Narinler, Sılalar...

19 Eylül 2024 Perşembe

Son bir ayda yaşananlar, son çeyrekte biriken olumsuzluklardan bir kesit... Minicik bir kız laik eğitime, kadın-erkek eşitliğine inanmayanların çevirdiği dolaplarla yok edildi. Narin, ah miniğim, seni yok edenler oldubittiye getiririz, toprağa girdi mi unutulur gider sanmışlar. Yaşarken hiç fark edilmemişsin kuzum; resimlerde kalan gülüşünle belleğimize yazıldın, toplumsal duyarlılığa cansuyu oldun. Toplumsal aklı çaldığını düşünenler, senin narin gülüşünle şapa oturdular. 

Öte yanda iki yaşında bir bebek... Sıla... Şiddet görmüş, cinsel saldırıya uğramış, yoğun bakımda... Hiç olağan bakım görmemiş bir yavru... Çocuk suçlular, eşek kadar ahlaksızlar, eğitim-gelir düzeyi sıfırlananlar, her gün öldürülen kadınlar... İşten atılan, köteklenen işçiler... Traktörlerle yollara düşen, ürünü tarlada kalan çiftçiler... Evlat eline bakan, yaşlılar evi arayışı da fos çıkan emekliler... Yurt, ev, burs bulamayacağı için bin bir güçlükle kazandığı üniversitede okuma-okuyamaya ikilemiyle boğuşan gençler... TV’lerin gündüz izlencelerinde kaçan kaçırılan, yıllar önce öldürülen, kaybolan kadınlarla erkeklerin, okulu unutan, bilgisiz sevgisiz evler dışında umut, aşk ararken “yasaklı madde”ye bulaşan çocuklarla gençlerin kapkara öyküleriyle çok izlenme yarışı... 

Ne oldu bize?

Açlık, işsizlik, pahalılık, yoksulluk, silahlı yumruklu şiddetin sokaklara inmesi... Emek ekmek fildişi kulelerin konusu değilken... Çoluk çocuk ekonomist olduk. 10-12 yaşındaki çocukları bakkalda manavda, toplutaşımda, okul giysisi öteberisi satan yerlerde dinleyin. Ekonomiden sorumlu bakan TV’de işler yolunda muştusu verirken konuştuğu kişiler mutluydu. “Sayın bakan enflasyon akrebi yelkovanı bile isteye koparılan saatle size uygun zamanda mı düşecek? Ekonomi salt halkın tasarrufuyla mı düzelecek?” diye soramadılar; çünkü onların işi çeyrek yüzyıldır yolundaydı.

Soru sözcüklerini unutturan bir iktidar... Sormayı aklından bile geçirmeyen mutlu basın... 

Özgürmüşüz... Baba konuşuyor, oğul konuşuyor, ortaklar konuşuyor; işi tıkırında, koltuğu sağlamlar konuşuyor... Üstünde zeytiniyle ağaç, toprak altında patates konuşurken... Kurtuluş Savaşıyla kurulan güzelim cumhuriyete, 21. yüzyılda yaşatılanlara bakar mısınız? Keşke çocuklar, gençler, yaşlılar, kadınlar, işliler işsizler içinden konuşmasa diye düşündüğüm sırada adamın biri aklımızı çalmaya kalktı. “Anayasanın 4. maddesi gelecek nesillerin iradesine ipotek koymak”mış... 4. madde ilk üç madde değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez der. 

Onurumuzla oynamaya kalkan bir cumhuriyet düşmanı salt 4. maddenin değişmesini “ahmağa anlatır” gibi anlatmışmış... 

“Ahmak misafir, ev sahibini ağırlar.”

Bu cumhuriyet düşmanı kendi yerini tanımlamış, Kurtuluş Savaşıyla cumhuriyet evini kuranları, koruyanları hafife alıyor.

22 yıllık iktidarın, Kurtuluş Savaşıyla kurulan meclise taşıdığı kafa(lar) bu...

Aklın, bilimin, sanatın verilerini dinsel safsatalarla değiştiren, teknolojiyi satın alan, cumhuriyetin temel taşı laik eğitimle savaşa tutuşan iktidara ne demeliyiz?

Denize düşen yılana sarılır...

Ya yurdum insanı...

Askıda ekmekle, pazar artığıyla avunur, depremde selde ağlarken...

Denize düştüğünü sandı.

Kendini ahmak yerine koyanları ödüllendirdi.

Kadınlar analar, Narin’i kim öldürdü?

Laik eğitimi tırpanlayan, parayla güç kazananlar... Hem ekmeği hem aklı çalanlar... 

Milyonlara ahmak diyenler... Laik eğitimi silerek Narinlere gömüt hazırlayanlar... 

Anayasanın ilk dört maddesi kimliğimizdir.

İçtiği andın, halkın ekmeğini yiyen, eli dili karanlık dinciler yan bile bakamazlar!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Narinler, Sılalar... 19 Eylül 2024
Bir kendimiz sevemedik 5 Eylül 2024
Konuşmalıyız! 22 Ağustos 2024

Günün Köşe Yazıları