Sinan Meydan
Sinan Meydan sinan.meydan@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası’nın açılışı

09 Ekim 2024 Çarşamba

“Atatürk, Birinci Endüstrileşme Planı’na göre Sümerbank’ın kurduğu ilk Türk basma fabrikasını açtı.” (9 Ekim 1937)

Dünya Ekonomik Buhranı’nın ülkeleri altüst ettiği 1930’larda genç Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün liderliğinde, planlı devletçi kalkınma hamlesi başlatmıştı. Ülkenin dört bir yanında fabrikalar açılıyordu. O fabrikalardan biri de tam 87 yıl önce bugün, 9 Ekim 1937’de Atatürk’ün açtığı Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası’ydı. 

SÜMERBANK’IN DOKUMA FABRİKALARI

Türkiye’de 1933’te, Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı (BBYSP) kapsamında Sümerbank’ın, öncelikle yüksek üretim kapasitesine sahip dokuma fabrikaları kurmasına karar verilmişti.

Sümerbank, 1934-1939 arasında şu dokuma fabrikalarını kuracaktı:   

1- Kayseri Bez Fabrikası (1935)

2- Ereğli Bez Fabrikası (1937)

3- Nazilli Basma Fabrikası (1937)

4- Gemlik Suni İpek Fabrikası (1938)

5- Bursa Merinos Fabrikası (1938)

6- Malatya Bez ve İplik Fabrikası (1939)

7- Bakırköy Bez Fabrikası -genişletildi- (1934)

NAZİLLİ BASMA FABRİKASI’NIN KURULUŞU

Sümerbank, hammadde ve su kaynaklarına, kömür yataklarına, demir yollarına yakınlık ve işgücü durumu gibi nedenlerle Türkiye’nin ilk basma fabrikasının Nazilli’de kurulmasına karar vermişti.

Nazilli Basma Fabrikası ile Kayseri Bez Fabrikası’nın kuruluş hazırlıkları birlikte yürütülmüştü. Fabrikalar, Sovyetler Birliği’nden alınan ve 20 yılda mal karşılığı geri ödenebilecek faizsiz krediyle inşa edilmişti.

Nazilli Basma Fabrikası’nın projelerini hazırlama görevi Türk-Sovyet ortaklığıyla kurulan Türkstroy’a verilmişti. Nazilli Basma Fabrikası’nın proje çizimlerini, Kayseri Dokuma Fabrikası’nın da çizimlerini yapan Sovyet Mimar İvan Sergeevich Nikolaev yapmıştı. Fabrikanın inşaatında kullanılacak malzemeler Sovyetler Birliği ile Almanya’dan getirilmişti. 

Nazilli Basma Fabrikası’nın 5 milyon liraya mal olacağı hesaplanmış ve iki yılda bitirilmesi planlanmıştı. Fabrika, 28 bin 236 iğe, yılda 2 bin 914 ton pamuk tüketimine ve 20 numara bazında 3 bin ton iplik üretim kapasitesine sahip bir kombina olarak tasarlanmıştı. Fabrikanın yılda 18 milyon metre basma üretmesi ve üç vardiyada yaklaşık 2 bin 500 işçi çalıştırması planlanmıştı. 

Nazilli Basma Fabrikası’nın temeli, 23 Ağustos 1935’te Ekonomi Bakanı Celal Bayar tarafından atılmıştı. Temel atma töreninin ardından Aşağı Nazilli’de 502 bin 098 m2’lik alanda Nazilli Basma Fabrikası inşa edilmeye başlanmıştı. 

29 Ekim 1937’de açılması planlanan fabrika, daha önce bitirildiği için, planlanandan 20 gün önce, 9 Ekim 1937’de açılmıştı.

FABRİKAYI ATATÜRK AÇTI

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Ege Manevraları’na katılmak için 8 Ekim 1937’de Ankara’dan hareket etmiş, 9 Ekim 1937’de Aydın’a ulaşmıştı. Nazilli Basma Fabrikası’nın açılışı ile Ege Manevraları’nın aynı günlere denk gelmesi güzel bir tesadüf olmuştu. Dönemin basını, bu güzel tesadüfü, genç Cumhuriyetin “ekonomik ve askeri güç gösterisi” olarak yorumlamıştı.

9 Ekim 1937 Pazar günü, sabahın erken saatlerinden itibaren Nazilli kalabalıklaşmaya başlamıştı. Kent bir gelin evi gibi süslenmişti. Her yer bayraklarla donatılmıştı. İstasyonda bir tak kurulmuştu. Ayrıca Aydın ve Nazilli heyetleri ile Tire ve Aydın bandoları istasyonda hazır bulunmuştu. Ulus gazetesinin deyişiyle “Kasaba emsalsiz bir bayram şenliği içinde çalkalanıyordu.” (Ulus, 10 Ekim 1937).

Nazilli’ye ilk önce Ege Manevraları için Aydın’da bulunan ordu komutanları gelmişti. Saat 12.00’de istasyondaki Tire Bandosu’nun selam havası içinde Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, İkinci Ordu Müfettişi Orgeneral İzzettin Çalışlar, Genelkurmay Asbaşkanı Asım Gündüz ve Jandarma Komutanı Naci İldeniz Nazilli İstasyonu’na varmıştı. Bir süre sonra istasyona ulaşan ikinci trenle ise Trakya Umum Müfettişi General Kazım Dirik ve İzmir Valisi Fazlı Güleç gelmişti. Kafile, istasyondan hep birlikte Nazilli Halkevi’ne geçmişti. 12.40’ta ise Ekonomi Bakanı Celal Bayar ile Dâhiliye Vekili ve CHP Genel Sekreteri Şükrü Kaya, Bayındırlık Bakanı Vekili Ali Çetinkaya, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, Milli Savunma Bakanı Kazım Özalp, Maliye Bakanı Fuat Ağralı, Kültür Bakanı Saffet Arıkan, Gümrük ve İnhisarlar Bakanı Ali Rana, Orman Umum Muhafaza Komutanı Korgeneral Seyfi Özel istasyona varmıştı.

Cumhurbaşkanı Atatürk, beraberinde Başbakan İsmet İnönü, Prof. Afet İnan, Tarım Bakanı Şakir Kesebir ve Kütahya Milletvekili Recep Peker’le birlikte tam saat 13.30’da istasyona gelmişti. Vagondan inen Atatürk, istasyon civarını dolduran halkın hiç durmayan saygı, sevgi tezahüratı eşliğinde sırasıyla önce Mareşal Fevzi Çakmak’a sonra Celal Bayar’a ve diğer bakanlara iltifat etmişti. İki tarafa sıralanmış ve geniş meydanı doldurmuş halkın, öğrencilerin ve karşılamaya gelen heyetlerin sevgi gösterileri arasında, beraberindekilerle birlikte Nazilli Halkevi’ne gitmişti. Atatürk orada biraz dinlendikten sonra “Gıdı Gıdı” adlı özel fabrika treniyle Nazilli Basma Fabrikası’na geçmişti.

Atatürk, fabrika istasyonuna geldiğinde fabrika düdükleri ötmeye ve Aydın Müzikası, İstiklal Marşı’nı çalmaya başlamıştı. Atatürk, fabrika istasyonunda Sümerbank İdare Meclisi Başkanı Safa, Sümerbank Genel Direktörü Nurullah Esat Sümer, Trakya Umum Müfettişi General Kazım Dirik, Nazilli Basma Fabrikası Müdürü Fazlı Turga, basın mensupları ve daha birçok kişi tarafından karşılanmıştı. Fabrika binaları ve meydan bayraklarla süslenmişti. Fabrika binalarından birinin üstünde şu yazı göze çarpmaktaydı: “Atatürk’ümüze. Kudretli ve sihirli elinizle açtığınız basma fabrikası pamuk sanayinde kemalin en yüksek ifadesidir.” Dış kapıdan girince sağdaki binanın önünde karşılıklı sağlı sollu 12 ilkokul öğrencisi dizilmişti. Her öğrencinin elindeki selede Nazilli’de yetişen ayrı cins pamuklar vardı. Selelerdeki pamukları inceleyip öğrencilerin başını okşayan Atatürk, binlerce insanın coşkun tezahüratları, “Yaşa! Var ol!” sesleri arasında güzel ezgiler eşliğinde müdüriyet binasına doğru yürümüştü. Üzerinde gri elbise, ayaklarında siyah iskarpin vardı.

Mustafa Kemal Atatürk, Nazilli Basma Fabrikası’nı açarken

Giriş kapısının yanındaki tabelada da “Atatürk, Birinci Endüstrileşme Planı’na göre Sümerbank’ın kurduğu ilk Türk basma fabrikasını açtı” yazmaktaydı. Fabrikada müdüriyet dairesinde biraz dinlenen Atatürk, oradan fabrikanın balkonuna çıkmıştı. Atatürk fabrika balkonunda görünür görünmez bir kere daha halkın alkışları ve “çok yaşa” sesleri her tarafta yankılanmıştı.  

Açılış töreninde önce Nazilli Belediyesi adına avukat Sami bir konuşma yapmıştı. Sami konuşmasında bu değerli eser için Atatürk’e ve mesai arkadaşlarına Nazilli halkı adına teşekkür etmişti. Daha sonra Ekonomi Bakanı Celal Bayar konuşmuştu. Fabrika makinelerinin ve teçhizatının çoğunun yakın komşumuz ve dostumuz Sovyet Rusya’dan alındığını belirtmişti. Bayar, 18 ayda kurulan fabrikanın yaklaşık 7.5 milyon liraya mal olduğunu belirtmiş ve üretim kapasitesi hakkında bazı bilgiler vermişti. 

Celal Bayar’ın konuşmasının ardından fabrika izcileri, Nazilli sporcuları ve kadın erkek fabrika işçileri Cumhurbaşkanı Atatürk’ün önünde resmigeçit yapmıştı. Bütün işçiler, fabrikanın ürettiği kumaşlardan dikilmiş giysiler içindeydi. Sporcular spor kıyafetleriyle, kadın işçiler başlarında kasket, üzerlerinde pazen elbiseleriyle, erkek işçiler ise iş elbiseleriyle ve ellerinde bayraklarla resmigeçide katılmıştı. Atatürk resmigeçit sonrasında fabrikanın iplik, dokuma ve hallaç dairesinin kapısına gelmişti. Burada Sümerbank Genel Müdürü Nurullah Esat Sümer, kendisine Sümerbank amblemi şeklinde bir altın anahtar vermişti. Anahtarın üzerinde “Nazilli Basma Fabrikası, 9/10/1937” yazmaktaydı. Atatürk, anahtarı alıp alkışlar arasında fabrikayı açmıştı. 

SANAYİNİN MUSİKİSİ

Atatürk’ün fabrikaya girişini ve sonrasında yaşananları Şevket Süreyya Aydemir’den dinleyelim: 

“Nihayet fabrika alanına girildi. Alkışlar, şarkılar, havuzlara dökülen şakrak suların şıpırtıları ve ta kasabadan beri yayılıp gelen davul zurna sesleri, zeybek naraları… Ama fabrikada tıs yoktu. Fabrika, garip, derin bir sessizliğe gömülü, sanki uyuyordu… Müdür Fazlı Turga öne düştü. Bir yoldan, bir holden geçildi. Fabrikanın tam 480 büyük tezgâhının birer çökmüş dev gibi sıra sıra dizildikleri düz, geniş tepeden ışıklarını alan aydınlık, temiz atölyeler uzayıp gidiyordu. Herkes yerinde, herkes makinesinin başındaydı. Atatürk’ü, her yeri gören, yerden yüksekçe bir platforma buyur ettiler. Burada fabrika; takımların, bölüklerin, taburların geçit resmi için sıralanıp yerlerini aldıkları bir karargâh meydanına benziyordu. Ve bir karargâh meydanı gibi burada da kumanda bekleniyordu. Kumanda duyulmadı ama Atatürk’ün arkasında duran müdürden sessiz bir işaret verildi. İşte o zaman bin başlı dev, korkunç bir kükreyiş, bir kuduruşla birden harekete geldi. Müdürün verdiği o işaretle bütün motorlar, tezgâhlar birden coşmuş kudurmuşlardı. Şimdi Menderes Vadisi göklerine kadar varan Menderes’in kim bilir kaç defa duyduğu yer sarsıntısı gürültülerini, yıldırım uğultularını andıran bir dünya titreyişi havayı dolduruyordu. Atatürk’ün (…) işte o anda, belki kendi bile farkında olmadan ağzından şu kelimeler döküldü: ‘İşte bu bir musikidir.’ Evet, bu bir musiki idi. Devletin musikisi değil, tekniğin musikisi… İnsanoğlunun, tabiatın üstündeki zaferin musikisi... Mitologyanın bütün ilahları bir araya gelse bu yaratıcı kudretin zerresini harekete getiremezlerdi. Ne Olimpos’un hâkimi Zeus, ne Gök Tanrısı, ne Zelzeleler Tanrısı, ne Yeraltı Tanrısı, hayır, hiçbiri… Çünkü onlar bir masaldır. Ama bu musiki yarın bütün Türkiye’ye yayılarak yarınki Türkiye’nin eski Anadolu haraplığını yenişinin bir çığlığı gibi bütün ovalarımızı, dağlarımızı, beldelerimizi doldurabilirdi. Yüzlerce ve yüzlerce fabrikanın, maden ocağının, santralların, dağ boylarınca rüzgârlardan inleyen pilonların, cereyan nakil hatlarının musikisi… Evet, neden olmasındı?”

Atatürk, beraberindeki İsmet İnönü, Celal Bayar, Mareşal Fevzi Çakmak, General Asım Gündüz, General İzzettin Çalışlar, Prof. Afet İnan, Sümerbank Genel Müdürü Nurullah Esat Sümer, İdare Meclisi Başkanı ve bakanlarla fabrikanın her bölümünü gezmiş, fabrikanın üretmeye başladığı basmaları incelemişti. Bu sırada Fazlı Turga’dan fabrika hakkında uzun uzadıya bilgi almıştı. İncelemeleri sonrasında Nurullah Sümer ve Fazlı Turga’yı tebrik ederek “Gördüklerimden çok memnun oldum” diyerek fabrikadan ayrılmıştı. Saat 16.00’da fabrikadan çıkan Atatürk, dışarıdaki kalabalık tarafından bir kere daha coşkuyla alkışlanmıştı. Başbakan İsmet İnönü ve Prof. Afet İnan’la birlikte otorayla Nazilli İstasyonu’na geçen Atatürk, oradan saat 16.15’te özel treniyle manevra sahasına doğru hareket etmişti. Gece fabrikada davetlilere büyük ve güzel bir ziyafet verilmişti.

***

Cumhuriyet, KİT’lerle Anadolu’nun yüzlerce yıllık kötü kaderini değiştirmek istemişti. Nazilli Basma Fabrikası gibi büyük fabrikalar, Anadolu’daki durağanlığa son verecek bir potansiyele sahipti. Bu bağlamda Nazilli Basma Fabrikası’ndaki 480 makinenin uğultusu, Atatürk’ün tabiriyle gerçekten de “bir musikidir”; bu, yapıcı ve yaratıcı düşüncenin, bilim ve tekniğin, sanayinin, üretimin, kalkınmanın, kentleşmenin ve çağdaşlaşmanın musikisidir. Nazilli Basma Fabrikası’ndan yükselen makine musikisi, Şevket Süreyya Aydemir’in deyişiyle “Yarınki Türkiye’nin, eski Anadolu haraplığını yenişinin bir çığlığıdır.” Gerçekten de Nazilli Basma Fabrikası çok geçmeden yapıcı etkisini gösterecek, Nazilli’nin çehresini değiştirecekti.    

Cumhuriyetin diğer Sümerbank fabrikaları gibi Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası da hammaddenin ürüne dönüştüğü kapitalist düzenin klasik bir sanayi işletmesi değildi; okuluyla, çeşitli kurslarıyla, kreşiyle, hastanesiyle, sinemasıyla, tiyatrosuyla, spor sahalarıyla, Sümerspor’uyla, lojmanlarıyla ve işçisine sunduğu çeşitli olanaklarla aynı zamanda tebaanın yurttaşa dönüşümünü amaçlayan bir sosyo-kültürel aydınlanma kurumuydu. 

Cumhuriyetin diğer eserleri gibi o da yok edildi.

KAYNAK

Sinan Meydan, Cumhuriyetin Sosyo-Kültürel Fabrika Örneği: Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası, Yeditepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nedir Cumhuriyet? 30 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları