Annelik Öğrencisi

10 Mayıs 2020 Pazar

Oğlum doğduktan sonraki birkaç hafta bambaşka bir gezegende gibiydim.

Bir yandan onun gözlerindeki masumiyetin içinde eriyor, diğer yandan bu olağanüstü hediyeyi hak etmek için ne yaptım diye düşünüp duruyordum.

O gün evde yalnızdım. Onu gündüz uykusuna yatırmış, ev işlerimi toparlamış sonra uyanmasını beklerken yorgunluktan koltukta sızmıştım.

Ağlama sesine uyandığımda birden nerede olduğumu, hangi yılda hangi ayda olduğumu şaşırdım. Saat kaçtı, günlerden neydi, sabah mı olmuştu yoksa akşam üstü müydü hatırlayamadım? Hep tıkır tıkır çalışan aklım durmuş, duygularım o sese kilitlenmişti.

O güne kadar beni kendi dünyamdan böylesine kopartabilen başka hiçbir şey olmamıştı. Oğlum doğduktan sonra da bir daha hiçbir anın içinde böylesine kaybolamadım.

Anne olmak kişinin kendisiyle ilişkisinde önemli bir kırılma yaratıyor. İçinizde gün be gün büyüyen bir varlığın doğması, böyle bir imkana sadece kadınların sahip olması elbette az şey değil.

Ancak konu doğurmakla bitmiyor, yaban tarafımızla doğuruyor, medeniyetin içinde büyütüyoruz. Aslında belki de o ilk günlerden sonra kendi çocuğumuzla yalnız kalma imkânımız bile kalmıyor artık. Bütün gözler bizi, anneliğimizi izliyor.

Sütü var mı, emzirebiliyor mu, çocuğa iyi bakabiliyor mu, anneliği kolay kavradı mı yoksa acemilik mi ediyor, yeterince fedakâr mı, saçını süpürge ediyor mu yoksa hâlâ kendini mi düşünüyor?

Dış çeperdeki herkes görünen yüze baka dursun asıl önemli olan anne ile çocuğun duygusal ilişkisi. Tahakküme en açık ilişkidir anne çocuk arasındaki. Beslenmek ve hayatta kalmak için bile size muhtaç olan, her canı acıdığında doğal bir içgüdü ile size koşan bir bebek…

Belki de hayatınızda ilk ve son kez başka bir insanın üstündeki gücünüz neredeyse sınırsızdır. Neredeyse diyorum çünkü bu büyük bir yanılgıdır aslında.

Her doğan başka bir insan. Bir noktadan sonra yalnızca sonsuzluğun çocuğu. Senden ama asla senin değil.

Bu yüzden dışarıdan bakanlar her ne kadar anneliğinizi kendi ölçüleri içinde değerlendirseler de aslında ne olup bittiğini pek bilemezler. Onların anneliğe dair ölçütlerini önemseyip, çocuğun duygusal liderliğini göz ardı etme tuzağına düşmek de mümkün.

Anne olmak yaşama yeni gelmiş tertemiz bir ruha hayatı nasıl anlattığınızdır aslında. Ve ondan gelen cevabı ne kadar önemsediğiniz…

Belli bir yaşa gelene kadar sizi emer, verdiğiniz sütten daha çok ona doğru akan, hatta bazen herkesten gizlediğiniz kilit altındaki duygularınızla beslenir.

Oysa bir yandan da size verdiği cevaplarla çıkmanız gereken yeni yolu gösterir.

Oğlumun çok az kelimesi var, o yüzden onunla hayata dair uzun uzun konuşamayız hiçbir zaman. Merak ettiklerini bana diğer çocuklar gibi soramaz. Hayatı ne kadar bildiğini, etrafında olan bitenin ne kadar farkında olduğunu anlama imkanlarım çok kısıtlı.

Ancak her imkânsızlık kendi içinde yepyeni olanaklar yaratıyor.

Oğlum bana armağan ettiği yalnızlık, içedönüklük, konuşamamak, anlaşılmamak gibi engellerin içinde kendi gerçeklerimi bulmamı kolaylaştırdı.

Farklı bir çocuğun annesi olmak duygularımın daha derin katmanlarına ulaşmamda bir köprüye dönüştü zaman içinde. Anne olmaktan öteye geçip, anneliğin öğrencisi belledim kendimi.

Bir daha hiçbir gün tarihi, günü, saati şaşırmadım ama artık hiçbirini eskisi kadar da önemsemedim.

Belirsizlik ve zamansızlık içinde dimdik durmayı ben oğlumdan öğrendim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları