Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Amerika, koronada da rekordan vazgeçemiyor

09 Kasım 2021 Salı

Bizim de “küçük Amerika!” olmaktan kurtulamadığımızın göstergesi tartışma gündemleri, ikili kutuplaşmanın sertleştiğinin de kanıtı içerikleriyle, ister istemez bizim kamuoyumuzun haberlerine de taşınmış oldu. 6 Kasım tarihli son verilerle yinelenen Amerika’daki koronavirüs üzerinden rekorlarda, hastalıktan toplam ölen sayısının 73 bin 605’e yükseldiği, yeni vaka sayısının 22 bin 85, yedi günlük ortalamanın ise 73 bin 505 olduğu, hastalığın çıkışından bu yana  gelişmeler grafiklerle de gösterildi.

Amerika’nın gelişmişliği, demokrasisinin gücü üzerinden inançlarından dönmeyenlerin tezlerine göre, nüfus yoğunluğuna göre ürkütücü bir tablonun söz konusu olmadığı, aşılamada ise zaten dünyanın rekor kıran ülkesi konumunda olduğunun altı çizilip duruluyor. Amerika’nın başkanlık rejiminin işleyişi, hele de açık diktatörlükler kadar geçerli olabilen sermaye gücü, toplumun düşüncelerinin güdülenme boyutlarına bakıldığında sivil diktatörlük işleyişinde de rekor kırabilen ülke olarak, insan haklarının işleyişinin gerçekleri üzerinden toplumsal gidiş tablosu giderek bozuluyor.

Kaçınılmaz aralarındaki ideolojik açı farkının işleyişinin çok zayıf olmasına karşın, her iki parti arasındaki çatışmacılık giderek her konuda olduğu üzere koronavirüs üzerinden de sertleşiyor. İktidardaki Demokrat Parti’nin, insan hakları üzerinden toplumu koruma boyutları ile çok güçlü hukuksal tezlerle donatılmış, aşı olmamakta direnenlerin, hastalığa yakalanmadıklarına ilişkin kanıt göstermelerini zorlayan, ocak ayında yürürlüğe girmesi gündemde olan yasal düzenleme, Cumhuriyetçilerin itirazları, açtıkları davalar üzerinden ret kararları ile yüzleşilmiş bulunuluyor.

Cumhuriyetçiler işsizlerin artabileceği tehdidine sarılırken, Demokratlar insanların yaşam ve sağlık haklarının korunması üzerinden zorunluluktan söz ediyorlar. Görüldüğü üzere, insanların en tartışılamaz sağlık, yaşam hakları üzerinden bile demokratik değerlerin çok uzağında bir Amerika gerçeği ile yüz yüze kalınmış olunuyor.. Amerika’nın bize göre kıyaslanılamayacak kadar, yasama-yürütme-yargı bağımsızlığının geçerli olduğu Başkanlık modelinin, uygulamadaki insan hakları, demokrasi sapmalarının ürünü olarak ne boyutlarda sorunlu olduğuna ayna tutulmuş olunuyor.

***

Bizdeki dünyada bir benzeri daha söz konusu olmayan, tek adam otoriterliğini, Saray rejimini yaratmış olan, Amerika’nın bize layık gördüğü ucube modelde, yaşamın her alanına dönük sorunlar patlamasına da ayna tutulmuş oluyor. Korona üzerinden bir tek dünya örnekleri ile tek gündemli çarpıklıkları bu köşeye taşımanın elbette fazlaca bir değeri yok. Artılar ve eksilerle karşılaştırıldığında dünya sıralamasında yine diplere düşüyoruz. En acısı ise bizim özelimizde, Cumhuriyet kazanımları ile gelinebilmiş noktalardan geriye dönüş uçurumlarına bakmak gerekiyor.

Polemiksiz, evrensel ölçeklerde insan hakları, hukuk devleti düzenleri işleyişleri, demokrasi işleyişleri standartları içinde, yaşamın her alanına dönük gelgitler, nerelerden nerlere doğru düşüşler yaşanıldığına bakıldığında, yine evrensel ölçeklerdeki verilerle biz asla adımızın yan yana geçmemesi gereken en gerideki ülkeler düzeylerine, diplere çekiliveriyoruz.. OECD ülkeleri içinde en sonlarda olmaya çoktan alışkanlık kazanmıştık. Acı olanı, sıralamada yanlarına düştüğümüz ülkelerin adlarını vermekten bile utanır olduk.

Gerçekleri ters yüz edebilmede istatistiksel yalanların çok işlevsel olduğu günümüz dünyasında, yalanlarla gerçekleri tersyüz edebilmek giderek kolaylaştığından, koşulların gerçekleri ile algılarla yaratılmış çarpık, karanlık tablolar arasındaki tersyüz edilişlerde sınır tanımazlık geçerli. Yine de seçmen kandırmacalarının bir sınırı var. İki cambazın aynı ipteki oyunları gibi, üstte yürüyenin beklenmedik bir noktada alta düşüşü de yaşanıyor.

Türkiye’nin nabzını doğru tutabilenler için, sınırsız inanç sömürüsü ile kitleleri, çoğunluk seçmeni sınırsız yoksullaştırarak, kazanılmış haklarının altına düşürerek oynatabilmek, şeriatçı diktatörlüklerde geçerli olabildiği kadar uzun ömürlü olamıyor. Bizim siyasal İslamcıların, Amerikan mandacılığının sınırsız yürütücülüğüne rızacıları için dahi, Cumhuriyet değerlerinden, Atatürk devrimciliğinden yansımış öylesine güçlü, etkili tatlar aşılanmış ki.. Eninde sonunda isyan dalgasına katılmamaları olanaksızlaşıyor.. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları