Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

10 yılda yiyip bitirilen bir ülke, komşumuz, Suriye

22 Mart 2021 Pazartesi

Suriye’yi parçalama savaşı 10. yılını bitirdi, Mart 2011- Mart 2021. Bu konuda 2011’den bu yana 100’e yakın köşe yazısı yazdım, belki fazla. 10 yıl içinde bir ülkenin nasıl yok oluşun eşiğine geldiğini, parçalandığını ve ne kadar büyük bedeller ödediğini, yedi milyona yakın en verimli nüfusunu kaybettiğini, pek çok kentin yıkıntıya dönüştüğünü, zenginliklerinin yağmalandığını ve hâlâ sürecin sona ermediğini, belirsizliklerin sürdüğünü seyrediyoruz.

Önce kısa bir bilanço:

-  Savaşın ekonomik kaybı 1 trilyon dolar.

- 12 milyondan fazla insan evlerini terk etmek zorunda kaldı.

- 5.6 milyon Suriyeli Türkiye, Lübnan, Ürdün’de sığınmacı/ mülteci.

- 6.6 milyon insan, tahminen, ülke içinde yerlerinden edildi.

- 387 bin insan öldü, tahminen.

- 200 bin insan kayıp, tahminen.

- Resmi hükümet / Şam, henüz ülkenin yüzde 60’ını kontrol edebiliyor.

- 2 milyon aşırı yoksulluk içinde yaşıyor, vb.

ABD VE BATI KIŞKIRTIYOR

Suriye’de iç savaş, Arap Baharı’nın Suriye’ye sıçraması ve özellikle Sünniler arasında gösterilerin başlamasıyla patlak verdi. Libya’yı halleden ABD ve Avrupalı müttefikleri, hemen bu gösterileri kışkırtmaya yöneldiler. Sıradaki ülkeydi. ABD’nin planları açıklandı: Üçe bölünecekti.

Irak’ın parçalanmasıyla ortaya çıkan IŞİD /DEAŞ daha sonra hızla Suriye’de yayıldı ve Irak - Şam İslam Devleti adı altında örgütlendi. İç savaşta bu örgütler Katar - Suudi Arabistan ve kısmen de Ankara tarafından desteklendi.

Dünyanın dört bir yanından, Türkiye dahil, El Kaide dahil, köktendinci örgüt elemanları Suriye’ye aktı ve IŞİD bayrağı altında savaştı.

2015’ten itibaren de Rusya ve İran, askeri olarak Şam’ın yanında yer aldı.

Rusya ve İran Suriye’nin bütünlüğünün yeniden sağlanmasından yana, ABD ise özellikle Türkiye sınırı boyunda Irak’tan Akdeniz’e kadar uzanacak bölgede bir Kürt oluşumu için savaşın içine girdi.

‘TARİHİ UZANTIMIZ’

Ankara, aslında bu paylaşımda da taraf oldu. Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılacağını bile açıkladı o zamanın başbakanı RTE. Davutoğlu ile birlikte, Suriye’nin aslında bir Osmanlı bakiyesi olduğunu açıkladılar ve hem tarihi hem kültürel hem akrabalık ilişkileri nedeniyle Türkiye’nin söz sahipliğini ilan ederek buna uygun politikalar geliştirdiler. Bir, “Suriye aslında Türkiye’nin doğal bir parçasıdır” demedikleri kaldı. Şam’a karşı, ABD ve Suudi - Katar büyük mali destekleriyle “Özgür Suriye Ordusu”nu yapılandırdı Ankara. Son bir yıldır da bu yapıya komik bir şekilde “Suriye Milli Ordusu” diyor.

Ankara, belki bu “doğal tarihi uzantımız” nedeniyle değil ama ABD’nin, PKK/PYD ile sınırlarımız boyunca bir Kürt yapılanması - koridoru politikasına karşı ülke güvenliği ve terörizme karşı önlem gerekçeleriyle, bu yapılanmayı askeri müdahalelerle olanaksız kıldı.

Özgür Suriye Ordusu yapılanması, Ankara’nın kontrolünde bazı bölgeleri kontrol altında tutuyor, bizim TSK ile birlikte.

KİM NEREDE...

 Şam’a karşı savaşan IŞİD artıkları, Kafkas bölgelerinden ve Doğu Türkistan’dan, Afganistan’dan vb. gelen çeşitli terör örgütleri, Suriye’nin esas olarak, güneyimizde İdlib bölgesinde tutunuyorlar. Rus ve Suriye askeri güçleri bu örgütleri İdlib’e sürdü; İdlib’in ülkemize yakın bölgesinde ÖSO ve bu silahlı çeteler varlıklarını sürdürüyor. Tabii TSK de hem burada hem de Afrin ve Azez’de bulunuyor.

Bölgede Suriye + Rus askeri güçleriyle TSK arasında da ciddi çatışmalar yaşandığını unutmayalım.

Türkiye hem İran ve Rusya ile Suriye’nin toprak bütünlüğü için bir ittifak içinde hem de asker güç olarak arada sırada çatışma içinde. Ender görülecek bir durum!

ABD ise PKK / PYD ile birlikte, ülkenin petrol bakımdan zengin önemli bir kısmını işgal altında tutuyor.

***

Peki, Cumhurbaşkanı’nın beş gün kadar önce Avrupa’ya yaptığı, Suriye’de Türkiye’yi destekleyin açıklamasının, bu manzara karşısında, anlamı nedir, ne demek istiyor? Yarın...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları