Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

12 Eylül’ün Dincilere İkinci Armağanı...

25 Temmuz 2015 Cumartesi

Ramazanın ardından kutlanan dinsel bayramın adı bu yıl da tartışmalara neden oldu.
Gelen iletilerdeki sorulara yanıt vermeye niyetlenirken Suruç’taki toplu kıyım bugüne ertelenmesini gerektirdi.
Bayramın adına yönelik tartışma, gündemi belirleme gücünü elinde bulundurduğu dönemde Erdoğan’ın “Şeker Bayramı da nereden çıktı? Ramazan Bayramı adını değiştirmek kültürel bir yozlaşmadır” demesiyle başlamıştı. Ben de bu köşede 25 Eylül 2008’de “kültürel yozlaşmanın”(?) nedenini yazmıştım.

***

“Şeker Bayramı” adının “Ramazan Bayramı” olarak değiştirilmesi, 12 Eylül paşalarının dincilere ikinci armağanı olmuştur. Birinci armağanın “zorunlu din dersi” olduğu ve bu nedenle bir hoca efendi tarafından cennetle müjdelendikleri sanırım unutulmamıştır.
12 Eylül paşalarının “dediğim yasadır” dediği dönemde, 17 Mart 1981’de çıkarılan 2429 Sayılı Yasayla “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Yasa” değiştirilmiştir. Bu değişiklikle 27 Mayıs Anayasa Bayramı, 23 Nisan Çocuk ve Ulusal Egemenlik Bayramı ile 1 Mayıs Bahar Bayramı kaldırılmış, Cumhuriyet Bayramı 2.5 günden 1.5 güne, yılbaşı tatili de 1.5 günden 1 güne indirilmiştir.
Buralardan sağlanan gün kazanımı yarımşar gün olarak Şeker ve Kurban Bayramı’nın arifelerine eklenmiştir.
23 Nisan’ın kaldırılması tepkilere neden olduğu için 1983’te Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak 1.5 günden bir güne indirilerek yeniden konulmuştur. 23 Nisan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış günü oluşu nedeniyle önce tek “milli bayram” olarak belirlenmiş ve 1925 yılında yerini Cumhuriyet Bayramı’na bırakmıştır.

***

12 Eylül paşalarının, “Şeker Bayramı” adını “Ramazan Bayramı” olarak değiştirmesi doğal olarak dincileri mutlu etmiştir.
Çok partili dönemin, dinciliğe ödün veren ilk partisi olan Demokrat Parti’nin bile “Şeker Bayramı” adına dokunmadığını unutmamak gerekir. Aksine gazetecilikle ilgili olarak 1954 yılında çıkarılan 6253 Sayılı Yasa’da “Şeker Bayramı” adı bir kez daha perçinlenmiştir.

***

Benim de büyüklerimden duyduğuma göre Şeker Bayramı’nın dinsel adı “İyd-i Said-i Fıtr” yani “Mutlu, uğurlu, kutlu oruç açma bayramı”, Kurban Bayramı’nın dinsel adı da “İyd-i Said-i Edha” yani “Mutlu uğurlu, kutlu Kurban Bayramı”dır. Ramazan Bayramı adıyla bir bayramımız Osmanlı dönemi dahil 1981’e gelene kadar hiç olmamıştır.

***

Televizyonu zaplarken rastgeldim. Bir uzman(?) “Şeker Bayramı” denilmesini eleştirirken onun “şükür” sözcüğünün yanlış okunmasından kaynaklandığın söylüyor ve Arap alfabesini de yerin dibine batırıyordu. Arap harfleri ile “şeker” ve “şükür” aynı harflerle yazılırmış (Acaba öyle mi?) ve “şeker” diye okuyanlar nedeniyle öyle yerleşmiş! “Şükür Bayramı” uydurması da bilinçliğin sanırım daniskasıdır.
Uzmanı (?) dinlerken Arap harflerinin kaldırılmasını bir kez daha gönülden kutladım.
Yazılması bir yana, okunması bile sorunlu bir alfabe neye yarardı ki. “Alfabeyi değiştirerek geçmişle ilişkimizi kopardılar” yavesini yineleyenler sanırım Osmanlı erkeklerinde okuma yazma oranının yüzde 7 kadınlarda ise binde 4 olduğundan habersizler.
Olsun varsın. Yaşasın Şeker Bayramı..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları