Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Muhalefet, CHP süreci yönetebiliyor mu? AKP neden yüzde 30’larda?

22 Temmuz 2021 Perşembe

AKP neden yüzde 30-35’lerde, CHP neden yükselmiyor, seçimler Kürt oyları üzerinde oyunlarla belirlenmeye çalışılıyor, neden gibi sorularıma okurlar ve sosyal medya izleyicilerinden çokça yanıt geldi... Bunlar arasında önemli gördüklerimi paylaşmak isterim.. Ama her şeyden önce, dün Ayşenur Arslan’ın Medya Mahallesi’nde CHP yönetimine yönelik paylaştığım şu çağrımla başlayayım:

CHP’nin seçmen gücünün iyice inşa edilmesi gerekir. Yüzde 19 - 26 arasında dolaşan anketlerin ortalamasını yüzde 22-23 aldığımızda, her şeyin Millet İttifakı’nın inşasına bağlanması ana politikasının yetersiz kalacağını görmeliyiz. Bu ittifakın ana direği olarak CHP’nin yüzde 30’ları bulması, seçim sonuçlarına daha bir kesinlik kazandıracak, muhalif seçmene güven verecek ve CHP’yi çekim merkezi yapacaktır.

CHP’nin tüm politikalarını başkanı ve yakın çalışma arkadaşları yürütüyor. İçinde bulunduğumuz seçim süreci, üreteceği sonuçlar itibarıyla çok önemli. Bu bakımdan, yönetim kendini aşmalı, bugün görev almayan geçmişteki tüm saygın politikacılarını ve kanaat önderlerini ikna ederek resmi olarak ülkenin geleceği için görevlendirmeli ve birlikte çalışılmasını sağlamalı.

Bu, büyük bir güç seferberliğini beraberinde getirir. Bugün oydu, şuydu, buydu, yanlıştı, doğruyduyu bir kenara bırakmak gerekir. İki yıllık bir özverinin katkısı büyük olacaktır. Bu, yanlış tartışmaları da önleyebilir...

BU ÇÖKÜŞÜN ALTINDAN ÜLKEYİ NASIL KALDIRACAKSINIZ

Politikayı yakından izleyen değer verdiğim bir bilim insanımız salı günkü yazım üzerine mesaj gönderdi:

AKP’nin yüzde 30 oy potansiyelini koruyor olması ve CHP’nin oy potansiyelinin hâlâ yüzde 25’lerde kalması, önümüzdeki seçimler ve sonrası için kesin bir şey söylemeyi engelliyor. Kararsızlar, her an değişebilecek siyasi ortam ve AKP’nin siyasi manevraları dengeyi etkileyebilir.

Kanımca CHP’nin ve Millet İttifakı’nın en büyük eksiği, seçimleri kazanmaları durumunda yapacaklarını, programlarını açık bir biçimde ortaya koymamış olmalarıdır. Parlamenter sisteme nasıl geçilecek, ekonomik durum nasıl düzeltilecek, Türkiye’nin bütçesi nasıl bir biçim alacak ve nasıl harcanacak, faiz yükü ne olacak ve benzer sorular madde madde ve bütçe kaynaklarına dayanarak yanıtlanmalıdır.

Bunların açıklanması öncelikle kararsızlar üzerinde etkili olacaktır... Seçimi kazanacak en güçlü ve herkesin etrafında birleşeceği kişi kimse, aday o olmalıdır...”

ÇÖZÜM ÜRETMEYE İNANÇSIZLIK

Başka bir okurum: “Burada konu AKP’nin yüzde 30’luk blok oyu. CHP bir bütün olarak değişim vaat etse, yeni ve nitelikli kadroları öne çıkarsa yüzde 30’un bir kısmı gelmeyecek mi! 1977’de Ecevit ‘Toprak işleyenin, su kullananın’ dediğinde adayların yaş ortalaması 40’ın altında, kariyerli ve ilk defa aday olan kişilerdi...

Bir başkası, Can Atacan: “Halkın büyük kesimi borçlu durumda. Borçlandırılmış bireylerin hareket yetenekleri de kısıtlanmış olur. Bireyler borçla (ki bunlar bankalara olan kredi borçları) edindikleri kazanımları yitirme endişesi yaşar durumda tutulmakta. Siyasi iktidarın değişmesi durumunda borçlarını ödeyememe endişesi, mevcut durumun devamını isteksiz de olsa sürdürmeye itiyor.

Siyasi iktidarın değişmesi ile iktidara gelecek olan muhalefetin çözüm üretme yeteneğine olan inançsızlık. Ali gider Veli gelir düşüncesi de iktidardan kopma eğiliminde olan kesimin muhalefete destek verme isteğini kırmakta. Muhalefetin bunca yıldır hâlâ buna karşı yöntem geliştirememiş olması yukarıdaki algıyı güçlendiren diğer bir etken...

DİNAMİK SÜREÇLERİ YÖNETEBİLMEK

Diyorum ki muhalefet ve iktidar ilişkisi ve uygulamaları dinamik bir süreçtir. AKP bu dinamik süreci, iktidar olma avantajını kullanarak yönetiyor.

Muhalefet, dinamik süreci gerektiği gibi yönetebiliyor mu?

Tabii en önemlisi, nasıl yapacaksınız sorusuna doyurucu, programlarla yanıt üretmektir.

Konu tek adam rejimi mi, yoksa güçlendirilmiş parlamenter sistem mi, ikilemi arasında sıkışıp kalırsa seçmenin oyu da baştaki ikilem arasında sıkışıp kalabilir.

Bu dinamik süreçte henüz iktidarın avantajlı konumda olduğunu düşünerek politikalar üretmek gerek.

Bu bakış, her zaman için muhalefeti dinamik tutar, atak yapar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları