Her şeyin anayasaya uygun yürütüldüğü iddia edildiğine göre önce anayasadaki kuralları anımsayalım.
“Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek Başbakan’ın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek.” (mad 104)
“Bakanlar Kurulu, başbakan ve bakanlardan oluşur. Başbakan, cumhurbaşkanınca Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır.
Bakanlar..... Başbakanca seçilir ve cumhurbaşkanınca atanır... (Mad. 109)
“116’ncı madde gereğince seçimlerin yenilenmesine karar verildiğinde Bakanlar Kurulu çekilir ve Cumhurbaşkanı geçici Bakanlar Kurulu’nu kurmak üzere bir başbakan atar.” (Mad. 114)
Şimdi de Cumhurbaşkanlığı’ndan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Başbakanlığa gönderilen ve Resmi Gazete’de yayımlanan resmi yazıların ilgili bölümlerini okuyalım.
“BAŞBAKANLIĞA
İLGİ: 9/6/2015 tarihli ve 68244839- 150.01-1-408 sayılı yazımız.
Bakanlar Kurulu’nun yeniden kurulması için, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109’uncu maddesi uyarınca, Konya Milletvekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet DAVUTOĞLU görevlendirilmiştir.”
(9 Temmuz 2015 / Mükerrer sayı)

“BAŞBAKANLIĞA
İLGİ: a) 24/08/2015 tarihli ve 68244839- 120.02-1-503 sayılı yazımız.
b) 25/08/2015 tarihli ve 69471265-300- 01/9242 sayılı yazınız.
İlgi (a) yazımız ile Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar verildiğinden, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 114’üncü maddesi gereğince, Konya Milletvekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet DAVUTOĞLU geçici Bakanlar Kurulu’nu kurmak üzere Başbakan olarak atanmıştır.”
(25 Ağustos 2015 / Mükerrer sayı)

***

Hukukun temel kuralıdır. Eğer yapılacak bir işlem ya da işlemin tanımı açıkça yapılmışsa yoruma kapalıdır ve yok sayılması ya da yorumlanması olanaksızdır.
Bu kurala uyulmazsa yapılan işlem geçersiz sayılır.
Kıdemli bir adliye muhabiri olarak izlediğim duruşmalardan, tanıdığım gerçek yargıç, cumhuriyet savcısı ve avukatlarla devleşmiş hukuk hocalarımdan böyle öğrendim.
Anayasaya göre cumhurbaşkanı ya atar ya atamaz. Atanan başbakan da istifasını sunar, ya da kibar bir dille “görevden affını diler” ama görevi iade edemez.
Resmi Gazete’de devlet kayıtlarına giren ilk açıklamada “atamadan” söz edilmiyor. Anayasada olmayan bir işlem söz konusu.
Türkiye bir hukuk devleti olsa millet ayağa kalkar.
Başbakan’ın basın toplantısındaki cümleleri de ilgi çekici. İlk görevlendirmeyi devlet görevi saymıyor. O nedenle de basın toplantılarını parti merkezinde yaptığını belirtiyor. Atandığı vurgulanan ikinci açıklama sonrasında da devlet görevi olduğu için Başbakanlık’ta yaptığını söylüyor. Ben pek anlayamadım.

***

Hukuksuzluğun kol gezdiği bir süreçte hukuktan söz etmek kara mizah gibi. Ama gazetecinin de tarihe not düşme görevini savsaklama hakkı yok...
Zaten kararları kesin olan Yüksek Seçim Kurulu onayladıktan sonra kim ne diyebilir ki...