Olaylar Ve Görüşler

Yeniden toplumcu belediyecilik

02 Mayıs 2019 Perşembe

Bütünlükçü bir yerel yönetim anlayışı yeniden ortaya konulmalı ve bu bakış açısı doğrultusunda projeler belediyelerde uygulanmalıdır. Çok zor bir şey gibi görünebilir ama imkânsız değil.

 

31 Mart 2019 tarihinde yerel seçimler yapıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’na mazbatasının gecikmeli olarak 17 Nisan 2019 tarihinde verilmesi ile seçimler son bulmuş görünüyor.
Bu seçimler sonuçları itibari ile tarihe geçecek niteliktedir. 1994 yılında birçok Büyükşehir’in yönetimini siyasal İslamcılara kaptıran CHP, 25 yıl sonra 3 büyük ili ve birçok büyükşehir belediyesini yeniden kazandı.
Tarihe not düşmek adına konumuza geçmeden ve şunu da belirtmeden geçmeyelim; Yüksek Seçim Kurulu’nun HDP’li belediye başkanlarına KHK nedeni ile mazbatalarını vermemesi demokrasi adına kara bir lekedir. ‘Bu adayların seçilme yeterliliği yoksa neden aday olmasına izin verdiniz diye çok basit bir soru soralım ve bu kararı veren üyeleri kendi vicdanları ile baş başa bırakalım.

İlkesel yönetim anlayışı
Gelelim konumuza; evet CHP birçok belediye yönetimini kazandı ama bu yerel yönetimlere sunduğu gerçekçi bir yerel yönetim politikası var mı? Yerel yönetimlerde bugüne kadar yaptığı gibi seçilen belediye başkanlarının vizyonuna mı bırakılacak bu politikayı uygulamak. Ankara’da başka, İstanbul’da başka, Adana’da başka bir belediyecilik anlayışı ileride yapılacak cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde bir başarı getirmez. Çünkü ilkesel bir yönetim anlayışı olmayan ve politik bir birliktelik göstermeyen partiye halk ülkenin yönetimini temsil etmek için güven duymaz.
Peki, yapılması gereken nedir? Yeniden bütünlükçü bir yerel yönetim anlayışı ortaya konulmalı ve bu bakış açısı doğrultusunda projeler belediyelerde uygulanmalıdır. Çok zor bir şey gibi görünebilir ama imkânsız değil. Geçmişte bunun örneğini bulmak mümkün, 1973’te CHP 3 büyük ilin belediye seçimlerini ilk kez kazanmıştı. İstanbul Belediyesini yüzde 64 oyla Ahmet İsvan, Ankara Belediyesi’ni yüzde 65 oyla Vedat Dalokay, İzmir Belediyesini yüzde 49.6 oyla İhsan Alyanak kazanmıştı. Bu belediye başkanları ve diğer CHP’li belediye başkanlarının uygulamaya koydukları “Toplumcu Belediye” anlayışı tarihe geçmiştir. Örneğin seçim öncesi hükümetin yeni bir şey gibi uygulamaya koyduğu “tanzim satış” uygulaması o günlerden kalma bir uygulamadır.

Nedir toplumcu belediyecilik?
Prof. Dr. İlhan Tekeli birçok yazısında bu belediyecilik anlayışını 5 madde altında toplamış ve bunları şöyle açıklamıştır.
¦ Demokratik belediye: Halk kitlelerinin yönetime katılımını sağlayarak ve bu sayede merkezi yönetiminin engellemesinin önüne geçilmesini sağlamak.
¦ Üreteci belediye: Kaynakları kıt olan belediyelerin tasarruf edici uygulamalar yapması, kendi üretebilecekleri hizmetleri kendisini üretmesi.
¦ Tüketim düzeyini belirleyen belediye: Halkın yaşamının ucuzlatılması için aracıların gücünün kırılmasını ve tüketicinin aracısız olarak ürüne ulaşımın sağlanması, tanzim satış, halk ekmek, halk süt vb. uygulamalar.
¦ Birlikçi ve bütünlükçü belediye: Belediye birlikleri kurarak, belediyeler arası dayanışmayı artırmak. İzmit Belediye Başkanı Erol Köse önderliğindeki Marmara ve Boğazlar Belediye Birliği deneyimi.
¦ Kaynak yaratıcı belediye: Belediyelerin gelir kaynaklarının demokratik belediye anlayışı çerçevesinde emekçi kitlelerinin ve geniş halk yığınlarının çıkarına doğru fiyatlandırılmasıdır.
Bu politikaları uygulayan belediyeler bütün yokluklar içinde büyük başarılara imza atmıştır.

Çalıştay acilen yapılmalı
CHP Genel Merkezi bir an önce “Yeniden Toplumcu Belediyecilik” çalıştayı yapmalı ve geçmişin deneyimlerine dayanarak günümüzde belediyelerin ortak uygulayacağı politikaları acilen belirlemelidir.
Çünkü iktidar CHP’li belediyeler başarı göstermesin diye birçok hamle yapabilir. Geçmişte CHP’li belediyeler bu tür baskılarla baş başa kaldılar. Dönemin İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan anılarında bu konuda şunları yazmaktadır: “Belediyece alınacak her karar değişikliği bakanlıkların müdahalesine tabi ve iznine bağlıydı. Ayrıca belediyemiz inanılmaz ölçüde parasız bırakılıyordu, hükümetin verileceği yardımlara devamlı muhtaç tutuluyordu.”
Bu zorlukları dayanışma ile aştılar. Bununla ilgili Bülent Ecevit şöyle demektedir: “CHP’li belediye başkanları biraz da biz hükümette değilken devletçe yalnız bırakılmış olma nedeniyle, yer yer kendi aralarında dayanışma ve yardımlaşma düzeni kurmaya başladılar. Bu bizim zorlamamıza, itelememize gerek olmadan, yerel ve doğal ihtiyaçların sonucu olarak kendiliğinden oluşmaya başladı.”
Yıllardır yerel yönetimlerde kurulan siyasal İslamcı yönetim anlayışına bir nokta koyan ve seçimde büyük başarı kazanan bütün belediye başkanlarını tebrik ederim. Ankara, İstanbul ve İzmir, Adana, Antalya, Mersin ve diğer belediye başkanlarımıza toplumcu belediyeciliğin efsane ismi Ahmet İsvan’ın “Başkent’in Gölgesinde İstanbul” isimli anı kitabını okumalarını öneririm.

Mahmut Aslan



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları