Suriye krizinden sonra ülkemize Suriye’den yoğun bir göç olduğu, bunlara Türk vatandaşlığı verildiği, sayılarının dört buçuk ila sekiz milyon arasında olduğu ve seçimlerde oy kullandıkları biliniyor.

Bu konuda toplum kesimlerinde ortaya çıkan toplumsal uyuşmazlıklar nedeniyle sosyopsikolojik sorunlar sürüyor. 

Sorunlar henüz çözüme kavuşturulmamışken cumhurbaşkanı kararı ile belli yaş gruplarında bulunan Irak vatandaşlarının Türkiye’ye vizesiz olarak kabul edilecekleri kesinleşti.

Sorular: Neden? Sebepleri nelerdir? Ne yapılmak isteniyor?

Hükümet yetkilileri ise hâlâ suskun. Bu izah edilemeyen gelişmeler sürerken gazeteler doğu sınırından (Doğubayazıt, Çaldıran, Özalp ve Saray giriş kapılarından) her gün yüzlerce Afganın Türkiye’ye geçtiğini yazdılar.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, bir soru önergesi verdi. Hükümet bu soru önergesine yanıt vermediği gibi bir açıklama yapmıyor, önlem de almıyor. Yorum yapan uzmanlar, bu göçmenlerin Nakşibendi tarikatının Halidiye kolundan olduklarını ve askeri eğitim görmüş olan bu genç Afganların ileride Türkiye’yi kaosa sürüklemek isteyenlerin taşeronluğunu yapacaklarını belirtiyorlar. Unutulmasın ki bu yasadışı genç Afganlar, ABD’nin eğittiği askerlerdir.

Üçüncü konu TBMM’ye sunulan ve Sudan’la ticaret ve ekonomik anlaşma kapsamıyla ilgilidir. Bu anlaşma kapsamında Sudan’dan ithal edilecek sayfalar süren tarım ürünleri gümrük indirimlerine tabi olacak ve böylece Türk hükümeti, Sudan çiftçisine destek verecek. Bu anlaşmaya göre Sudan’dan 500 ton at, 500 ton eşek, 500 ton domuz eti ithal edilecek ve herhangi bir vergi alınmayacak. Bu anlaşmaya göre Türkiye, Sudan çiftçisine yardım ediyor. Tonlarca at, eşek ve domuz eti ne yapılacak? Bunları kim ithal edecek? Kim, kime satacak? Bu üç olay da önemlidir. Tüm halkımızı ve çiftçimizi yakından ilgilendiriyor.

Temel olarak soruların ısrarla ve etkin bir biçimde gündeme getirilmesi gerekir. CHP bu konuda planlı ve programlı hareket etmeli, kamuoyunun dikkati çekilmelidir.