Şahin Aybek

Eğitim makamları; hak etmeyen liyakatsizler için, aşağılık duygularının dışavurumu için bir imkândır

24 Ağustos 2020 Pazartesi

Eğitimin Krallara Değil Kurallara İhtiyacı Var, Yoksa Bir Gün Hukuk Krallara Kralın Çıplak Olduğunu Hatırlatır. Ben Sana Eğitim Yöneticisi Olamazsın Demedim, Eğitim Lideri Olamazsın Dedim. Kimileri Geldikleri Koltuğa Güç Verirler, Kimileri Geldikleri Koltuktan Güç Alırlar…

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin İslam Mezhepleri Tarihi Anabilim Dalı Başkanı, değerli düşünür, Prof. Dr. Hasan Onat, her zamanki mütevazı, bilimsel ve akılsal bakış açısıyla, geçtiğimiz günlerde şu şekilde önemli bir tweet atmıştı: “Makam, mevki ve unvanlar hak eden, ehil ve liyakatli insan için sadece sorumluluktur; hak etmeyen liyakatsizler içinse yük, sorumsuzluk ve aşağılık duyguların dışa vurumu için imkândır.” Sayın Onat’ın yönetim ilkelerine dayanan bu önemli saptamalarını eğitim alanı için de genelleyebiliriz. Şimdi Onat’ın söylediklerini, eğitim yönetiminin bilgileri ışığında ele almaya çalışalım.

Ben Sana Eğitim Yöneticisi Olamazsın Demedim, Eğitim Lideri Olamazsın Dedim

Onat’ın tweetinden hareket ettiğimizde; eğitim yöneticisinin ehil ve liyakatli olmasının gerekliliği bir kez daha ortaya çıkıyor. Nitekim, Max Weber’den günümüze, bürokraside kralların değil, kuralların hakim olması gerektiğini düşündüğümüzde, başarılı yöneticiler, geldikleri koltuklardan, makamlardan güç aldıkları kadar, makama da güç verenlerdir. Diğer türlü; eğer eğitim yöneticisi yetersizse, makamları bir yük, sorumsuzluk ve aşağılık duygularının dışa vurumu için bir imkân olarak algılayacaktır. Ve de liyakati olmaksızın, salt birilerini tanıyor, birilerinin akrabası, birilerinin hemşerisi, birilerinin sendikalısı ve birilerinin partilisi diye kişiyi eğitimde belli makamlara getiriyorsanız, kişi sadece bu makamlar üzerinden var olacak, bu nedenle de bu makamları kaybetmesi halinde kişiliksiz kalacağı için bu makamları kaybetmemek adına her türlü entrikayı, dedikoduyu ve bilumum yöntemleri deneyecektir. Ve de kral olunur mu olunur, ama KRAL ADAM olunur önce. Ha bunlar için makamlara da gerek yok. Öyle sağa sola ben kralım demekle de kral olunmaz. Kral işler yapılarak kral lider olunur ve bu informal liderlikle de olur. Diğer taraftan kişi, bu eğitim makamlarını bir hizmet yeri değil, zulmetme yeri olarak algılayacaktır. Bu nedenle; mesele eğitim yöneticisi olmak değil, lider olabilmektir. Keza, torpiliniz varsa yüceler sizi her türlü eğitim makamına getirirler. Branşınızın, deneyiminizin uyup uymaması hiç önemli değil, hatta öğretmen ya da eğitimci bile olmanız gerekmiyor. Bir gecede eğitimin en üst makamına getirilebilirsiniz. Sonra da tweetdeki gibi makamcılık oynar oynar durur, siz olmasanız devletin ve eğitimin çökeceğini falan düşünürsünüz. Ama eğitimin krallara değil kurallara ihtiyacı var, yoksa bir gün hukuk krallara kralın çıplak olduğunu hatırlatır…

Eğitim Liderliği Resmi Yollarla Değil, Sosyal Etkileme Süreçleriyle Olur

Eğitim yönetiminin, eğitim örgütündeki amaçlarını gerçekleştirmek üzere, eğitim örgütünün her türlü örgütlenmesinin eşgüdümlenmesi ve değerlendirilmesi süreçlerinin bütünü olduğunu düşündüğümüzde; iyi bir eğitim yöneticisi, eğitim örgütünü kurumunun amaçları için tüm imkân ve kaynakları kullanarak en iyi şekilde işletmeye, geliştirmeye ve yaşatmaya çalışır. Peki, eğitim yöneticisi bunları yapamazsa ne yapar? İşte o zaman bu tweetdeki gibi zulmeder, aşağılık duygularını dışa vurur ve tatmin etmeye çalışır. Bu nedenle; torpiliniz varsa sözde eğitim yöneticisi olabilirsiniz ama eğitim lideri olamazsınız.  Yani paranız varsa bir elektrikçi çağırıp 10 dakikada 10 lira verip elektrik probleminizi çözdürebilirsiniz, ama değil 10 dakika, liyakatiniz yoksa 10 yıl da geçse 10 bin lira da verseniz bir anda elektrikçi olamazsınız. Yani torpiliniz sizi eğitim lideri yapmaya yetmez.  Torpiliniz sizi resmi yollarla eğitim makamlarına getirebilir, oysaki eğitim liderliği resmi yollarla değil, sosyal etkileme yolları ile olur. Yani eğitim liderliği; hayal gücünün yüksekliğini, risk alabilmeyi, sentez yapabilmeyi gerektirir. Ama sadece eğitim yöneticisiyseniz torpille gelmiş makamlarınızı adres olarak göstermenin ve çay, kahve ısmarlamanın ötesinde kullanamazsınız. Sizler, uzun vadeli bakan, gerektiğinde inisiyatif alabilen, keşif yapan, strateji belirleyen dinamik eğitim liderlerinin yanında hikaye olarak kalır, gölgenizden korkar, ha beni görevden aldı alacaklar diye düşünür durursunuz. Ve bu millete, devlete eğitim hizmeti vermek yerine, sadece sizi oralara getiren efendilerinizi mutlu etme ve onlara şirin görünme yolunu seçersiniz.

Krallar Değil, Kurallar Başarıyı Getirir

Evet, Sayın Onat’ın tweeti, eğitim yönetimi adına da altın değerindedir. Çünkü bu ülkenin vatandaşlarının, garibin gurebanın verdiği vergilerle maaşları ödenen eğitim yöneticiliği makamlarını kimsenin, sanki babasının çiftliğiymiş gibi, ulufe dağıtır gibi liyakate, akla ve bilime aykırı dağıtma hakkı yoktur. Diğer türlü hem eğitim, doğal olarak ülkemiz, zarar görmekte hem de bu liyakatsizler eğitim makamlarını aşağılık duygularının dışa vurumu için bir imkân olarak görmekte, insanlara zulmetmekte, istediğine istediğini sanki hukuk hiçbir zaman hesap sormayacakmış gibi yapmaktadırlar. Keyfi hareketle istediği işi bekletmekte, istediği işi hızlandırmaktadırlar. Oysaki Max Weber’den günümüze krallar değil, kurallar başarıyı getirmektedir.

Sarı zarf değil ödüllendiren, otoriteye değil bilgiye, işi doğru yapan değil doğru işi yapan; pansuman tedavisi değil koruyucu hekimlik yapan, ağaç sayan değil ormanla ilgilenen, uyuşturan değil enerji yayan, onlar veya ben değil biz diyen lider eğitim yöneticilerinin artması dileklerimle… Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları