Teröristan Sultaniyesi! (3)

11 Eylül 2015 Cuma

Türk halkı “17 ve 25 Aralık Yolsuzluk Olaylarını” aydınlatmadıkça Türkiye daha karanlık günleri yaşayacaktır.
Baştakiler, bu dosyaların içeriğini çok iyi bildikleri için, her türlü yasadışı yönteme başvurmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Günümüzde yaşanan terörün temelinde, 17 ve 25 Aralık olaylarında gerçeğin ortaya çıkmaması amacı yatar.

Paralel terör!
Geometride iki çizginin birbirlerine eşit uzaklıkta oluşturduğu “paralelin” sonsuzda kesişeceği söylenir. Türkiye’de son yıllarda kullanılan “paralel devlet” kavramında, bir çizgiyi devletteki “AKP iktidarı”, öteki çizgiyi “cemaat” oluşturuyordu.
Her iki çizgiyi yönetenler, gül gibi geçinip gidiyor, ayakkabı kutularını dolarlarla dolduruyorlardı. Çizginin bir kanadı, laik Türkiye’de eğitimi yozlaştıran “dinsel eğitim” ve yurtdışındaki okulları ile de banknot matbaası gibi çalışıyordu.
Ama öteki çizgideki hanedan, eğitim alanına girip bir koyundan iki post çıkartma hevesine kapılınca ipler koptu.
Çıkmaz sokağa girilince, Feto’nun takımı 17 ve 25 Aralık yolsuzluklarını kanıtlayan telefon dinlemelerini açıkladı. Sultan, açık seçik olarak kamuya şu itirafta bulundu:
“Cemaate kızgınlıkla bu adımların atıldığı iddiası dört dörtlük iftira, yalan. Cemaatin en ileri gelenleri, mensupları bugüne kadar acaba ne getirdiler de Tayyip Erdoğan bunu geri gönderdi. Yani üniversitelerin verilmesiyle alakalı adımlardan tutun da birçok faaliyetlere yönelik yapabileceğimiz ne varsa bunları yaptık. Benden geri dönen hiçbir şey yoktur.”
Sultan’ın, üniversitelerin bile Feto’culara peşkeş çekildiğini itirafını halk, “Ne istedilerse verdik! Daha ne istiyorlar; gözlerine dizlerine dursun!” olarak yorumladı, yandaş basın da “Ne istedilerse verdik!” başlığıyla destekledi.
Paralelin iki çizgisini oluşturan Sultan ve Feto’nun birlikte açtıkları Bank Asya’ya “terörist paralelin bankası” denilerek TMSF’ye el konduruldu.
Bu yetmedi “Terörist Fethullah’ın kasası” denilen Koza Holding basıldı, yöneticileri gözaltına alındı. Sahibi, Akın İpek yurtdışına çıktığı için elden kaçırıldı. Sonrasında, Akşam gazetesinin deyimiyle “paralel yapının en önemli kaynaklarından biri olan Kaynak Holding’e bağlı kuruluşlara” da polis baskını düzenlendi.
Paralel olgusunu, en gerçekçi biçimde Akın İpek’in annesi Melek İpek “İki kardeş kavga ediyor!” sözleri ile açıkladı. Kardeş kavgasının nedeni de çıkar çatışmasıydı.
İşin ilginç yanı, terörün temel öğesi olan “silah” hiç kullanılmadı, ama Sultan yanlıları “paralel terörü” ağızlarına sakız ettiler!

Basın terörü!
Önce Zaman gazetesine yüklendiler, meslektaşları gözaltına aldılar. Amaç, 17 ve 25 Aralık yolsuzlukları hakkında daha fazla açıklamayı önlemek için bu gazeteye gözdağı vermekti. Sonrasında Aydın Doğan’ın holdingine bağlı Hürriyet gazetesini bazı AKP milletvekilleri hedef gösterip boy hedefi yaptılar. Göstericiler, iki gece art arda Hürriyet gazetesini basıp cam çerçeve indirdiler, terör yarattılar.
Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan IŞİD’in Suruç’ta yarattığı teröre yanıt verme yerine Sultan, Türkiye’yi bölmeyi amaçlayan PKK’yi bombalattı. PKK, çeşitli yörelerdeki baskınlarla insanları öldürerek bir iç savaşa yol açtı. 
Değerli tarihçi İlber Ortaylı’nın hayranlarının şu “tivit’i” kimleri kastediyor, bilemeyiz: “Yıllar sonra bugünler anlatılırken: ‘Her şey Kasımpaşalı bir şizofrenin kendini Ortadoğu’nun lideri sanmasıyla başladı…’ diyecek tarih.”
Dünkü Viyana Kurier gazetesinde Valter Vriedl imzalı yorum ise şöyle:
“Milliyetçilerle Kürtlerin yanı sıra dindarlarla laikler arasındaki derin bölünmüşlüğün aşılması gerekiyor. Şayet Erdoğan sırf iktidar çılgınlığından dolayı yangına körükle gitmeyi sürdürürse, Türkiye’yi uçuruma sürükleyen devlet yöneticisi olarak tarih kitaplarındaki yerini alacaktır.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları