Erkeklik Gururu İnsan Onuru

06 Şubat 2009 Cuma

Son yıllarda dinlediğimiz en mükemmel klasik müzik konserinin duygusallığıyla (Çek Janacek Dörtlüsü) Kadıköyün incisi Süreyya Operasından çıktık yürüyoruz; saat 23. 200 metre içinde iki kez iyi giyimli aklı başı yerinde gençler tarafından yolumuz kesiliyor: Bir dakikanızı alabilir miyiz?!

İstedikleri üç beş lira!

Gençlerin çaresizliğini gördükçe, bütün olumlu duyguları silip süpürüyorsunuz! Gece sıkıntılı; öteye beriye dönüp durulan bir uyku! Sabah gün ışımadan uyanıyorsunuz, dışarıya, ufka, alacakaranlık gökyüzüne bakıyor ve güneşin doğup doğmayacağının hesabını yapıyorsunuz... Doğsa ne yazar!

En çok içimi burkan sahne ise İzmit ve Bursada çıkışları verilen işçilerin ağlayarak fabrikayı terk edişleri! Kadınları, çoluk çocukları dışarıda onları bekliyor! Fabrika işçileri en çok işlerini kabettikleri zaman mı ağlar? Birazdan aileleriyle kucaklaşarak acılarını azaltmaya çalışacaklar! Birikimi, evi barkı olanlar neyse, onlar daha hafif atlatacaklar; ancak olmayanlar veya sadece birkaç ay ancak dayanabilecek olanlar?

İşini kaybettiğinde ağlayan en çok onlardır.

Çünkü gururları kırılmıştır; en büyük gururları evi-çoluk çocuğunu geçindirebilme yeteneğidir! Evlerinin köşesinde duran belki de en güzel vazolarıdır o gururları!

Erkek olmak, aynı zamanda işte böyle bir şeydir!

Yüz binlerce işçi işsizdir! Bazıları işsizlik fonundan bir süre biraz para alacaklar; peki sonrası? İşsizlik sigortasından para alacak durumda olmayan birkaç milyon işsiz insan ne yapıyor dersiniz?

Gurur öyle bir şeydir ki, bir kez ayak altına alındığında, insandan başka bir insan-bir şey çıkartır!

Ya on binlerce genç?

***

Bizim gibi ülkelerde, umutsuzluk ve işsizlik boldur. Her şeyin piyasaya bırakıldığı, piyasanın iyiliğinin, canlılığının, iş üretebilme kapasitesinin de dünyadan girecek bol para akışına bağlı olduğu ülkelerde, krizlerin yıkımının sosyolojik boyutları, insanoğlu üzerindeki her türlü tahribi, inanılmaz derecededir...

Kriz, yoksulluk, işsizlik insanı esir eder! İnançlarını yıkar! Din değiştirtir! İnsanı uşak-köle yapar!

Soruyorum: 10 bin lira için cinayet işletebileceğiniz kaç yüz bin insan bulursunuz? Bunun bir kamuoyu araştırması yapılmaz; ama iyi bir yarışma-kampanya, ihale düzenleyebilirseniz, önünüze birkaç milyon insan dikilebilir!

Ülkemizde polisiye olayların artışına bakın!

Nasıl oluyor da, henüz birkaç yıl önce af ile epey boşaltılmış hapishanelerin doluluk oranı inanılmaz boyutlara ulaştı yine?

Peki, bu kadar işsiz, yoksul ve kimsesiz bırakılmış insanların sayısındaki artışla; ülkemizde cemaatleşme, Fethullaşma gibi bir dizi örgütün büyümesi - her yeri sarması arasında doğrusal bir ilişki yok mu? (Bazı okumuş yobazlar - demokrat ahlaksızlar, bunu sivil demokratik örgütlenme olarak görmüyor mu?!)

Hele, sadaka kültürünü yaygınlaştırmak ile cemaatleşme birbirini besleyerek büyümüyor mu?

***

Diyarbakır gibi yerlere, yerel seçimler için, cemaat vakıfları akın ediyor!

Neden? AKPye oy satın alacaklar! Erdoğan Diyarbakırı hedef gösterdi ya! Her türlü satın alma kepazeliğinin sergilendiği tezgâhlar kuruldu.

Pazar ekonomisi işliyor!

Oyunu ver, parayı, erzağı, giysiyi, altını al!

Kimi oy ekonomisi şöyle çalışıyor: Şimdilik şunun yarısını al, sandığa attığın oyu gösteren seçim pusulasının fotoğrafını çek getir, diğer yarısını al!

Yüksel Seçim Kurulu, en azından bu ahlaksızlığı engellemek için, damganın vurulacağı kapalı yere fotoğraf makinesi-cep telefonu ile girilmesini yasaklamalı! Bu konu, yargıçların, dürüst seçim namusu ile bire bir ilişkilidir!

Dinci siyasetçi kılığındaki akbabalar-leş kargaları, iktidarın derinleştirdiği işsizlik, yoksulluk, gurursuzluk, kölelik ve uşaklık pazarında..

..Av peşinde koşturuyor!

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları