmeyi ve özellikle kadının iş bulmasını sağlamayı asıl görevi saymalıdır. Kadının, eğitim alarak çalışma yaşamına daha çok katılması için uğraş verilerek; onların ekonomik özgürlüğünün sağlanması amaçlanarak ve bunlar için somut programlar yapılarak çalışılırsa, kadınların oyları alınır. Bu konularda hazırlanan projeleri sahiplenmeyen Baykal’ın anlamadığı, tam da budur!
***
Kara çarşafı ve türbanı “özgürlükçü” geçinerek savunan ve Baykal’ı sahiplenerek bizleri “kılık kıyafet zaptiyesi” olmakla suçlayan bazı sağcı yazar ve yorumcular, iyice çarşaflıyor.
Ömürlerini, ırkçı ve dinci faşizme karşı savaşarak geçiren bizleri, yani, solcu oldukları için ve yalnızca düşünceleri nedeniyle, kendileri, yakınları ve CHP’li arkadaşları faşist kurşunlarına hedef olan; işkenceden geçirilen; işinden, ekmeğinden edilen; can kardeşlerini Sıvas’ta, Maraş’ta, Çorum’da ve benzeri saldırılarda kaybeden bizleri, özgürlük ve demokrasi karşıtı göstermeye çalışmak ve böyle suçlamak, önce, çok boş bir çabadır; sonra da, en azından ayıptır.
Hele bunu, gazete köşelerinin ve TV kanallarının olağanüstü olanaklarını eşitsiz bir biçimde kullanarak yapmak da, ayrıca hakça sayılmaz.
***
Türbanı ve kara çarşafı “özgürlük” etiketi giydirerek savunanlar, yanlış yapıyor.
Konuya, “18 üzerinden”, kesit bakıyor; bunlar, kapanan kadının 18 yaş “öncesinde” nasıl yaşadığıyla hiç ilgilenmiyor.
Ayrıca kara çarşaflı ve türbanlıların, çocukluğunda, oyun oynama, sinemaya gitme ve eğitim olanakları; çocukluktan gençliğe geçiş süreçlerinde yaşadıkları ya da yaşayamadıkları; evlenme yaşları; nasıl evlendikleri; çalışma, spor yapma, sanat etkinliklerine katılma ve bunları tek başlarına kararlaştırma gibi konularda ne kadar özgür oldukları, açıklık kazanmalıdır. “O konulara karışmam” anlayışıyla, kara çarşafı ve türbanı özgürlük simgesi olarak savunmak, tam bir aldatmacadır.
Kara çarşaf ve türbanın “neden ve nasıl” giyildiğini incelemeden bunları kişi özgürlüğü adına savunmak ve buna bir de “bilimsellik kisvesi” giydirmek, her gün dağıtılan “yalancı doktora” cüppelerini giymeye benziyor!
***
Sorun, giyim-kuşam işi değildir; kadının özgürleşmesidir.
Türbanın ve kara çarşafın kadını özgürleştirdiği görüşünde değilim. Tam tersine, bunların, kadının ruhsal ve bedensel gelişimini engellediğini düşünüyorum!
Unutulmasın, kara çarşaf ve türban savunuculuğu yapılarak özgürlükçü ve demokrat olunamaz.
Bunun tarihsel ve toplumsal çok sayıda kanıtı var. Son kanıt, birkaç ay önce yapılan Pekin Olimpiyatları’dır. Türbanı ve kara çarşafı “özgürlük” adına savunarak, bizi eleştiren sağcılar, olimpiyatlarda, kaç tane kara çarşaflı ve türbanlı sporcu bayan gördüler?
Şimdi, bu kara çarşafçı ve türbancılar takımı, kadının özgürleşmesini bizlerden daha fazla mı savunmuş oluyor?
Geçiniz!
***
Ülkede bir “kara çarşaflı demokrasi gülmecesi” sahneleniyor. Değişmez Genel Başkan Baykal CHP’yi kara çarşafa sarıyor; MHP, Alevi toplumuna yakınlaşmak istiyor. Bütün bunlar siyasetin sapmalarıdır. Çünkü siyaset, toplumun ekonomik gelişme ve demokratikleşme gibi ana sorunlarına çözüm üretemiyor.
Hiç kuşku yok, Cumhuriyet’in aydınlık mayasıyla yoğrulan toplumsal evrimin gücü, bu çok maskeli oyunu, bu aldatmacayı, bu yalan-dolanı mutlaka bozacaktır.
“Çarşafsız” durum budur!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
En Çok Okunan Haberler
- Futbolda pis kokular yükseliyor
- TÜPRAŞ'ta patlama: 12 kişi yaralandı
- 'Erdoğan bize göre tek seçenektir'
- CHP’de çelişen başkanlara uyarı
- AKP’li vekilin PKK yöneticisiyle fotoğrafı gündem oldu!
- Serdar Ortaç son malını da satışa çıkardı!
- Hekimlerin istifaları hızlandı
- 'Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanı olacak diye...'
- 'Atatürk ile Cumhuriyet ile bayrak ile...'
- Son seçim anketinde çarpıcı sonuç!